Sinema yaptı, konser yaptı. Dergi çıkardı, bir dönem Kelebek'i yönetti. 3 kez evlendi boşandı. Şimdilerde en çok konuşturan programı yapıyor...
Abone ol
Zeynep KURTBAY
İNTERNETHABER
Elif Dağdeviren’den söz edeceksek, bir durmak gerek anlatmaya koyulmadan önce. Lakin hikayesi pek uzun, öyle herkese denk düşmeyecek türden. Iskalamamış hayatta hiçbir şeyi. Kafasına koyduğunu yapmış.
Okul sıralarında ısrarla öne atılıp parmak kaldıran ve arkadaşlarını şaşkına döndüren fotoğrafına bakınca siz de anlayacaksınız; girişimci ruhunu; hayatı boyunca nasıl ve neden hep ilk ve yeni olanın peşinde koştuğunu…
Aslında her çocuğa nasip olmayacak bir dünyaydı onunkisi. ‘Sosyal Alem’in henüz ‘sosyal çevre’ olduğu yıllarda oyuncusu; müzisyeni; yapımcısı, yönetmeni hep aile dostlarıydı. TRT yıllarında babası Televizyon Daire Başkanı’ydı çünkü. Çocukluğunda ne gördüyse etrafında onu hayal etti. Tutkusu yazmak ve film yapmaktı. Bir de anne olmak.
‘’Ben yapanım’’ dediği kadar var Elif Dağdeviren’in… Sinema yaptı, konser yaptı, gazetelere yazılar yazdı; röportajlar yaptı; dergi ve ilave yönetti, ilk Türkçe içerikli internet portalını o kurdu. Bütün bunları yaparken 3 koca eskitti. Bekar olduğu zamanları da başta o ‘İsmi lazım değil’ dediği sevgili, hep bir sevgili ile geçirdi.
Şimdilerde yine bir yeniyi fırsata dönüştürdü ve cumartesi gecelerinin en çok konuşturan programına imza attı… Herkesin kendi medyasını kendi yarattığı; herkesin en azından 5 dakikalığına ünlü olduğu şu tweet alemde öyle bir program yaptı ki; cumartesi geceleri TV’ye esir olanların da olmayıp alemlere akanların da merakını cezbetmeyi başardı. ‘’Sanal alem değil hayatın kendisi, gerçek yüzü’’ dediği twitter’ın markalaşma hikayesini incelerken yeni bir marka yarattı. Başka projesi yok mu? Elif Dağdeviren o; olmaz mı hiç? Hem de iddialı bir proje… Gelin hikayesini kendisinden dinleyelim…
ÇOCUKLUĞU TRT KORİDORLARINDA GEÇTİ İLK PARASINI FİLM ÇEVİRİSİ YAPARAK KAZANDI- Ankaralıyım. TED ekolünden. Çocukluğum TRT koridorlarında geçti. Babam TRT Televizyon Daire Başkanı’ydı… Annem Ulaştırma Bakanı'nın Müsteşarıydı sonra Ankarada dublaj stüdyosu açtı. TRT’de dublaj stüdyomuz vardı. Ben çeviriler yapıyordum. İlk paramı böyle kazanmaya başladım.
İLK EVLİLİĞİNİ ÜNİVERSİTEDEYKEN YAPTI- Sinema tutkumdu. Halit Refiğ babamın arkadaşıydı. Hacettepe İşletme’yi kazandığımda bana ‘’İhtiyacımız olan da bu zaten. Oku, master’ını sinema üzerine yaparsın. Ben seni alaylı yetiştiririm’’ dedi. İlk evliliğimi üniversitede okurken yaptım. Eşim müzisyendi; onun işi için İstanbul’a taşınmak istedik. Melih Kibar’la tanıştırdım onu. Ama sonra ben taşındım o kaldı. İstanbul’a taşınma nedenim sinemaydı. Türker İnanoğlu ‘’Ben seni kamera arkasında oturtmam kamera önüne geçiririm’’ dedi. Nedense herkese çok ‘vavv’ gelen şey, yakından bana iyi gelmemişti. Sonra Sinan Çetin’in, Korhan Yurtsever'in asistanlığını yaptım. Öyle çay getir çay götür. Bildiğiniz çömezdim yani.
İLK PROFESYONEL İŞİ ERCAN ARIKLI’DAN SATEL’DE SUNUCULUK, AKTÜEL’DE MUHABİRLİK- Satel kuruluyordu. Lisede iken kitap çevirileri yaptığım için Ercan Bey (Arıklı) orada bana iş teklif etti. Sonra Aktüel’de muhabir olarak işe başladım, 1992’ydi. Aynı yıl Cosmopolitan’ın yayın yönetmeni oldum. 95’te Amerikaya bir sağlık sorunum için gittim, dönmedim.
AMERİKA’DAN HÜRRİYET’E RÖPORTAJ YAPTI, KELEBEK’İN BAŞINA GEÇTİ- Oradan Hürriyet’e röportaj yaptım. Döndüğümde Ertuğrul Özkök istedi; Kelebek’in başına geçtim. Aynı zamanda Star TV'de her sabah Elif Dağdeviren'le diye bir tartışma programı yapmaya başladım. Kelebek’teyken çok ciddi bir kaza geçirdim. Tam da o sırada bir TV programı yapacaktım; Ayşe Özgün’ün karşısına çıkacaktım. Ancak olmadı… Neredeyse 1 yılı yatakta geçirmek zorunda kaldım.
YATTIĞI YERDEN İLK TÜRK PORTALI NETBUL’U KURDU, UZANLAR’A SATTI- Yattığım yerde internet projesi çıktı. O zamanki ortağım Altuğ’un babası (Münci İnci) dergiler çıkarıyordu, bana dergi çıkarmayı teklif etti. Aynı anda bana degi grubunun başına geçmemi de teklif etti. ‘’Dergi beni heyecanlandırmıyor. Ben interneti keşfettim. Türkçe içerik yok ben ona yöneleceğim’’ dedim. O da beni oğluyla tanıştırdı. Oğlu Altuğ İnci ile beraber 1998’de Netbul’u kurduk. Netbul çok büyüdü. Uzanlar’a sattım. Mucize bir şekilde anormal bir trafik oldu. Netbul’u ilk kurduğumuzda CD formatında bir dergi çıkarmaktı amaç. İnternetten malzemeyi çekelim, internet bağlantısı olan CD’sini taktığı zaman filmleri yenilesin, ilanları görsün diye düşünüyorduk. Derken haber koymaya başladık. Ufuk’un (Güldemir) bir müdürüydü galiba gelip bana ‘Habertürk diye bir site açacağız, size rakip olacağız’ demişti. Ben de ‘Biz haber sitesi değiliz portalız. Arama motoru var, alt başlıklarımız var’ dedim. Kıza anlattıklarımdan sonra Habertürk’ün geldiği yere bakın bugün, bir de Netbul’a bakın. Netbul yokoldu.
Habertürk manşet koyarak o zaman önemli bir şey yaptı, okuru çekmek için iyi bir taktikti. Ama sadece yayıncı olmak yetmiyordu. Siz gazete haberini koyuyorsunuz, başlıklarını koyuyorsunuz güzel ama uzun uzun haber koyuyorsunuz olmaz.
YARIN..
''ZAMAN PLANLAMASI YAPABİLSEYDİM TÜRKİYE’NİN YARISI BENİM OLURDU''
''TELEVİZYONDA İNTERNET PROGRAMI YAPMAK SAÇMALIK''
ELİF DAĞDEVİREN'E GÖRE MEDYANIN EN GÜÇLÜ MARKALARI?
TWİTTER’DA İZLEDİĞİ FAVORİ TWEETDAŞLARI KİMLER?