Bu tarihler tesadüf mü?
Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD'ye her gidiş gelişlerinde ve özellikle cemaatle her buluşmasında yaşadığımız darbe girişimlerini tarihleriyle ortaya çıkarmış.
Sosyal medyadan beni takip eden Tufan Yılmaz isimli kardeşim,
yakaladığı ilginç bir ayrıntıyı benimle paylaşmış.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD'ye her gidiş gelişlerinde ve özellikle
cemaatle her buluşmasında yaşadığımız darbe girişimlerini
tarihleriyle ortaya çıkarmış.
Olduğu gibi size nakledeceğim:
1- 7 şubat 2012 MİT krizinden bir hafta önce Kemal
Kılıçdaroğlu cemaat görüşmesi oluyor. O görüşmenin bir gün
öncesinde CHP lideri, "Yargıda cemaat kadrolaşması var
diyemem” dedikten sonraki gün Fethullah Gülen’in
Amerika’da kurduğu organizasyonun temsilcilerini partisinde
ağırlıyor. (30 Ocak 2012)
2- Gezi olaylarından yaklaşık 2 ay önce, yani 19
mart 2013 tarihinde CHP heyeti ABD'de cemaat ve Yahudi örgütleriyle
görüşüyor. Dönüşünde, "Saldıracağız ve hükümeti
düşüreceğiz" diye siyasi literatürde olmayan bir cümle
kuruyor. Önce Emek Sineması'nda ardından Gezi Parkı'nda polislerin
gün be gün artan şiddeti ve sonrasında patlak veren ayaklanma
yaşanıyor. Emek Sineması'nda polis şiddeti gören sanatçıların
tamamı Gezi Parkı'nda ortaya çıkıyor.
3- 5 Aralık 2013 tarihinde, yani 17-25 Aralık
darbe girişimlerinden önce CHP heyeti Kemal Kılıçdaroğlu
önderliğinde ABD'de de bir takım ziyaretlerde bulunuyor. Yine
cemaat heyeti ve yahudi kuruluşları ile görüşüyor. Türkiye'ye
dönüşünde CHP'liler, "Yakında öyle şeyler açıklanacak ki
Erdoğan ülkeyi terkedecek" demeye başlıyor. Ve 17 Aralık
sabahına dehşet içinde uyanıyoruz.
Tufan Yılmaz bir ayrıntıyı daha aktarmış ama o ayrıntı, Selahattin
Demirtaş ile alakalı...
6-7 ekim olaylarının hemen öncesi bu kez ABD'ye giden kişi
Selahattin Demirtaş. Döner dönmez halkı sokaklarda direnişe davet
ediyor ve o çağrı sonrası 51 masum insan katlediliyor.
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın makamında DHKP-C'li teröristler
tarafından katledilmesinden önce CHP'nin cemaatle bir bağlantısı
oldu mu bilmiyorum. Neticede Kiraz'ı katledenler, Kılıçdaroğlu'nun
alnına lanetli buseler kondurduğu tertemiz çocuklardı!
Gerisi önemli değil...
Gezi demişken, "Amerikan Baharı" isyanına değinmemek olmaz. Önce
ABD'nin ateş ırmaklarını andıran sokaklarını, sonra Obama'nın
ayaklananlara dair açıklamalarını izledim.
Gözlerinden ve sözlerinden Erdoğan'ı örnek aldığı, daha doğrusu
ondan rol çaldığı nasıl da belli oluyordu!
Sokaklarda eylem yapanlara önce "Çapulcu" dedi.
Yetinmedi, bir de "Anarşist" dedi. Hızını alamayıp
sonunda "Bunlara suçlu muamelesi yapılmalı" diye
ekledi.
Sonunda olayların önüne geçilemeyince 600 bin nüfuslu kentte 5 gün
sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Eeeee olacağı bu cicim!
Bizdeki çapulcuları 8 saat canlı yayında halkına gösterirsen,
sonunda örnek alırlar ve başına işte böyle çorap örerler! Bir
atasözü, "Gezici eken, çapulcu biçer" der.
Olay Türkiye'de olunca "Kaygıyla izliyoruz. Endişeliyiz.
Temennimiz polisin orantısız güç kullanmaması. Demokrasi için her
türlü katkıya hazırız" açıklaması yap, kendine gelince yok
anarşistler, yok çapulcular...
Bize gelince "Polis orantısız güç kullanıyor" de,
kendine gelince sumo güreşçilerine polis üniforması giydir,
siyahilerin üzerine sal! Adamların göbekleri, kendilerinden 20
saniye önce eylemcilere müdahale ediyor. "Tohumunuza para
mı saydık ulan!" der gibi vuruyorlar. Yere düşenin üzerine
200'er kilodan kişi çullanıyor. Allah o göbeklerin altında ezilmeyi
düşmanıma yaşatmasın!
*****
"Amerika'daki olaylara bizim çapulcular ne diyor
acaba?" merakıyla twitter'e göz atayım dedim.
Bir polisin göstericilere taş atmasını yorumlayan gezicinin teki,
"Dikkat edilirse taharet eliyle atıyor, sağ eliyle
atmıyor" diyerek bizim polisimizi karalamaya
çalışıyordu!
Taşı atan solak ama bizim gezici salak, anlamıyor! Al beyini, ver
üniversite öğrencilerine... Kadavra olarak daha çok işe
yarar!
Polisin orantısız güç kullanıp kullanmadığı tartışmasına katılan
diğer geziciler neredeyse, "Her milimine demokrasi
sinmisitir. Demokrasinin temel haklarını bağrında bulunduran bir
taştır. Türk polisi gibi gaz fişeği atmak yerine sol elle ve uyarı
amacıyla atılmıştır" diyecekler!
Ah be güzel kardeşim, Baltimore'a dikkatli bak bakalım...
"Mesele bir siyahinin öldürülmesi değil vatandaş, sen hala
anlamadın mı? Hadi geel" diyerek halkı isyana çağıran bir
tek sanatçı görebiliyor musun?
"Siyahiler 48 saat daha direnirse Obama Başkanlıktan
düşecek" diyen, veyahut, "Beyazlar siyahları
öldürüyor" diyerek BM'den yardım isteyen bir tek gazeteci
var mı?
"Hepsini tertemiz alınlarandan öpüyorum" diyen bir
siyasi parti lideri, "Alın şu parayı, Obama'nın annesine
koro halinde küfredin" diyen bir muhalif parti temsilcisi
var mı?
Eylemcilere destek vermek için "Ben de çapulcuyum"
diye tabela önünde poz veren bir tek işadamı görebiliyor musun?
Eylemcilere tırlarla bira servisi yapan marketler zinciri sahibine
hiç rastladın mı?
Rastlayamazsın!
Aradan 2 yıl geçti, hala farkına varamamışsın. Seni kullandılar ve
işleri bitince alıp, çöpe attılar.
Geride sana kala kala "Gezi Zekalı" ünvanı
kaldı!
NOT 1: Yazıyı Kemal Kılıçdaroğlu ile açtık, onunla
kapatalım bari. Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün ödeme tebligatına
rağmen 10 gün içinde 8 milyar tazminatı ödemeyen Kılıçdaroğlu için
icra kararı çıkartılmış. 8 milyar için kaynak bulamayan
Kılıçdaroğlu seçmene sunduğu vaatlerine kaynak bulacak hemi?
NOT 2: ABD yakın zamanda Fethullah Gülen'i
Türkiye'ye iade edebilir! Adamın Türkiye'ye ettiği bütün beddualar
ABD'yi buluyor. Obama'nın "Gelin alın. Bu adam ocağımıza
incir ağacı dikmeye kararlı" demesi yakındır! Bir
operasyon sonucu getirilip Medrese-i Yusufiye’den kaçırmaya
çalıştığı polislerin arasına atılırsa şaşırmayın...