Bu sitenin bir Emin Çölaşan'ı olmayacak
Sevgili dostlar, İnternethaber'in ayrılmaz parçaları... Ben
başta olmak üzere, her kim ki bu sitede, intikam duygularıyla
hareket ediyorsa, edecekse ilk şamarı siz vurun!
Her kim ki bu sitede, size bir şeyler vermek yerine, kariyer
derdine düşerse, siyasi ikbali için bir başkasını haksız yere
karalarsa, ilk tokadı Allah aşkına siz vurun!
Her kim ki kendini bu sitenin Emin Çölaşan'ı sanıyorsa ve her kim
ki bu sitenin gücüyle bir başkasına aba altından sopa gösteriyorsa
yapacağınız yorumlarla o kişiyi kapının önüne herkesten önce siz
koyun.
Size söz veriyorum...
Bu sitenin bir Emin Çölaşan'ı olmayacak.
Küfür eden...
Aşağılayan...
Küçük düşüren...
İftira atan...
Attığı iftiranın üzerine pişkince yatan, hiç kimse bir daha bu
sitede olmayacak. Olursa, ben sözümü tutmazsam, yani
İnternethaber'in Emin Çölaşan'ını yaratırsam, şimdiden söylüyorum
her şeye razıyım.
Beni kapının önüne koyabilirsiniz!
Biliyorum, tüm bunları neden yazdığımı merak ediyorsunuz?
Anlatacağım bir cümle ile...
Ama izninizle yaşadığım bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
7 yıl boyunca bu sitede özgürce yazan arkadaşım Aytun Çıray birgün
telefonla aradı:
-Patron diyorki...
"Patron" dediği Mesut Yılmaz...
Başbakan Yardımcısı...
Bir haber yazmışız, yazdığımız haber Mesut Bey'in hoşuna gitmemiş.
Aytun'a ricada bulunmuş... Aytun da, "Patron dedi ki" diyerek söze
başlarken araya girdim:
-O patrona söyle...
Şudur mesele... "Aytun'un patronu" bana vız geldi... Dinlemedim
bile, hem "Patron"a hem de arkadaşıma kızdım... Çok şükür şimdiye
kadar hiç kimseye eyvallahım olmadı, Allah izin verirse
olmayacak.
Aytun Çıray 7 yıl boyunca bu sitede yazı yazdı. Ben de sizler gibi
Aytun'un yazısını sitede gördüm. Diğer bütün yazarlar gibi, Aytun
Çıray da 7 yıl boyunca İnternethaber'de özgürce yazmanın keyfini
yaşadı.
O Aytun Çıray, şimdi dışarıda yaygara yapıyor:
-Yazım sansürlendi ben ayrıldım.
Yalan!
Aytun Çıray ayrılmadı, yazılarına son verildi.
Çünkü, bu arkadaşımız aldığı siyasi darbelerin acısını,
İnternethaber'i kullanarak çıkarmaya çalıştı, Çiller'e olan kinini
ve nefretini eline verdiğimiz köşede kustu.
Ben buna izin vermem!
Aytun Bey ya siyasetçi olacaktı, ya da köşe yazarı.
O bir koltukta iki karpuz taşımaya kalkıştı ve her şeyi yüzüne
gözüne bulaştırdı. Bununla kalmayıp, iftira kampanyalarına başladı.
Emin Çölaşan gibi kendini rezil etti.
Süleyman Soylu'nun bana baskı yaparak yazılarını sansürlediğini
söylüyor Aytun Çıray...
Yalan!
Süleyman Soylu, İnternethaber'deki özgürlüğü yakın arkadaşım olarak
yıllardır biliyor. Arkadaşım olmasına rağmen, bu konulardaki
hassasiyetimi bildiği için, Aytun Çıray'ı aramak için benden izin
istedi.
"Tabii ki!" dedim... Aradı ama karşısında İnternethaber'in yazarını
değil, siyasetçi Aytun Çıray'ı buldu:
-Bunu da yazayım mı?
Tehdit yani!
Ya da siyasi şantaj!
Yemezler arkadaş... Burası İnternethaber... Aleyhine yazdığın
kişi seni arıyor, sen başka bir alemdesin... Aytun Bey'i aradım,
istediği karalamayı yapabileceğini anlattım ve yazılarına son
verdim.
7 yıl özgürce yazan arkadaş şimdi kendisine bu imkanı veren kişiye,
yani bana "sansürcü" diyor...
Öyle mi?
Senin "Patron" dediğin Yılmaz'a boyun bükmeyen Hadi Özışık, 7 yıl
sonra her ne olduysa birden bire sansürcü oldu öyle mi? Hem de
Süleyman Soylu'nun baskısıyla!
Kabul ettim!
Sen bükülme aslanım, sen bükülme!!!