Fatih Altaylı'ya cep telefonundan ulaştık. Aman Allahım... Kulaklarımız kızardı. Meğer biz ne kadar şerefsizmişiz(!)
Abone ol İnternethaber/ Fatih Altaylı'nın şok eden sözleşmesiyle ilgili haberi yayınlamadan önce kendisini dün cep telefonundan aradık. Ancak telefona çıkmadı.Bugün ise haber üzerine yeniden cevap hakkı tanımak için telefonunu çevirdik. Bu kez (aynı telefon numarası) telefonu açtı.
Açmasıyla birlikte küfür ve hakaretlere başlaması bir oldu. Aman Allahım... Kulaklarımız kızardı... İlk sözü "benim sizin gibi şerefsizlere verecek cevabım yok"tu...
-"Hakaret ediyorsunuz Fatih bey... Cevap hakkınızı böyle mi kullanmak istiyorsunuz... Bunları mı yazalım?" dememiz üzerine Altaylı daha da sinirlendi.
"Benim size verecek cevabım yok. Haysiyetsiz şerefsizlerin yeri... Hepiniz ahlaksızsınız... Avukatım aradı beni. Bunun hesabını soracağım sizden... Beni böyle internet üzerinden vurup, sindiremezsiniz."
Bu hakaret ve küfürlere rağmen Altaylı'ya dün de kendisini arayıp, fikrini almak istediğimizi hatırlattık;
-"Fatih bey dün size yine bu numaradan aradım, telefon kaydım vardır. Bu belgeyi sormak için... Ama siz telefona çıkmadınız..."
-Sizin gibi haysiyetsizlerin yazdığı yere çıkmam...
Beni bir site üzerinden vuramazsınız... Beni böyle sindiremezsiniz...
-"Bu sözleşme belgesiyle ilgili..."
-"Ne belgesi kardeşim... Mahkeme de gösterirsiniz belgeyi. Mahkemede ben sizin bir tarafınızı göreceğim. Benim sizin gibi terbiyesizlerle işim yok... Haysiyetsizler... Şerefsizler sizi... "
Bu diyalogdan sonra telefonu kapatan Altaylı'yla ilgili aklımızda iki kanı kaldı...
-Birincisi bu haberi onu sindirmek için yaptığımızı düşünmesi oldu... İnternethaber'i bu kadar güçlü görmesi bizim adımıza iyi bir şey... Ama kendisi ile bir alıp veremediğimiz olmadığı için aynı zamanda da üzücü...
Biz sadece haberciyiz... Böyle bir sözleşmeyi öğrenip de yazmayacak gazetecilerden değiliz... Şerefsizlik buysa şayet; ne yapalım biz öyleyiz... Yani gerçeği yazan şerefsizleriz...
-İkincisi de Altaylı'nın ağzının ne kadar bozuk olduğunu, meslek etiğinden ne kadar yoksun olduğunu gördük... Meğer karşısındaki meslektaşına (ki bir kadın olması bile önemli değil) "şerefsiz" diye bağırabilecek kadar "büyük(!)müş" gazeteci abimiz... Eh! Bu da bizim "şerefsizliğimiz" değil herhalde... Altaylı'nın bu cevabı "özünün zuhuru oldu" anlayacağınız...//