BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Bu Şemdinlinin intikamıdır

Zekeriya Öztürk, "Birileri bizim üzerimizden Şemdinli'nin intikamını almak istemiş olabilir" diyor

Abone ol

Muzaffer Tekin'i hastaneye götürdüğünde tutuklanan Zekeriya Öztürk, neden Danıştay saldırısıyla ilişkilendirildikleri sorusuna "Birileri bizim üzerimizden Şemdinli'nin intikamını almak istemiş olabilir" diyor


Danıştay saldırısından sonra katil Alparslan Arslan'ı azmettirdiği gerekçesiyle emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin aranmaya başlamış, İstanbul'da bir arkadaşının evinde intihar girişiminde bulunduktan sonra hastaneye kaldırılan Tekin, orada gözaltına alınmıştı. Tekin ile birlikte gözaltına alınanlardan biri de onu hastaneye getiren Mehmet Zekeriya Öztürk'tü. Muzaffer Tekin'den bir gün önce çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Öztürk, yaşadıklarını VATAN'a anlattı.

Öztürk, önünde tutuksuz yargılanacağı bir dava olduğu için Ankara'daki sorgusunda kendisine neler sorulduğunu, polisin neleri öğrenmek istediğini anlatmaktan kaçındı. "Güneydoğu'da görev yapmış bir asker olarak bu yaşadıklarım çok ağırıma gitti" diyen Öztürk, "Sizi ve Tekin'i bu saldırı ile neden ilişkilendirmiş olabilirler?" sorusuna şu cevabı verdi:

"Bizimle doğrudan bir işleri olduğunu sanmıyorum. Ama bu saldırının öncesine, Şemdinli'ye bakmak lazım. Birileri bizim üzerimizden Şemdinli'nin intikamını almak istemiş olabilir. Bu arada Ankara Terörle Mücadele'ye çok teşekkür ederim. Siyasi yapının hatasını onların tecrübesi düzeltti."

Ordudan ayrıldıktan sonra kendini bir süre okumaya, araştırmaya ve yazmaya veren Öztürk, Afganistan ve Irak'ta olaylar gelişirken, bu tür etkinliklere ilgi göstermeye başlamış. 2003'te bir konferansta Ferit İlsever (İşçi Partisi Genel Sekreteri) ile tanışmış. Birkaç görüşmeden sonra Ulusal Kanal'da bir programa davet alan Öztürk'e sonra birlikte çalışma teklif etmişler. Ulusal Kanal'da 'Ön Cephe' adlı bir strateji programı yapan, Aydınlık dergisine yazı yazan Öztürk, "Doğu Perinçek'e de danışmanlık yaptım" diyor. 2004'te Aydınlık'tan ayrılan Öztürk, Önce Vatan Gazetesi'nde araştırmacı-yazar olarak çalışmaya başlamış. Öztürk, Muzaffer Tekin ile eşinden dolayı uzaktan akraba.

Saldırı günü Tekin'leydi

Tekin'le ilk başlarda aile ilişkileri dışında pek görüşmeyen Öztürk, Güneydoğu'dan İstanbul'a tayin olup istifa ettikten sonra, 2004 başında Atatürk Kültür Merkezi'ndeki bir konferansta Tekin ile karşılaşmış ve ondan sonra ilişkileri gelişmeye, Öztürk Tekin'in ofisine gidip gelmeye başlamış. Avukat Alparslan Arslan'ın Danıştay 2'nci Dairesi üyelerine silahlı saldırıda bulunduğu gün Öztürk, Kadıköy'de ofis arayan bir arkadaşına yardımcı oluyormuş:

"Bulduğum ofislerden biri de Muzaffer Tekin'in ofisinin bulunduğu hanın hemen yanındaydı. Tekin o gün saat 12.00 civarında telefonla arayıp, ofisin mal sahibinin beni sorduğunu söyledi. Saat 12.30'da mal sahibi, arkadaşım ve ben Tekin'in ofisinde buluştuk. Onlar kira kontratı yaparken biz Tekin'le sohbet ediyorduk. Sohbet sırasında Danıştay saldırısı da gündeme geldi. Hatta biz 'Nasıl olur da biri, avukat da olsa belinde silahla Danıştay'a girebilir' konusunu değerlendirdik. Bu sırada Muzaffer Tekin kendi kendine 'Acaba bu, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği'nde (VKGB) bana tanıştırılan avukat mı?'diye sordu ama çıkaramadı."

Akşam üzeri de Öztürk, Muzaffer Tekin, onun devre arkadaşı Rafet Aslan ve İsmail Paker, Fenerbahçe Orduevi'ne gitmişler:

"Yine bu avukat konuşuldu. Tekin, soyadına takılmıştı. Acaba Arslan mıydı?' diyordu. 2004'te gittiği bir VKGB toplantısında Arslan'ı ona tanıştırmışlar. Bir kere de ofisine gelmiş ama 'Ondan sonra hiç görüşmedim, 1-1.5 yıldır irtibatım yok' dedi."

Saat 21.00'de Tekin'in eşi arayarak polisin eve girmek istediğini haber vermiş. Tekin gitmek isteyince Öztürk, "Abi sen kal. Biz gidip duruma bir bakalım, seni haberdar ederiz" demiş:

"Gittik baktık ki gerçekten Terörle Mücadele Şubesi ekipleri evin içine girmiş, ne var ne yok toparlamış. Polislerle ben görüştüm. Arama tutanaklarına da ben imza attım. Tekin'in eşi ve kızı akrabalarıyla birlikte evde kaldı. Biz orduevine geri döndük ve Tekin'e arandığını anlattık."

'Kendimi vuracağım'

Öztürk ile Paker, Tekin'in yanına dönerken Avukat Ertaç Giray'ı da götürmüşler. Giray, hukuki safahatın ne olabileceğini anlatmış ve en az 4 gün gözaltında kalabileceğini ama duruma göre sürenin uzayabileceğini söylemiş. Tekin "Ben bu kadar süreyi gözaltında geçiremem. Pazartesi Ankara'ya gider, savcıyla görüşürüz, o zamana kadar diğer deliller de toplanmış olacağından olayla ilgim olmadığını görürler ve beni bırakırlar" demiş.

Streateji böyle belirlendikten sonra iş, Tekin'in kalacağı bir ev bulmaya gelmiş. Öztürk bir arkadaşının evini ayarlamış. O gece sabaha kadar televizyonda haberleri seyretmişler. Her haberde adı geçtikçe morali bozulan Tekin, Öztürk'e "Yıllarca silahlı kuvvetlerde görev yaptım, üniformama leke sürmedim. Şimdi beni Cumhuriyet'in kurumlarına saldıran laiklik karşıtı bir teröristle aynı kefeye koyuyorlar. Gideceğim Taksim Meydanı'na, nasıl biri olduğunu anlatacağım ve şakağıma kurşunu sıkacağım" demiş.

Arslan terörist

Terörle mücadele etmiş eski bir asker olarak Öztürk'ten, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Avukat Alparslan Arslan'ı analiz etmesini istedik. Karşımıza şöyle bir profil çıkardı: "Arslan nitelikli bir terörist. Yanındakilere baktığımızda niteliksiz insanlar olduklarını görüyoruz. Diğer adamlarda hiçbir şey bulamazsınız. Onların tek bağlantısı Arslan. Peki Arslan'ın bağlantısı kim? Terör eylemleri yeni bir boyut mu kazanıyor? Yeni bir model mi ortaya çıkıyor? Benim kanaatim böyle olduğu yönünde."

Kemalist olurdum

Kendisinin ve Tekin'in VKGB'den olmadığında ısrar eden Öztürk, bir siyasi partiyle ilişkisi olmadığını da vurguluyor. Öztürk, "Siyasi olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz" sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: "Kemalizm ideoloji olsaydı ki ben öyle olduğunu düşünüyorum, o ideolojinin partisine üye olurdum." Yıl sonunda Harp Akademileri'nde 3 yıllık master'a başlayacağını belirten Öztürk, ulusal ve uluslararası stratejiler üzerine çalışacağını söylüyor.

Kaynak: www.vatanim.com.tr