Türkiye "Taş atan çocuklarla ilgili cezaları" tartışıyor. Tartışmanın kaynağını TCK'nın 220/6. maddesi oluşturuyor.
Abone ol“Polise taş attığı” gerekçesiyle yargılanan çocukların ağır hapis cezalarına mahkûm edilmesi, TCK’nın “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin örgüt üyesi gibi ceza alacağına” yönelik 220. maddesinin 6’ncı fıkrasından kaynaklanıyor.
Bu düzenleme, Yargıtay’ın oluşturduğu içtihat nedeniyle, sadece çocukların değil örgütün “katılın” çağrısı yaptığı bir eyleme örgüt çağrısından haberi olmaksızın gidip şiddet eylemi göstermemiş olanların bile ağır cezalara çarptırılmasına yol açıyor.
Mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nin bu düzenlemeyle ilgili 1992’de yaptığı, “örgütle irtibat yoksa örgüt üyesi sayılamazsın” yorumunu unuttu. Düzenleme, örgütün karşı çıktığı termik santral yapımı konusundaki bir gösteriye katılanlara bile “örgüt üyeliği” cezası verilmesine yol açıyor.
ÜYE DEĞİL AMA ÜYE
2005’te yürürlüğe giren ve eski TCK’ya göre daha ileri, özgürleştirici hükümler içerdiği savunulan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6. maddesi yüzlerce çocuğun ve gencin cezaeviyle tanışmasına ve uzun süreli hapis cezaları almasına yol açtı.
Türkiye’nin gündemine “taş atan çocuklar” başlığıyla oturan bu düzenleme, “Örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır” hükmünü içeriyor. Buna göre, TCK’nın aynı maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılan “örgüt üyeliği” suçu, örgüt üyesi olmadığı bilinen kişiye de uygulanıyor.
Başlangıçta fazla üzerinde durulmayan bu hüküm doğrultusunda neler yaşanabileceği, ilk olarak Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) 2006’da gerçekleştirilen değişiklikler görüşülürken tartışılmaya başlandı. Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere güvenlik güçlerinin “terör suçlarına verilen cezaların arttırılması” istemleri tartışılırken, örgüt suçları ile ilgili TCK’daki düzenlemelerin yeterli olduğu belirtildi ve önemli olanın bu kanunların doğru uygulanması olduğu vurgulandı.
Böylece, uzun yıllardır TMK’da da yer alan “örgüt üyesi olmamakla beraber, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyesi gibi ceza alacağı” düzenlemesi, farklı boyutta ele alınmaya başlandı.
BOŞLUK BÖYLE DOLDURULDU
1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren TCK ile TMK’da yer alan söz konusu düzenlemeler, hangi eylemlerin “örgüt adına suç işlemek” kapsamına girdiği konusunda bilgi içermiyor. TCK’nın 220/6. maddesinin gerekçesinde, neredeyse maddenin aynısı tekrar edilerek, “Örgüte hâkim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyesi olarak kabul edilmesi ve bu nedenle de sorumlu tutulması gerekir” deniliyor.
Kanunlardaki bu boşluğu, Yargıtay, bugünkü tartışmaların bütününe kaynaklık eden bir karar ile doldurdu.
DİYARBAKIR OLAYLARI
Karara kaynaklık eden olay, 28 Mart 2006’da Muş kırsalındaki çatışmada ölen PKK’lılar için Diyarbakır’da düzenlenen cenaze töreni oldu. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan F.Ö. adlı çocuğun dosyası, bu tarihi içtihadın çıkmasına yol açtı. Mahkeme, F.Ö.’ye, “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” eyleminden ceza verilmesini reddetti.
Kararda, sanık ile örgüt arasında bağlantı saptanamadığı, yasadışı gösteri nedeniyle verilebilecek “propaganda”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” gibi cezalar dışında 220/6. madde uyarınca ceza verilemeyeceği belirtildi.
Ancak Yargıtay 9. Ceza Dairesi kararı bozarak, göstericilerin, örgütün çağrıları üzerine ve amacı doğrultusunda olaylara karıştıkları, ayrıca örgüt üyesi gibi de cezalandırılmaları gerektiğini belirtti. Yerel mahkemenin ilk kararında direnince, dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na geldi. Genel Kurul, 4 Mart 2008 ve 2008/44 sayılı kararıyla, yerel mahkemenin direnme kararını ortadan kaldırdı.
Kararda, “Örgütün genel çağrısı, örgüte ait yayın organlarının yayınları ve çağrıları ile somutlaşmış olup, bu çağrıların belirli bir kişiye yapılmış olmasına gerek bulunmamaktadır. Örgütün bilgisi ve istemi doğrultusunda gerçekleştirilen eylemlerin örgüt adına gerçekleştirildiği sabittir. Örgüt adına gerçekleştirilen bu eylemlere katılan sanığın eylemi, diğer suçların yanında, 5237 sayılı TCK’nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla 314/2 maddesine de aykırılık oluşturur” denildi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bu kararının ardından, Yargıtay 9. Ceza Dairesi de propaganda suçu işleyen kişiye, bu cezanın yanında ayrıca “örgüt üyesi olmamasına rağmen örgüt üyesi gibi ceza verileceğini” karar altına aldı.
KATLANAN CEZALAR VERİLDİ
Bu kararlar doğrultusunda, örgütlerin de katılım çağrısı yaptığı herhangi bir mitinge, Nevruz, Dünya Barış Günü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlaması gibi eylemlere katılıp zafer işareti yapan, pankart taşıyan, polise taş atan, yöresel kıyafet ya da örgütün amblemindeki renklerle aynı renklerde kıyafet giyenlere örgüt üyesi gibi ceza verilmesinin yolu açıldı. Bu kişiler, Terörle Mücadele Kanunu uyarınca, iki katına çıkartılan ağır cezalar aldı.
Bu içtihatlar geliştirilirken, Diyarbakır’da 10 kişinin ölümü konusunda hiçbir kamu görevlisi hakkında dava açılmadı. Çocukların da aralarında bulunduğu yüzlerce kişi, halen bu içtihat nedeniyle yargılanıyor. TBMM’de bu düzenleme, sadece “çocuklar” boyutuyla düzeltilmeye çalışılıyor.
HİÇ BİR ÜLKEDE BENZERİ YOK
Diyarbakır Barosu eski Başkanı, avukat Sezgin Tanrıkulu, sorunun çocuklarla sınırlı olmadığını, çocukların, sorunun büyük bir parçası olduğunu belirterek, “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun F.Ö. adlı çocuk hakkındaki kararı, bu işin başlangıcıdır. Şimdi mahkemeler, sürekli olarak bu karar doğrultusunda karar veriyor” dedi. TCK’nın 220/6. maddesi konusunda çok sayıda makale ve çalışması bulunan Avukat Tahir Elçi benzer düzenlemelerin bazı ülkelerde olmasına karşılık, uygulamanın örneğinin olmadığını söyledi. Çocuklar için Adalet Çağrıcıları Grubu’ndan Avukat Mehmet Uçum da “Avrupa ülkelerinde, çocukların bu eylemleri suç sayılsa bile, çocuklar terör suçlusu sayılmıyor. Çocukların bu şekilde tanımlanmasına imkân tanıyan bir düzenleme hiçbir ülkede yok“ diye konuştu.
220/6 MAĞDURLARI
- Batman’da, yasadışı gösteriye katıldığı ve polise taş attığı iddia edilen 15 yaşındaki Berivan Ş.’ye 220/6. madde uyarınca 7 yıl 9 ay hapis cezası verildi.
- Havar adlı filmde başrolde oynayan Çiçek Tekdemir’e, tef çalarak kalabalığı coşturduğu iddiasıyla aynı maddeden dava açıldı.
- Mersin’de 2009’daki yasadışı gösterinin ardından polisin üzerinde yarım limon bularak gözaltına aldığı 21 yaşındaki gence, bu suç nedeniyle 10 yıl hapis cezası verildi.
- Şırnak’ta termik santral yapılmasına karşı çıkan göstericiler hakkında bu düzenlemeye dayanılarak dava açıldı.