BIST 9.673
DOLAR 35,25
EURO 36,72
ALTIN 2.957,51
HABER /  GÜNCEL

'Bu kriz Yunanistan'ı çoktan aştı'

Yunanistan'ın borçlarının yarı yarıya silinmesini öngören bir planın oluşmaya başladığı haberleri geliyor. Bu, gerçekten de kaçınılmaz bir çözüm mü? Piyasa uzmanı Dr Pippa Malmgreen'le konuştuk.

Abone ol

Dünya piyasaları haftalardır teyakkuzda. Krizin merkez üssü bu kez Avrupa, özellikle de euro bölgesi.

Yunanistan yeni kredi dilimini alacak, alamayacak; İtalya kredi bulacak, bulamayacak; Fransız bankaları batık kredilere dayanacak, dayanamayacak...

Sonunda Yunanistan'ın borçlarının yarı yarıya silinmesini öngören bir planın oluşmaya başladığı haberleri geliyor. Bu, gerçekten de kaçınılmaz bir çözüm mü? Ve sonuçları neler olur?

Londra merkezli bir varlık yönetimi şirketi olan Principalis Asset Management'in kurucusu Dr Pippa Malmgren'le, IMF toplantılarını izlemek için gittiği Washington'dan konuştuk.

BBC: Krizde varılan son noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dr Pippa Malmgreen: Yunanistan'la başlayalım. Yunanistan artık piyasaların başlıca meselesi değil. Piyasalar artık Yunanistan'ın borçlarını ödeyemeyeceğine kesinkes hükmetti ve bir sonraki aşamaya geçti.

IMF ise şöyle dedi: Yunanistan'a biraz daha fon verebiliriz ama bunun için çok daha fazla şey yapması lazım. Örneğin 30 bin kamu çalışanını işten çıkardılar fakat sanırım bu sayı 100 bine çıkmadıkça, IMF onlara daha fazla para vermeyi düşünmeye bile başlamaz. Bunun için de aylarca beklemek istemezler, hemen birşey yapılsın isterler. Dolayısıyla da bence Yunanistan'ın IMF'nin koşullarını yerine getirme şansı, hemen hemen sıfır.

Tabii dediğim gibi, asıl önemli mesele, diğerleri ne olacak? Piyasalar dikkatlerini Yunanistan'ın borçlarını ödeyememesi yüzünden diğer Avrupa ülkelerinde, hatta ABD ve Asya'daki finans kuruluşlarında oluşacak zararlara çevirmiş durumda. Birileri bu kuruluşların nasıl kurtarılacağını düşünmek zorunda. Almanlar açık konuştu: "Kendi kurumlarımıza çek yazarız ama başka kimse bizden para beklemesin." dediler.

Bu yüzden de piyasalar hemen Fransa'ya bakmaya başladı; Fransız bankalarının hisseleri geçen hafta zor günler yaşadı. Herkes "Peki Fransızlar kendi bankacılık sistemlerini kurtarmak için çek yazabilecek mi?" demeye başladı.

İtalyanlar, Belçikalılar, İspanyollar, Portekizliler, bunların kendi kurumlarını kurtaracak kaynaklara sahip olmadığı açık. Sorun da bu işte; euro bu yüzden değer kaybedip duruyor.

BBC: Peki ne yapılabilir? IMF, Dünya Bankası, Amerikan Merkez Bankası bunların yapabileceği birşey yok mu?

PM: Doğrusunu söylemek gerekirse, hayır. Zaten herkes birşeyler yapmaya çalışıyor bu konuda; hatta "İtalya Çin'in kapısını çaldı" diye bir başlık bile okuduk. Çinliler de açık açık "Kendi merkez bankanız bile devlet tahvillerini almıyorsa, biz neden alalım? " diye yanıt verdiler. Bence ne Çin, ne de ABD kendi vergi mükelleflerinin parasını alıp, başkasının sorunu için harcayacak siyasi özgürlüğe sahip.

Hepimiz, finans sistemindeki deliklerle karşılaşmaya hazır olmalıyız. Bu tabii çok travmatik, kaotik bir durum yaratacaktır. Zaten IMF Başkanı Christine Lagarde da bu yüzden o kadar dramatik ifadeler kullandı, dünya ekonomisinde tehlikeli bir noktadan geçtiğimizi söyledi hafta sonunda.

Ama iyi haber şu: Borç yükünden kurtulmamızın tek yolu, "Ödeyemiyoruz" demek. Bundan sonra piyasalar yeniden şekillenmeye, insanlar hayatlarını yeniden kurmaya başlayabilir. Hoş bir çözüm olmayabilir ama büyümenin ve belki enflasyonun da yolunu açacaktır bence. Çünkü şu anki haliyle bu borçların ödenmesi mümkün değil.

BBC: Peki ya borcu veren bankalar iflas ederse?

PM: Evet böyle bir risk var. Bu yüzden geçen Cuma günü, tek bir günde, dünyanın en büyük bankalarından bazılarının hisse senetleri %10'a varan düşüşler yaşadı. Bazılarına Perşembe günü de aynı şey oldu. İşte piyasalar tam da bu yüzden diken üstünde.

Sorun yalnızca bankaların iflası değil. Geçmişte de bankalar iflas etti, sonuçta birşey olmadı. Ama yakın geçmişte Lehman Brothers'ın nasıl battığını hatırlayanlar, diğer iflasların da bu kadar travmatik olmasından endişe ediyorlar.

Ayrıca domino etkisi endişesi var. Herhangi bir Güney Avrupa ülkesinde, daha önce adını sanını hiç duymadığınız bir banka ya da bankalar iflas edebilir. Bunların hepsinin, dünyanın başka bir yerindeki başka finans kurumlarıyla bağlantıları var. Riskin onlardan büyüklere yayılması da travmaya yol açabilir.