BIST 9.673
DOLAR 35,16
EURO 36,58
ALTIN 2.959,13
HABER /  GÜNCEL

Bu konuşmanın o dosyada işi ne?

tutuklanarak cezaevine konulan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in ilginç suç anlayışı hayrete düşürüyor.

Abone ol

Ergenekon soruşturması çerçevesinde tutuklanarak cezaevine konulan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in ilginç suç anlayışı dini çevrelere yönelik yaptığı soruşturmayı inceleyenleri hayretler içerisinde bırakıyor.

Cihaner'in dosyaya koyduğu telefon kayıtlarının bir bölümünü dün yayınlayan Yeni Şafak Gazetesi, bugün bir başka bölümü de okurlarının dikkatine sundu.. Bugün yayınlanan telefon kayıtlarından birinde A.U. telefonla görüştüğü doktora babasının durumunu soruyor. Doktor da A.U.'yu merak edecek bir şeyi olmadığını anlatıyor. Bir başka görüşmede iki arkadaş cami cemaatine sohbetten sonra dağıtılacak çorba hakkında konuşuyor. Tabii bu savcının ilgisini çekiyor. Aynı şekilde bir gazeteci A.U.'yu arayarak yapacağı haberle ilgili bir şahsın telefon numarasını soruyor. A.U. da telefonu nasıl bulabileceği hakkında bilgi veriyor. İsimlerin kodlanarak verildiği o diyaloglar şöyle:.

BABAM NASIL DOKTOR?

A.U: Efendim efendim.

M.K: Selamün aleyküm

A.U: Hı?

M.K: Selamün aleyküm hocam.

A.U: Aleyküm selam.

M.K: Ben Muhammed hoca.

A.U: Hıı buyur Muhammed hoca.

M.K: Bi efendi hazretleri biraz kustu da onu bi haber...

A.U: Dur şu sesini bir açayım dur, efendim.

M.K: Efendi hazretleri biraz kustu da, bi Acıbadem'e getirdik, bir şey yok elhamdülillah, A. doktor burada, doktor burada bir şey yok bi hastaneye kaldırdık.

A.U: Bende şeydeyim yaa vay anasını, Yalova'ya gittim şuraya bak yaa, bi A. ile konuşayım...

M.K: Vereyim abi bişey yok.

A.U: Yok tamam inşallah tamam.

M.K: Bi görüşsene A. abi efendinin oğlu

Dr.A: Alo

A.U: Selamün aleyküm

Dr.A: Aleyküm selam

A.U: Geçmiş bayramın mübarek olsun, nasılsın...

Dr.A: Valla ellerinden öperim, hürmetlerimi sunarım.

A.U: Ne oldu gene üşüttü babam haa.

Dr.A: Yani bi üşütmek gibi ama ciğerlerini alan bi üşütme değil, yani grip gibi, birde ayağında sanki biraz mı o cildinde bi enfeksiyon olur ya, yani o çok önemli ciddi bir şey olduğunu görmüyorum, şimdi o konu ile ilgili gerekli tetkikleri tahlilleri yapıyorlar.

A.U: : Hıı

Dr.A: İnşallah çok ciddi bir şey çıkacak kanaatinde değilim, yani öbürü gibi değil, nefesi rahat yani şu gün şu an itibariyle ateşimiz harici ciddi bir belirtimiz yok.

A.U: Hı hı iyi peki o zaman ben de tam aksine Yalova'ya gittim yav tüh, neyse bir şey olursa ben de sık sık devamlı telefon yapacağım.

Dr.A: Ben şöyle söyleyeyim, durumunda değişiklik olmaya başlarsa ben seni ararım.

A.U: Beni ne olur hemen ara ben hemen döneyim.

Dr.A: Yani çok

A.U: Çok bir şeyi yoktur ben de düşünüyorum da ama olur ya hastanede gittikten sonra...

Dr.A: Yaşlı (80) yaşında bir hastamız var yani...

A.U: Tabi tabi tabi oldu peki aman gözünü seveyim.

Dr.A: Sen bana dua et hürmetler ederim.

A.U: Peki Allah işlerini rast getirsin, hadi peki Selamün aleyküm...

SAVCI DUYMASIN ÇORBA İKRAMI VAR!

Akıllara ziyan deliller arasında M.S.İ. ile M.K. arasında çorba ikramı üzerine yapılan telefon görüşmesi de var.

M.K: Efendim.

M.S.İ : Selamünaleyküm.

M.K: Aleykümselam.

M.S.İ : Hocam nasılsınız.

M.K: Çok teşekkür ederim.

M.S.İ : Allah razı olsun, hocam belki kulağınıza geldi. Bir şey oldu dualarınızı istiyor. En başta efendimizin dualarını iletirseniz ona Salı günü niyetimiz de var. Gelmek istiyoruz. Komple o zaman geleceğim için şimdi rahatsız etmek istemiyorum. O zaman alırım

M.K: Caminin vakfı değil mi?

M.S.İ : Evet. Hocam şöyle oldu, bilgi vereyim size. C.E Bey gelmiş. Ben bu durumda bir değişiklik yapacam demiş. Seni başkan yapacam, birkaç kişi değiştirecem o da deyince Z. çıkarttı, H. abiyi çıkarttı bir de S.'yi ama S. toplantıya gelmedi, o duymuş çıkardığını.

M.K: İstifa etmedi değil mi S.

M.S.İ : Etmedi C. abi dedi ki sen vakıfta yoksun, yarın gelmeyebilirsin. Yoksun gibi davranacaklar ama gelip istifa etmen gerekiyor. Ondan sonra A. hoca dedi ben dedi, A.P. hoca da onun yerine dedi, o da istifa etti. Şuan faili olarak girecek oraya çok duaya ihtiyacımız var Mevla layık etsin cemaate efendi hazretleri inşallah sık sık özel dua alacağız Hacı anneme iletirsen çok memnun olurum.

M.K: Şimdi buraya geldi yataklı bir şey vardı. (... anlaşılmadı)

M.S.İ : Tamam hocam Salı günü gelince görüşürüz hocam.

M.K: Özür dilerim camide vakıf var ya biz mi çalışacağız yoksa başka biri mi?

M.S.İ : Yani bi nevi hizmet ayrı ama neticede şey oldu hocam hemen hemen heyetin İçinden oldu hocam A. hoca olsun ben olsun A.P. hoca olsun Allah'ın izniyle hizmetler güzel olacak. Şimdi mesele biz bunlardan diyorduk da bir parça çorba içsin burada pazar günü sohbetten sonra çorba içsin bir şeyler yapılsın ama yapılmıyor. İnşallah sohbetten sonra çorba içilsin, misafir gelince içilsin, caminin yanındaki medreseler biran önce bayramoğlu kitaplarıyla kütüphane yapacağız.

M.K: Allah kolaylık versin.

MUHABİRE NUMARA VERMEK DE KABAHAT!

[PAGE]


MUHABİRE NUMARA VERMEK DE KABAHAT!
Bir gazetede muhabir olarak çalışan M.A. bir haberle ilgili A.U.'yu arayıp bir telefon numarası istiyor. Savcı Cihaner, bu konuşmayı da suç unsuru olarak dosyaya yerleştiriyor:

A.U: Efendim.

M.A: Selamün aleyküm.

A.U: Aleyküm selam.

M.A: A. hocam, M.A. ... gazetesinden, nasılsınız?

A.U: Çok şükür, çok şükür.

M.A: Allah iyilik versin. Sağlık sıhhat yerindedir inşallah.

A.U: Elhamdülillah.

M.A: Allah iyilik versin, hocam.

A.U: Buyur.

M.A: Bayram Hoca'nın öldürülmesinden sonra gazetelerde işte Fatih'te cemaatin kadı mahkemeleri var diye bir iftira kampanyası başlamıştı hatırlıyor musun?

A.U: Evet, evet hatırlıyorum.

M.A: İftiranın başındaki adam yani Kasım Zengin bunun komplo olduğunu ve sonra vicdan azabı çektiğini itiraf etti.

A.U: Evet.

M.A: Bu mahkemenin başında da M. Hoca vardı onların şeylerine göre, en çok sıkıntıyı da o çekmişti, M. Hoca'nın şimdi (532 xxx xx xx) no'lu telefonu var ama Suriye deymiş, yurtdışındaymış

A.U: Hee orda o ona nasıl ulaşırsınız.

M.A: Evet ona ulaşmamız lazım, yani en iyi o değerlendirir bu iftiranın şeysini.

A.U: Şimdi orda biri olması lazım ki onu versem sana ondan alsan olur da...

M.A: Z. Bey'de var mıdır acaba. vakıftaki.

A.U: Olabilir, vakıf o bulabilir sana.

M.A: Ha Z. Bey'in vakıf telefonu bende beşyüz...

A.U: (6xx xx xx)'dan sizi bağlarlar

M.A: Tamam A. Hocam.

A.U: En güzel yine o çevrede bulunur, doğru da çünkü telefonu değişti bana geçen atmıştı telefonum değişti ben de onu kaydetmeyi unuttum.

M.A: Normal o çalıyor telefonu değişmemiş gibi gözüküyor bendeki de ama cevap veren yok yani...

A.U: Ama ordaysa oradaki telefon belki bana, veya onların bir adamını en azından size söylerler, bir akrabasını.

M.A: Tamam inşallah, hadi hocam o zaman ben sizi tutmayım, hadi görüşmek üzere selamün aleyküm.

A.U: Ve aleyküm selam

HOCADAN HAYIR DUASI İSTİYORUZ

A.U.'yu arayarak hatır soran ve dua isteyen M.T.'nin konuşmaları da soruşturma dosyasına girdi.

A.U: Efendim.

M.T: Selamün aleyküm.

A.U: Ve aleyküm selam.

M.T: Hocam ellerinizden öperim. Cuma geceniz mübarek olsun

A.U: Niçin yav başka işin yok mu senin yav.

M.T: Hocam işimiz büyüklerimize saygı göstermek dua almaktır.

A.U: Allah razı olsun çok sağol.

M.T: İyisinizdir inşallah hocam.

A.U: Çok şükür çok şükür.

M.T: Allah iyilik versin hocam, hocam şundan rahatsız ettim bir istirhamımız var idi, (45) bölgeden (70) tane hocamız (3) günlük böyle beraberliğimiz oldu da ayrılacaklar, efendi hazretlerimizin bir selamını duyabilirler mi telefonla da olsa.

A.U: Telefonla duyabilirler.

M.T: Nasıl yapalım hocam ne emredersiniz.

A.U: Yalnız bugün biraz çok şeydi eğer öyle devam ederse çok zor da.

M.T: Evet hocam.

A.U: Ne zaman şey yapıyor.

M.T: Yani normalde biz bu akşam bitirdik ama bekleriz yani yarın da bekleriz, ne emir buyurursanız ona göre bekleriz hocam.

A.U: Sende şey var mı, S.'nin telefonu var mı?

M.T: İşte hocam S.'nin numarası telefonu var, ama yani biz daha önce öğlen de aradık ikindi de aradık.

A.U: M.'nin telefonu var mı? Hayır ben söyleyeyim o bulunduğu yere telefonu bağlayacak, sen, şunun için diyorum yani.

M.T: Evet hocam

A.U: Senin telefonuna, mikrofonlu mu telefonun?

M.T: Evet evet hocam.

A.U: Tamam işte yani.

M.T: Biz hazırız arkadaşlarla burada bekliyoruz

A.U: Sen açacaksın oda oradan babam bir selam verecek üç kelime söyleyecek, Allah mübarek etsin çalışmanızı diyecek o kadar zaten, fazla konuşmaya zaten mecali yok

M.T: İşte onun için yok yok, bir selam bile yeter de onun da mümkün olmayacağını söylediler bize.

A.U: Ha onun için senin telefonun, yani benim telefon etmem bir şeye yaramaz, sen, yani ben ona derim, şimdi seni arayacaklar oraya, babam bir şey yapsın derim ben o ayrı mesele de.

M.T: Hocam onu bi bir zahmet deseniz de çünkü mümkün olmayacağını söylemişlerdi de.

A.U: Sen ne zaman olacak bu iş.

M.T: Siz ne zaman uygun görürseniz hocam bi...

A.U: Ben ne zaman uygun dersen, yani böyle öğle üstü olacak falan...

M.T: Şu an da istirahate çekilmiştir değil mi efendi hazretleri

A.U: Hı?

M.T: Şu anda istirahat e çekilmiştir değil mi?

A.U: Zannediyorum, bu saatte pek olacağını sanmıyorum bilemiyorum...

M.T: Tamam, peki hocam, siz size zahmet olmazsa bir sorabilir misiniz ne zaman müsait olursa ben kendilerini öyle arayım.

A.U: Sen beni yarın öğlen cuma değil mi yarın, sen Cuma namazından sonra beni bir ara, biz orayı bir arayalım.

M.T: Tamam hocam.

A.U: Onlar da cumada kaçta toplanacaklarsa.

M.T: Tamam hocam yok biz her an hazırız, Cumadan sonra ben sizi arayım o zaman hocam.

A.U: Bir ara o zaman cumadan sonra toplu vaziyette olduğunuz bir anda...

M.T: Tamam hocam.

A.U: Bir bakalım orada ki şey yapsınlar.

M.T: Allah razı olsun hocam, Allah razı olsun hocam geceniz mübarek olsun ellerinizden öperim hocam, selamün aleyküm hocam.

A.U: Aleyküm selam