BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Bu kızın suçu tecavüze uğramaması mı?

Yargıtay, 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç' ile ilgili "Kendi rızasıyla beraber olmuş" kararı verdiğinde gönüllerde tufan kopmuştu. Yürek dolusu ahlar ve beddualar arşı titretmişti.

Yargıtay, 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç.' ile ilgili "Kendi rızasıyla beraber olmuş" kararı verdiğinde gönüllerde tufan kopmuş, yürek dolusu ahlar ve beddualar birbirini izlemişti.

Ben de bu köşeden, "N.Ç.'ye tecavüz edenlerin sayısı düne kadar 26 idi. "Devlet", 27'inci tecavüzcü olarak utanç listesine adını yazdırdı.. Bu karar sayesinde yarın uçkur manyaklarının pipisi senin, benim, onun, bunun namus kapısını dövecek" sözleriyle isyanımı dile getirmiştim.

Çünkü hepimiz biliyoruz ki, dışarıda kesif bir koku almış av köpekleri gibi kirleteceği namusların ardından koşturan, hiç bir insani ve hayvani tarife sığdırılamayacak yaratıklar kol geziyor.

Bazı kararlar vardır.

Kurban seçilen genç kızların Kureyş dönemindeki gibi diri diri mezara gömülmesinden farkı yoktur o kararların.

Bazı kararlar vardır.

Varolan aklını kahpelikle ve namussuzlukla ziyan edenleri yüreklendirir, cesaretlendirir.

Verilen öyle bir karardı ve bakın birkaç namussuzu nasıl cesaretlendirdi.

Adı G.S. Henüz 14 yaşında.

Bakmayın siz G.S.'nin yaş itibari ile 14'ünü bitirip 15 yaşından gün almasına. Çünkü o zihinsel engelli.  Yani dışarıdan gelecek tehlikeleri hepimiz kadar bilemeyen, insanların kendisine nasıl bir hisle yaklaştıklarını süzemeyen bir masumiyete ve saflığa sahip.

İstanbul'un Beykoz ilçesinde zihinsel engelli çocuklara eğitim veren bir okulda eğitim görüyor G.S.

Birkaç gün önce bir kız arkadaşı aklına girince zararını faydasını hesap etmeden okuldan kaçıyor.

Daha sahile ineli yarım saat olmamışken yanlarına bir araba yaklaşıyor. Birazdan bir ailenin kaderini değiştirecek 3 karanlık adam arabadan iniyor. Şeytani şeyler yapmak için korkunç ve denetlenemeyen dürtülerle bakıp avlarını önce iyice süzüyor, sonra ilk adımı atıyorlar.

Sesi tatlı, ama her cümlesi öldürücü olan adamların iki kız çocuğunu ikna etmesi pek zor olmuyor. Küçük G.S., yazgısının bu birkaç dakika süren ikna ile değişeceğinin farkında olmayacak kadar saf bir ruh haliyle arabaya biniyor.

Yanında ise kız arkadaşı..

Çok geçmeden ön koltukta oturan adam, sürücü koltuğundakine talimatı veriyor:

"Sür. Kimsenin bizi göremeyeceği, bizim herkesi göreceğimiz bir yere"

Belli bir süreden sonra patika yollara sapan araba Beykoz ormanlığına dalıyor. Arkasında bıraktığı toz bulutunun arasından birilerinin kendilerini izlediğinden habersiz şekilde, en tenha yere çekiyorlar.

G.S.'yi kandırıp okuldan kaçıran diğer kızla iki adam arabadan inip ormanın derinliklerinde gözden kayboluyor. Birkaç dakika sonra ise arabadaki adam çatlak dudaklarını yalayıp, iğrenç dilini oynatıyor:

"Soyun.."

Soyunmanın bile ne anlama geleceğini bilmeyen G.S., kendisine verilen talimatı gülümseyerek yerine getiriyor. Karşısındaki Allah'tan korkmaz, çevreyi bir kez daha kolaçan edip, artık kimsenin görmeyeceğinden emin olduktan sonra büyük bir tiksinti içinde, garez ve zevkle saldırıyor.

Tam tecavüz hamlesi yaparken, o toz bulutu içinde iz sürenler ensesinde bitiyor ve gafil avlanıyor.

"Polis! İn aşağı" gürlemesiyle beraber şahlanmış erkekliği içine kaçarak ve alçakça emeline ulaşamadan iniyor arabadan.

İnkar, merhamet, dua ve yemin çığlıklarından başka bir şey çıkmıyor dudaklarından...

"Eeeee Ne oldu şimdi? Bu kadar mı hikaye?" dediğinizi duyar gibiyim.

Hayır!

Bu kadarla bitmiyor.

Asıl yüreğinize çekiç gibi inecek olaylar silsilesi bundan sonra başlıyor.

Bahsini ettiğim namussuz Kavacık Emniyet Müdürlüğü'ne mensup polisler tarafından suçüstü yakalandıktan sonra savcılığa çıkarılıyor.

İfade verdikten sonra savcı, bir kamçının uğursuz ıslığını andıran o şok edici kararı veriyor. Adalet tarihine garabet olarak geçecek bir kararı açıklıyor:

"Dosyanın ikmal edilmesine, şahsın serbest bırakılmasına..."

Savcının ağzından çıkan her bir söz, zihinsel engelli G.S.'nin babasının üzerine birer dağ gibi devriliyor. İsyan, hezeyan ve itiraz çığlıkları kararı değiştirmiyor.

Bugün bile göğsü bir körük gibi inip kalkıyor, "Hayır, hayır, hayır!" diye soluyarak titriyor G.S.'nin babası..

Sonrası yok!

Dili damağında donmuş gibi, sonrasını getiremiyor. Ölümün perdesi üzerine inmiş gibi susup kalıyor.

Bu, bu tahammül edilmesi mümkün olmayan bir durum.

Yazarken sözün devamını getirmeye korkuyorum inanın! Ağzımdan beni aşacak cümleler çıkmasından endişeleniyorum. Kötülerin gücü karşısında duyulan tarifsiz acziyetin içinde çıldırıyorum tıpkı G.S'nin babası gibi...

Bu karar Allah'ın dahi gücüne gider.

Hadi salağa yatalım, N.Ç.'nin akli melekeleri yerindeydi ve kendi rızasıyla 26 adamla oldu diye inanalım.

Ya zihinsel engelli G.S.? O da mı kendi rızasıyla gitti?

Bu yaratıkların tutuklanması için ille tecavüz etmeleri ve bu masum kızın başını taşla ezip öldürmeleri mi gerekiyordu?

Bahsini ettiğimiz masa masa dolaşan, müşterilerin kucağına kendi rızasıyla oturan bir taverna fahişesi değil!

14 yaşında ve zihinsel engelli bir kız çocuğundan bahsediyoruz.

O da mı suçlu N.Ç. gibi?

Onun suçu tacizcisinin tecavüze yeltenirken yakalanması mı ey adalet?

Bari bir adım daha atın da, tecavüzcüleri, tacizcileri yakalayan polisi hapse atın tam olsun!