Bu kaset Türkiye'de kıyameti koparacak!
O kaset ulaştırılması gereken ele ulaştırıldı. Kasetin internete servis edileceği tarih, çok büyük ihtimalle 25 Aralık olacak!
Nice zamandır kulağımıza en üst perdeden çalınan uğursuz kavgada
son kozların oynanacağı güne yaklaşıyoruz. Şüphesiz ki bu kavga dün
başlamadı, yakın zamanda bitecekmiş gibi de görünmüyor. 17
Aralık'tan beri Türkiye'yi saran yangının dumanı daha epey süre,
bir sis perdesi gibi gözlerin görmesine engel olacak anlaşılan.
Adına cemaat dediğimiz kurumunun yöneticileri imkansıza and içmiş
anlaşılan. Kulaklar, "Bu kavganın galibi
olmayacak" diyen bilge insanların sözlerine kapanalı çok
olmuş.
Kadim dostlarının en can alıcı ihtarları bile onların akıllarını
başlarına getirmiyor. Söyledikleri tek şey var:
"Sadece biz hak yoldayız! Sadece bizim hocamız doğru! Bu
işin en doğrusunu bizden başkası bilemez! Biz birşey yapıyorsak bir
hikmeti vardır! Zaman bizim haklı olduğumuzu gösterecek. Yakında
sokağa çıkacak yüzünüz olmayacak. Bize dokunan Gayretullah'a
dokunur. "
Pensilvanya sakinin 40 yıllık şöhretinde bir doğruluk payı varsa,
işler bu kadar çirkinleşmemeli, kavga bu duruma hiç gelmemeliydi.
Çevik Bir'e korku titremeleri arasında ve bir çırpıda peşkeş
çekilen dershaneler, Erdoğan'ı boğmak, bu kadim ülkeyi yangın
yerine çevirmek için can alıcı bir bahane olmamalıydı.
Ama oldu!
Hiçbir insana, hiçbir Müslüman'a yakışmayacak aşağılıkta bir kavga
yaşanıyor ve biz günlerdir bu kavgayı aciz, şaşkın ve bezgin
bakışlarla izliyoruz. Gayrı resmi dinlemeler, medya patronları ve
işadamlarının belaltı kasetleri, siyaset ve iş dünyasının mahrem
konuşmaları ortalıkta hayasızca dolaştırılıyor.
Bunun yanısıra devletin asla başka kulaklara fısıldanmaması gereken
en can alıcı bilgileri bir ihanetle ele geçiriliyor ve kimbilir
hangi dış güçlerin ellerine servis ediliyor.
Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'la yaptığı iddia edilen
konuşmalar günlerdir tartışılıyor. Ondan önce de Fethullah Gülen'e
ait olduğu iddia edilen kasetler yayınlanmıştı.
Kasettlerde ananas, ihaleler, banka kurtarma, Koç'a "Maliye
geliyor hazırlıklı ol" ihbarı, "ABD ile aramız
açılmasın" gibi pek çok nahoş konuşmalar yer alıyordu.
Dikkat ettiniz mi?
Gülen'e ait olduğu iddia edilen o kasetler yayınlandığında
Hocaefendi, avukatı aracılığıyla bir kendini savunmuş,
kasetlerin tamamen montaj olduğunu, iddia sahiplerinin iddiasını
ispatlamasını istemişti.
Bir tek Allah'ın kulu üzerinde durdu mu?
"Hadi bu kasetleri TÜBİTAK'a gönderelim, hadi ses analizi
yapalım. Bakalım hoca yalan mı yoksa doğru mu söylüyor?"
dedi mi? Cemaat medyası, "Bu kasetlerin montaj olduğunu
ispatlarız" diyerek meydan okudu mu?
Yok!
Bunun yerine tam da yukarıda yazdığım şeyler yapıldı.
"Sadece biz hak yoldayız! Sadece bizim hocamız doğru! Bu
işin en doğrusunu bizden başkası bilemez! Biz birşey yapıyorsak bir
hikmeti vardır! Zaman bizim haklı olduğumuzu gösterecek. Yakında
sokağa çıkacak yüzünüz olmayacak. Bize dokunan Gayretullah'a
dokunur" denildi.
Erdoğan günlerdir meydanlarda, "Benim olduğu iddia edilen
ses kayıtları montaj ve dublajdır" diyor. Yani Fethullah
Gülen ne diyorsa aynısını söylüyor. Hocaefendiyi aklamaya çalışan
cemaat medyası ve sosyal medyada soytarımsı hareketlerle twitler
atan güruh ne yapıyor? Erdoğan'ı bu kayıtlar üzerinden ipe çekmeye
çalışıyor değil mi? "Biz iddia ederiz, sen
ispatla" diyor.
Bu riyakarlığın daniskası değil mi?
Tekrar gözden geçirecek olursak...
Ses kaydında Bilal Erdoğan olduğu iddia edilen kişi babasına,
"Bende ne olacak baba? Sadece senin paran var
kasada" diyor. Cemaat medyasında, "Evden
çıkarıldı" diye anlatılan para ne kadar?
1 milyar dolar!
Yani eski Türk parası ile hesaplarsak 2 katrilyon 200 milyar TL.
Niye kimse "Yahu böyle bir kasa bankalarda bile yok. Bu
nasıl bir kasa ve böyle bir kasa Bilal Erdoğan'ın evine sığar
mı?" diye sormuyor?
Aynı ses kaydından başka bir ayrıntı...
Erdoğan olduğu iddia edilen kişi oğluna, "Abini, enişteni
amcanı teyzeni çağır. Bu paraları sıfırlayın" diyor. Siz
Bilal Erdoğan olduğu iddia edilen kişinin, abisini, eniştesini,
amcasını arayıp çağırdığına dair bir ses kaydı duydunuz mu?
Bu paraların daha sevkiyatı yapılırken, daha paralar evlerden
çıkarılırken, "Neden operasyon yapılmadı ve Erdoğan ailesi
suçüstü o paralarla yakalanmadı" diye soran, araştıran
kimse gördünüz mü?
Hayır!
Günlerdir, "Niye inanmıyorsunuz, Erdoğan çalmış"
diyenler işte tam da burada çuvallıyor. Halkın geniş kesimleri işte
bu nedenlerden dolayı Erdoğan'ın yolsuzluk yaptığına inanmıyor.
Erdoğan'ı zerre kadar sevmeyen kişilerin bile kafasında soru
işareti olmasının nedeni budur!
Elinizi vicdanınıza koyun....
Yolsuzluktan dolayı hüküm giymek üzereyken Rahşan affı ile paçayı
kurtaran bir genel başkanın "Yolsuzluk var" dediği
bir ortamda kimi yolsuzluğun olduğuna inandırabilirsiniz?
11 yıldır ses çıkarmayıp, son 3 ayda tam da çıkarları zedelenince
"Hırsız var" diyenlere kim nasıl inansın.
Başından beri söylüyorum!
Bu bir algı operasyonu ve inanmaya hazır kesimler sadece işine
geldiği şekilde duyuyor, yorumluyor. Erdoğan'a inananlar Erdoğan'ı,
Gülen'e inananlar Gülen'i işte tam da bu nedenle savunuyor.
Ancak herkesin inandığı, artık cemaat mensuplarının bile inkar
edemediği bir gerçek var. O gerçek, yasal olmayan kasetlerin bizzat
cemaatin eliyle servis edildiği. Çünkü eskiden gizlice yapılan bu
iş artık herkesin gözü önünde yapılıyor. Cemaati savunan kesim,
"Yakında piyasaya çıkacak kasetleri izleyince sokağa
çıkacak yüzünüz kalmayacak" demekte beis görmüyor.
Geçtiğimiz yazıda tehdit unsuru olarak kullanılan bu kasetlerin
içeriklerini ayrıntılarıyla dikkatinize arzetmiştim. Merak eden
arşivden o yazılara ulaşabilir.
O yazıyı okuyan herkes günlerdir, "Bir gelişme var
mı? Yeni bilgilere ulaştınız mı?" diyerek cevap
arıyor.
Evet, yeni gelişmeler var!
O kaset ulaştırılması gereken ele ulaştırıldı. Bu tarihi bir kenara
not edin! Kasetin internete servis edileceği tarih, çok büyük
ihtimalle 25 Mart olacak! Herkesin günahını vebalini üstlenerek
söylüyorum ki, kasetin yayın tarihini, Şefkat Tepe dizisinin
senaryosuna onay veren isim belirledi.
"Geride kalan kasetleri unutun! Bu kaset Erdoğan için
öldürücü darbe olacak. Bu kasetten sonra o koltukta istese dahi
oturamayacak. Bu kaset Türkiye'de kıyametleri koparacak. Bu kasetle
ilgili kendini savunmaya ne mecali ve zamanı olmayacak. Herkes ona
göre hazırlığını yapsın!" denilerek hüküm verildi.
Kasetin içeriği mi?
Kim bilir!
Belki bir sonraki yazıda gerek o kasette, gerekse cemaat evlerinde
ve dershanelerde yapılan iğrenç konuşmaların yer aldığı başka
kasetlerin içeriği ile ilgili bilgilerle karşınıza çıkarım!