BIST 9.673
DOLAR 35,18
EURO 36,61
ALTIN 2.960,42
HABER /  SAĞLIK

Bu kanser türü Türkiye'de 2 kat arttı

Cilt kanserinin son yıllarda hızla artması, düzenli dermatolog muayenelerini önemli hale getirdi.

Abone ol

Türk Onkoloji Grubu (TOG) Melanom Çalışma Grubu, görülme sıklığı giderek artan cilt kanseri (melanom) alanındaki bilim insanları ve karar vericilere rehber olacak ‘Türkiye Melanom Yol Haritası’ hazırladı.

Raporla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. İsmail Çelik, melanomun görülme sıklığının son 30 yılda 2 kat artış gösterdiğini söyledi. Dünyada 100 bin kişide 2,8, Türkiye'de ise her 100 bin erkekte 1,9, her 100 bin kadında ise 1,3 melanom görülme sıklığına sahip olduğunu belirten Çelik, “50 yaşını geçmiş olunması, ailede melanom öyküsü bulunması riski artırıyor. Düzenli dermatolog muayenesinin yokluğu da teşhiste geç kalınmasına neden oluyor. Melanom ile mücadelede toplumda farkındalık oluşturulmalı ve riskli gruplara koruyucu önlemleri anlatılmalı.” diye konuştu. 


ABD VE AB’DE OLDUĞU GİBİ 16-17 YAŞ ALTI KİŞİLERE YASAKLANMALI

Raporda, coğrafi konumu nedeni ile Türkiye'de güneşe maruziyetin yüksek olduğu ve özellikle kırsal kesimde açık alanda çalışmanın tarım, çiftçilik gibi mesleklerin yoğun olduğu alanlarda popülasyonun melanom riski açısından önemli bir yük taşıdığının söylenebileceği vurgulandı. Raporda, melanom ile mücadelede hastalık hakkında toplumda farkındalık oluşturmak ve riskli grupları, koruyucu önlemleri tanımlamak ve halka tanıtmak gerekli olduğu kaydedildi. 

Seçilmiş bazı bölgelerde dermatoskop ile saha taramaları yapılarak konuya dikkat çekilebileceği belirtilen raporda, aile hekimlerinin de konu hakkında farkındalıkları sağlanmaları gerektiği hatırlatıldı. Melanomdan primer korunma için risk gruplarının eğitim programları ile özellikle korunma ve erken tanı hakkında bilgilendirilmesinin esas olduğu ifade edilen raporda şu ifadeler yer aldı: “Açık tenli ve güneşe maruziyeti yüksek gruplar daha fazla risk altında olduğundan özellikle bu duruma maruz kalan meslek grupları bilgilendirilmeli. Halkın ultraviyole ışınlarının etkileri hakkında bilgi sahibi olması sağlanmalı, gereksiz solaryum uygulamasından kaçınmaları önerilmeli. Solaryumların yasal düzenlemelerle kullanımlarının sınırlandırılması hatta yasaklanması amacıyla Avustralya’da ciddi girişimlerde bulunulmakta. Solaryum ABD ve Avrupa Birliği’nde uygulandığı gibi 16-17 yaş altı kişilere yasaklanmalı. Pediatrik yaş grubu özellikle korunmalı ve onlara yönelik çizgi filmlerde, dizilerde konunun işlenmesi, bilinçlendirici ve öğretici mesajlar verilmesi sağlanmalı.” 

"ISLAK KIYAFETLER DAHA GEÇİRGEN"

Raporda yer alan diğer öneriler şunlar: 
"-Güneşe maruziyetin en yüksek olduğu sabah saat 10.00 ile öğleden sonra saat 16.00 arasında ultraviyole miktarının en fazla olduğunun vurgulanması sağlanmalı. 
-Vücudumuzu korumak için uzun kollu tişörtler ve pantolonların, geniş şapkaların tercih edilmesi gerektiği toplumda yaygınlaştırılmalı, kıyafet alırken ultraviyole koruyuculuğunun da önemli bir faktör olabileceği vurgulanmalı.
-Koyu renkli ve sıkı dokunmuş giysilerin koruyuculuğu daha yüksektir. Islak kıyafetlerin daha geçirgen olduğu, güneşe doğru tuttuğumuzda arkasından ışık geçiyorsa kıyafetin ultraviyole ışıktan koruyamayabileceği konusunda aydınlatılmalı.
-Güneşten koruma önlemlerinin sadece yaz aylarında ya da havuz, deniz kenarlarında olmaması gerektiği, genel bir yaşam tarzına dönüşmesi gerektiği anlatılmalı.
-Güneşe çıkmadan önce yeterince miktarda hem ultraviyole A, hem de ultraviyole B’ye karşı en az 30 koruma faktörü olan güneş kremlerinin koruyucu olabileceği ve uygun kullanım ilkeleri topluma anlatılmalı.
-Hava durumu ile birlikte ultraviyole indeksinin de kamuoyuna iletilmesi ve bu konuda uyarılması sağlanmalı.
-Havuzlu siteler için yöneticilere bilgilendirme ve uyarı broşürlerinin iletilmesi, halka açık havuzlarda da uyarıların görünür yerlere asılması ve yönetimin bilgilendirilmesi sağlanmalı.
-Benzer şekilde yaz okullarının, tenis kortlarının uyarılması ve uyarı broşürlerinin hazırlanarak iletilmesi sağlanmalı. 
-Berberlere konu hakkında bilgi verilmesi ve uyarı afişlerinin gönderilmesi sağlanmalı.
-Korunma ve erken tanıya yönelik kamu spotlarının ve kamu afişlerinin hazırlanması ve yayınlanması hedeflenmelidir. Sosyal medya ve internet ortamları bu amaçla kullanılabilir.
-Sanat ve spor dünyasının sevilen bazı isimlerinin katılımıyla melanoma karşı bilgilendirici bir sosyal sorumluluk kampanyası düzenlenmesi de hem medyada konunun daha fazla yer almasını sağlayabilir, hem de toplumsal bilinç yaratılmasında etkili olabilir.
-Melanom alanında sivil toplum kuruluşlarının katkısının sağlanması, hasta ve hasta yakınlarının melanom ile ilgili bir dernek ya da benzeri bir sivil toplum kuruluşu çatısı altında konuya sahip çıkması ve destek vermesi desteklenmeli.
-Yerel yönetimlerin ve resmi makamların (TBMM, belediyeler gibi) konuya dikkati çekilerek iş birliğine gidilmesi sağlanmalı."