Türk alfabesinde olmayan q, w, x gibi harflerle isim vermek isteyenler Türkiye'yi AB'ye şikayet ediyor.
Abone olTürkiye'de gerçekleştirilen reformlar AB'deki Türkiye karşıtlarını sıkıntıya sokarken, ''Türk alfabesi'' tartışmasını gündeme getirmek isteyenlerin varlığı dikkat çekiyor. İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Davut Ökütçü başkanlığındaki bir İKV heyetinin Brüksel'de yaptığı ve dün tamamladığı temaslar sırasında ilk defa gündeme gelen bu konu, ''reformlardan rahatsız olan ve zayıflayan bazı çevrelerin kışkırtması'' olarak değerlendiriliyor. Elde edilen bilgilere göre, AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu bölümünde, Türkiye Masası'nın da bağlı bulunduğu Genel Müdür Mathis Ruete ile Ökütçü arasında ilginç bir diyalog yaşandı. ''Türkiye'de reformların çok ileri düzeye taşındığını'' belirten ''ancak bazı sorunlar olduğunu'' anlatan Ruete'den, bir örnek vermesi istendi. Ruete, ''Türkiye'den bazı şikayetler geldiğini, Kürtlere Kürtçe isim verildiğini, ancak Türk alfabesinde w, q, x gibi harflerin bulunmamasının sorun yarattığını'' söyledi. Ökütçü, bu örnek üzerine, bu konuya çok dikkatli yaklaşım isteyerek, söz konusu şikayetlerin iyi değerlendirilmesi gerektiğini, iyi niyetin iki tarafta da görülmesinin şart olduğunu, Türk alfabesini şikayet etmenin bir iyi niyet belirtisi olamayacağını anlattı. İKV Başkanı, Avrupa ve ABD'de kendi isminin doğru yazılmadığını, ö ve ç harflerinin her alfabede bulunmadığını örnek göstererek, bunu şikayet konusu yapmadığını belirtti. Ruete'nin, bu örneği ikna edici ve haklı bulduğu ifade edildi. AB kanadında gözlemciler, Türkçe alfabe konusunu gündeme getirmek isteyenler bulunduğunu saklamıyor, Türkiye'deki Rum ve Musevi azınlıkların isimlerinin Türkçe harflerle yazıldığını, ''Jak'' örneğini vererek hatırlatıyor ve bu kesimlerden, bu konuda hiç şikayet gelmediğine dikkat çekiyorlar. Türkiye'de reformlar çerçevesinde yeni özgürlükler getirildiği, bu durumdan rahatsız olan ve Türkiye karşıtı görüşleri savunma alanları daralan bazı aşırı grupların ''yeni ve suni tartışma konuları'' arayışında oldukları, bu tür kışkırtmaların önümüzdeki dönemde devam edeceği, AB'nin dikkatli ve sağlıklı değerlendirmeler yapmasının önem taşıyacağı üzerinde duruluyor.