BIST 10.075
DOLAR 35,37
EURO 36,49
ALTIN 3.000,80

Bu kadar eğilmeyin, kırılacaksınız!

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın omuzundaki o el, bana çok dokundu... Atatürk Havalimanı'nı dolduran o insanlara da... Erdoğan'a muhalefetiyle tanıdığımız Yiğit Bulut bile o eli sindiremedi, isyan etti CNN Türk ekranında...
Ne yalan söyleyeyim, Erdoğan'ın çıkışı, o eli geri itmesi ve o elin sahibine haddini bildirdikten sonra çekip gitmesi gururumu okşadı. Diplomasi, miplomasi aklıma bile gelmedi.
Hal böyle iken, Perez'in terslenmesi, Erdoğan'ın omuzunu silkeleyen moderatöre haddinin bildirilmesi, bizim zevatın pek hoşuna gitmedi doğrusu! Kimi o sahneyi "düğün kültürü" ile yorumlamış, kimi kendi azarlanmışçasına isyan ediyordu:
-Perez'e nasıl sen dersin?
Peki niye böyle?
Niye olacak; ağababalarının eli mahkum çünkü. İsrail'le iş yapıyorlar. Perez'e yaltaklanmaları o yüzden... Ellerinden gelse, Erdoğan'ın kolundan tutup, Perez'e özür diletecekler!
Biz böylesini görmemiştik hiç!
ABD Başkanları ile 20 dakika görüştü diye bayram eden nice başbakanlar gördük. El pençe divan duran, kravatı beğenildi diye sevinç çığlığı atan ve kabile reisi gibi fırça yiyip pısan başbakanlar gördü bu ülke!  "Tayyip" de öyle olsun istiyor!
Niye?
Üç kuruşluk çıkarları ziyan olmasın diye!
Bakın, dünyada hiçbir şey Türk halkına bu zevki yaşatamaz. Hiçbir şey! Kim ne derse desin, kim ne yazarsa yazssın, dün Hürriyet'in tepesinde yer alan o fotoğraf, Tayyip Erdoğan'ın haklılığını bin kere, milyon kere ortaya koyuyor.
Gerisi teferruattır!


Namuslu muhalefet!
Tayyip Erdoğan'ı sevmiyorsunuz tamam. Ağzıyla kuş tutsa, Erdoğan size yaranamayacak bunu da biliyoruz. Ama heyhat, bu işin bir de vicdani tarafı yok mu?
Bir kerecik dahi, yemininizi bozamaz mısınız?
I ıh! Olmaz! Nasıl başladıysa öyle gider.
Yapılanlara, yazılanlara inanın isim bulmakta güçlük çekiyorum.
Her neyse... Allah'tan namuslu muhalefet edebilen yazarlar var da, biraz olsun içimiz rahatlıyor. Behiç Kılıç mesela, arşivine bakın zehir zemberek! Ama yiğidin hakkını yiğide teslim edebilecek kadar yürekli! Kaybedeceği bir şeyi yok çünkü... 28 Şubat'a kafa tuttu diye, evi barkı elinden alınan Behiç Kılıç, tek sermayesi kalemi ile birçok kalem erbabına ahlaki gazeteciliğin nasıl yapıldığını öğretiyor belki de... Tayyip Erdoğan'ın aleyhine bin yazı yazan Kılıç, hiç gocunmadan Davos'taki "dik duruş" için, "Allah'ına kurban Recep Tayyip Erdoğan" diyor.
Okuyoruz:
"Efendiler, sebep sonuç bir tarafa...
Ne olursa olsun nihayet, ahir ömrümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti"ni temsil eden bir kişinin sesinin, hem de uluslararası ceberrutlara karşı gür bir şekilde çıktığını duymak nasip oldu...
Biz alışmışız bu ülkenin tepesindekilerin, bizleri temsil edenlerin sümsük tavırlarına ve de itilip kakılmayı bizlere  “büyük diplomatik başarı” diye yutturmalarına!.. Ülkemizi birinci dereceden ilgilendiren hayati ilişkilerde bile, bir kenara konulup konu mankeni olarak kullanılmaya...
Ekranda daha ilk andan itibaren duyduklarıma inanamadım... Başbakan çatır çatır, İsrailliyi param parça ediyor, hiç evelemeyip gevelemeden eşkıyalığını, cinayetlerini, entrikalarını suratlarına vuruyor...
Allahına kurban Recep Tayyip Erdoğan!.."
Ha, bir şey daha var; bu yazı AK Parti iktidarı ile başı pek hoş olmayan Yeniçağ'da yazıldı... Yeniçağ'ın birgün önceki manşeti ise "Helal olsun" idi!
Namuslu muhalefet dediğim budur işte!