20 Temmuz Barış Harekatı’nın 40. yıl dönümü nedeniyle KKTC’de bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, düzenlenen anma töreninde Kıbrıs Türklerin...
Abone ol20 Temmuz Barış Harekatı’nın 40. yıl dönümü nedeniyle KKTC’de bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, düzenlenen anma töreninde Kıbrıs Türklerinin üzerine düşeni yerine getirdiğini ifade ederek, “Kıbrıs Türklerinin geri adım atmasını adanın ortak sahibi olmaktan vazgeçmesini ve bir Rum devletinde azınlık olarak yaşamayı kabul etmesini kimse beklememelidir” dedi.
Barış Harekatı’nın yıl dönümünde Kıbrıs’ta bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Gül, “20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 40. Yıldönümünde aranızda bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu vesileyle hepinize sevgi ve muhabbetle kucaklıyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı olarak 2007 yılında ilk yurtdışı ziyaretimi KKTC’ye yapmıştım. 7 yıllık görev sürem bitmek üzere. Son yurtdışı ziyaretimi cumhurbaşkanı olarak yine KKTC’ye yapmaktan yine büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu tarihi yıldönümünde anavatan Türkiye olarak Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin sevincini, coşkusunu gönülden paylaşıyorum. Sizlere 75 milyon kardeşinizin sevgi ve selamlarını getirdim” dedi.
“GİRNE KIYILARINDA TUTUŞAN MEŞALE KIBRIS TÜRK HALKININ YOLUNU AYDINLATMIŞ, GELECEĞE GÜVENLE BAKMASINI SAĞLAMIŞTIR”
Barış Harekatı’nın Kıbrıs halkını zulümden kurtardığını ifade eden Gül, “Barış Harekatı Kıbrıs’ın tarihinde bir dönüm noktasıdır. Kurucusu ve ortağı olduğu devletten dışlanan Kıbrıslı Türkü hedef alan baskı, terör ve insanlık dışı hareketlere son veren Barış Harekatı Kıbrıs Türk halkını zulümden kurtararak özgürlük ve refaha kavuşturmuş, geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır. 20 Temmuz tarihi Kıbrıs Türk halkının barış ve güvenlik ideali doğrultusunda eşit statü hak ve hukukun korunması ve kollanması yönünde gösterilen kararlılığın hatırlanması için bir vesiledir. 20 Temmuz 1974’te Girne kıyılarında tutuşan meşale Kıbrıs Türk halkının yolunu aydınlatmış, geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır. 20 Temmuz 1974’ten bu yana adada 40 yıldır barış ve huzur hâkimdir. Özellikle Ortadoğu ve Akdeniz’in şiddet, terör ve sıcak çatışmalara sahne olduğu günümüzde bunun değerinin herkes tarafından bilinmesi gerekir. Türkiye garantör olarak o gün dünyaya Kıbrıs Türkünün yalnız olmadığını ve yalnız bırakılmayacağını göstermiştir. Bu vesileyle bu kararı alan bütün Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet büyüklerine, komutanlarına şükranlarımı bu vesileyle tekrar sunmak istiyorum ve hayatta olmayan hepsine Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.
“TÜRKİYE VE KKTC KIBRIS MESELESİNİN ADİL VE KALICI BİR ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI İÇİN SAMİMİYETLE ÇABA SARF ETMİŞ, ÜZERLERİNE DÜŞEN HER TÜRLÜ FEDAKARLIĞI YAPMIŞLARDIR”
Türkiye ve KKTC’nin Kıbrıs sorunun çözümü için üzerine düşen her şeyi yaptığını ifade eden Gül, “Uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve hükümlülüklerimiz doğrultusunda gerçekleştirilen barış harekâtı Türkiye’nin Kıbrıs Türkü’nü her şekilde ve her zeminde koruma azim ve kararlılığının ifadesi olduğu kadar derin acıların tekrarlanmasına izin verilmeyeceğinin de bir taahhüdüdür. 1964’ten bu yana yarım asırlık hak ve eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan ve nice zorluklara göğüs geren Kıbrıs Türkü’nün sabrı ve dirayeti ayrılmaz parçası olduğu Türk ulusu için bir gurur kaynağıdır. Kıbrıs Türk halkı yaşanan tüm zorluklara rağmen toplumsal varlığını korumakla kalmayıp, kendi devletini kurmuş ve ona sahip çıkmıştır. Bugün KKTC demokrasisi, hukuku, düzeni ve tüm kurumlarıyla işleyen bir ülke ve örnek bir devlettir. KKTC’nin karşılaşılan tüm güçlüklere rağmen Türkiye’nin de desteğiyle siyasi ve ekonomik alanlarda bugüne kadar kat ettiği mesafe hepimiz için gurur kaynağıdır. Bu, bizlere önümüzdeki sorunları aşmak için de kudret ve kararlılığı sağlamaktadır. Bizi bu noktaya getiren fikir ve gönül birliğimiz ile milli davaya olan inancımızı koruduğumuz sürece aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. Eşitlik ve özgürlük mücadelesinin devam ettiği tüm bu süreçte Türkiye ve KKTC Kıbrıs meselesinin adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için samimiyetle çaba sarf etmiş, üzerlerine düşen her türlü fedakarlığı yapmışlardır. Türk tarafı olarak bugüne kadar ortak milli davamızı azim ve inançla belirli bir noktaya getirmiş bulunuyoruz. Kıbrıs Türklerinin bundan geri adım atmasını adanın ortak sahibi olmaktan vazgeçmesini ve bir Rum devletinde azınlık olarak yaşamayı kabul etmesini kimse beklememelidir” dedi.
“TÜRK TARAFI ÇÖZÜM İRADESİNİ 2004 YILINDA SÖYLEMDEN ÖTEYE GEÇİREREK REFERANDUMDA ÇIKAN SONUÇLA BÜTÜN DÜNYAYA GÖSTERMİŞTİR”
Türk tarafının 2004 referandum sürecinde kararlılığını ortaya koyduğunu kaydeden Gül, “Geçtiğimiz Mart ayı BM Barış Gücü’nün Kıbrıs Türklerini Rum saldırılarına korumak amacıyla adaya konuşlandırmasının 50. Yıldönümüdür. Yani dile kolay yarım asır önce bu adada Kıbrıs Türkleri büyük bir sıkıntı içerisinde olduğu için BM Barış Gücünü göndermişlerdir ve 50 yıldır barış gücü bu adadadır. Bu gerçek bilinmeden, bu gerçek hatırlanmadan Kıbrıs meselesinin çözümü de zor olur. Kıbrıs sorunu Rumların Türkleri 1960’da kurulan ortaklık devletinden dışlama adada birlikte yaşama ve adayı birlikte yönetme muhatabının mutabakatını terk ederek devleti gasp etmeye çalıştıkları 1963 yılından bu yana uluslararası toplumun gündemindedir. 50 yıldır dünyada süre gelen ihtilafların sayısı neredeyse çok azdır. Dolayısıyla bu işin çözülmesi zamanı çoktan gelmiştir ve geçmektedir. Türk tarafı çözüm iradesini 2004 yılında söylemden öteye geçirerek referandumda çıkan sonuçla bütün dünyaya göstermiştir. Samimi olarak çözüm istediğini BM’nin AB’nin çözüm paketine evet diyerek bunun bir propaganda olmadığını, samimi bir arzu olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Ama o büyük fırsat Rum tarafının hayır demesiyle gerçekleşmemiştir. Bu hadiseyi hiçbir zaman unutturmamak gerekir. Bunu unutturmak isteyenler olabilir ama bunu unutturmamak bizim samimi davranışımızı yeri geldiğinde sandıkta da göstermemiz bütün dünyanın hafızasında canlı tutmamız gerekir. Keza 2008-2012 müzakere sürecinde de yapıcı öneriler neredeyse tamamen Türk tarafından gelmiştir. Rum tarafındaki seçimlerin ardından müzakere süreci bu yıl 11 Şubat’ta yeniden başlamıştır. Uluslararası camiada oluşan beklenti Türk tarafında da umut yaratmıştır. Ancak yaratılan bu beklentinin gerçek olabilmesi siyasi irade ve kararlılık gerektirmektedir” dedi.
“KIBRIS RUM TARAFININ YILLARDIR DEVAM EDEN UZLAŞMA SİYASETİNİN BEDELİNİN KIBRIS TÜRKÜNE ÖDETİLMESİ CİDDİ BİR ÇELİŞKİ, ÇOK BÜYÜK BİR HAKSIZLIKTIR”
Kıbrıs Türküne uygulanan haksız uygulamanın da ortadan kaldırılması gerektiğini kaydeden Gül, “Kıbrıs Rum tarafının yıllardır devam eden uzlaşma siyasetinin bedelinin Kıbrıs Türküne ödetilmesi ciddi bir çelişki, çok büyük bir haksızlıktır. Bu nedenle Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız dayanaktan yoksun kısıtlamalara son verecek adımlar vakit geçirilmeden atılmalı ve bu ambargolar kaldırılmalıdır. Başta AB olmak üzere uluslararası toplum verdiği sözlerini yerine getirmelidir. Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı bu haksız uygulamaların siyasi, hukuki, ahlaki, insani hiçbir açıdan izahı mümkün değildir. Çağdaş bir anlayış tecridi değil, karşılıklı hoşgörü saygı,, uzlaşma ve işbirliğini gerektirmektedir” dedi.
Törende konuşma yapan KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ise 20 Temmuz’un yeniden doğuş ve coşku günleri olduğunu; 40 yıl önce Anavatan Türkiye’nin gerçekleştirdiği Barış Harekatı’yla Kıbrıs Türk halkının toplu mezarlara gömülmekten ve esaretten kurtulduğunu söyledi. Vizyonlarını “insanca yaşam, barış ve demokrasi için hürriyet, daima adalet, hep birlikte selamet” diye özetleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Türkiye ile KKTC’nin kardeşliği ve beraberliğinden hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Eroğlu, Kıbrıs müzakerelerinde sundukları beş adımlı güncellenmiş yol haritasına, 24 Temmuz Perşembe günü yapacakları görüşmede Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’ten yanıt beklediklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Eroğlu, savaşın acılarını ailece tadıp yaşadığını belirterek, “Nereden nereye nasıl geldik, ne oldu bitti pek çok insanımız gibi yaşadım, gördüm. Barışın, özgürlüğün, insan yaşamının kıymetini iyi bilirim. Samimi olarak Kıbrıs’ta bir antlaşma istiyorum ve arkadaşlarımızla birlikte buna gayret gösteriyoruz. Bunun aksini iddia edenler haksızlık yapıyor, ya beni tanımıyorlar ya da siyasi istismar peşindedirler” dedi.
(İHA)