BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  SPOR

Bu işi yapacak deli aranıyordu

Defne Samyeli, eşi Eren Talu’nun Galatasaray'ın Seyrantepe'deki stad projesinde yaşadıklarını yazdı.

Abone ol

Eşinin stad projesine hayallerinin peşinden koşmak için girdiğini söyleyen Samyeli, "Eren delilik yaptı. Burada başımıza gelenler Alacakaranlık Kuşağı gibi. Allah kınayana bile böyle ihale vermesin" dedi.

Galatasaray'ın Seyrantepe’deki Ali Sami Yen Spor Kompleksi projesini gerçekleştiren Eren Talu’nun eşi Defne Samyeli Güneş Gazetesi’ndeki köşe yazısında stadın hikayesini ve bu projeyi hayata geçirmek konusunda önlerine çıkan zorlukları anlattı.

Projeyi üstlendiği için kahraman yürekli olarak nitelendirdiği eşinin hayallerinin peşinden koştuğunu dile getiren Samyeli, "Kendime müthiş bir eş seçmişim" dedi. Eren Talu’nun Stad tutukusunu aileden Galatasaraylı olmasına bağlayan Samyeli, ’Kocam ve Galatasaray Stadı’nı bir de benden dinleyin’ başlıklı yazısında yaşadıklarını şöyle anlattı:

Müthiş bir adam seçmişim

Hayallerinin peşinde koşmak adına risk alan insanlara saygı duyarım. Emin ve sakin sularda olmak pahasına, içgüdülerine, isteklerine gem vurmak bana göre değil. Risk almaktan çekinmesem, kimin ne diyeceğine çok takılsam, ben, bugünkü ben olmazdım. Tek bildiğim benim bugünkü Defne’den çok memnun olduğum. Bir başka şey de, kendime eş olarak müthiş bir adam seçmiş olmam.

GS Lisesi’nde Eren’in dedesinin büstü var

Kocam Eren zaten hayran olunacak birisi. Bu geçtiğimiz yılda, bu özelliklerine ek olarak, ne kadar ’kahraman’ bir yüreği olduğunu da anladım. Eren, hayallerinin peşinde koştu. Ve Galatasaray’ın yeni stadının yapımı ihalesine girdi. Daha önce pek çok ihaleye girmişti; ama bunun Eren için önemi vardı: Çünkü Galatasaray’a stad yapacaktı. Bilen bilir. Eren’in ailesi beş kuşaktır Galatasaray’lı. Galatasaray Lisesi’nin bahçesinde babasının dedesi Recaizade Mahmut Ekrem’in büstü var.

Bayraktar ’delilik’ dedi evet gerçekten delilikti

Sarı kırmızılı takımın Seyrantepe konusundaki makus talihini değiştirmek onun için öyle bir tutku halini aldı ki, bir çok aklı başında kişinin girmeyi bile düşünmediği ihaleye resmen balıklama atladı. Projeyi ihaleye çıkaran TOKİ’nin Başkanı Erdoğan Bayraktar, bundan birkaç ay önce aynen şöyle dedi: ’Bu işi yapacak bir deli aranıyordu. Bulundu. Eren Bey resmen delilik yaptı.’ Evet, delilikti. Zira, şartları çok ağırdı.

Potansiyel ortaklar kapımızda kuyruktu

Önce yaklaşık 200 milyon dolar kadar bir para harcayıp sıfırdan bir stad inşa etmeniz gerekiyordu. Stad da devletin, arsa da devletin olacaktı. Hiç bir şeyini satamayacağınız, garanti olarak gösteremeyeceğiniz bir stadın inşaatını nasıl finanse edersiniz? Delilik melilikti; ama gün, başka bir gündü. Başarı adına risk alabilmek için doğru bir gündü. Potansiyel ortaklar ve bu işe finansman sağlamak isteyen bankalar kapıda resmen kuyruktaydı.

İki yabancı ortak dayanamayıp gitti

Sonra ne olduysa oldu; Türkiye’nin siyasi iklimi değişti. İlk yabancı ortak, dayanamadı gitti. Bu arada çok değerli bir 6 ay kaybedilmişti. Bürokratik engeller, stad zemininin ’elverişsiz’ çıkması nedeniyle inşaat Haziran’da başlayabildı. Bu arada yeni ortak arayışları devam etti. Galatasaraylılar’a söz vermişti; stadın vaktinde yetişmesi lazımdı.

Başımıza gelenler Alacakaranlık Kuşağı

Kocam yılmadı; . Hatta bir süre Dubai’de resmen yaşadı diyebilirim. Sonunda Abu Dhabi Emiri’nin akrabası Şeyh Nahayan’in şirketini ortak olarak buraya getirdi. Dertler bitmedi. Zaten birinci günden itibaren aile olarak bu ihaleyle ilgili başımıza gelenler, Alacakaranlık Kuşağı gibi dizi olur. Sadece bürokratik, ekonomik engellerden söz etmiyorum. Bir kaç kere çok ciddi anlamda kasıtlı olarak batma noktasına getirildik.

Eren istemezse herşeyi mezara götüreceğim

Son bir buçuk yılda insanoğlunun istediği zaman ne kadar karanlık olabileceğine şahit olduk. Bazı dost bildiklerimizin bizim zor durumda olmamızdan çıkardıkları keyfi gözlemledik. Bazı yeni ve harika arkadaşlar edindik. Ailemizin ve en yakın dostlarımızın desteğinin ne kadar önemli, ne kadar şükredilesi olduğunu keşfettik. Bu proje kapsamında öyle şeyler yaşadık ki, Eren kamuoyuyla paylaşılmasına rıza göstermediği takdirde bunlar benimle mezara gidecek.

İşçi maaşı için Dubai’ye taşındı

Kocam, isyan çıkaran işçilere para ödeyebilmek için yine Dubai’de yaşamaya başladığı günlerde, yetişebildiği kadar her ortamda yayınlara katılıp demeç vererek kibarca işin aslını anlatmaya çalıştı. Anlayan anladı; anlamayan/dinlemeyen anlamadı. Bunu yaparken, vakitsizlikten uzayan sakalıyla, AKP’ye yaranmaya çalışmakla suçlandı. Defalarca her şeyimizi kaybetme noktasına geldik. Eren, ortaklar finansmanı kesmiş olmasna rağmen çözüm üretti; inşaatı sürdürdü.

Fener bayrağını çekenin terketmesi gerekirdi

Ne zaman ki işçiler, - yönlendirildiklerini sonra gelip bize itiraf ettiler- onu zor durumda bırakmak için inşaatta iyice taşkınlık yapar hale geldiler ve de GS bayrağını indirdiler; o zaman o inşaatı artık terketmeleri gerekti. Şimdi, her şey yolunda gibi. Yola devam yani. Bu hafta yeniden betonlar dökülmeye başlandı. Galatasarylılar, stadlarına kavuşacak. Yeni bir problem çıkabilir mi? Elbette, hiç bir şeyin garantisi yok hayatta. Ama bilin ki, bazen hiç bir şey dışarıdan göründüğü gibi olmuyor.

Allah kınayana bile böyle ihale vermesin

Çok değerli bulduğum, sevdiğim bir insanın, inandığı iş için kahramanca çarpışırken haketmediği ithamlarla karşı karşıya kalması sonucu, bu yazıyı yazayım dedim de, tarihe bir not düşelim. Geçen haftaki yazımda demiştim: Allah, kınayanın başına böyle ihale versin. Geri alıyorum, vermesin. En azından herkese. Bir aile olarak herkes bizim kadar güçlü duramayabilir.

Kıssadan hisse: İnandıklarımız için yola devam. Kim ne derse desin.