BIST 9.462
DOLAR 34,42
EURO 36,42
ALTIN 2.842,15
HABER /  GÜNCEL

Bu hastalıklar sizi perişan edebilir

Zatürre, grip, farenjit ve bronşit. Kışın gelmesiyle birlikte özellikle kapalı ortamlarda çalışanlarda sık rastlanan hastalıklar önlem alınmadığında yaşamı çekilmez yapıyor.

Abone ol

Uzun kış aylarını sağlıklı geçirmenin yolu doktorların önerilerini dinlemekten geçiyor. Üst ve alt solunum yolu hastalıkları en çok da kışın canımızı yakıyor. Günün büyük bir bölümünü kapalı ve kalabalık ortamlarda geçiriyor olmamız, zatürre, grip, farenjit ve bronşit gibi hastalıklara daha sık yakalanmamıza yol açıyor. Ancak bunlardan korunmanın yolu olduğu gibi, tedavisi de mümkün. Acıbadem Hastanesi’nden Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Şehitoğlu, üst solunum yolu enfeksiyonlarını, “mevsime bağlı” hastalıklar olarak nitelendiriyor. Özellikle de mevsim geçişlerinde, gün içindeki ısı farklarının çok olduğu ilkbahar ve sonbaharda bu hastalıkların daha çok görüldüğüne işaret ediyor. İşte en fazla karşılaşabileceğiniz mevsim hastalıkları ve tedavileri. GRİP Sıklıkla karşılaşılan solunum enfeksiyonları arasında birinci sırayı “grip” alıyor. Prof. Dr. Şehitoğlu, basit virüslerle meydana gelen grip hastalığının yaklaşık 1 hafta veya 10 gün kadar sürdüğünü ifade ediyor. Özellikle sinema, tiyatro, huzurevi, kışlalarda, sigaranın kapalı ortamda çok içildiği yerlerde hastalığa yakalanma olasılığı daha fazla ortaya çıkıyor. Belirtileri: Grip hastalığı, sıklıkla burunda kuruma, yanma, genizde yanma, kaşıntı hissi, burunda tıkanıklığın yanı sıra, önce beyaz, şeffaf daha sonra da giderek koyulaşan burun akıntısı ile kendini gösteriyor. Hafif olmak üzere ateş de görülüyor. Hastada genel vücut kırgınlığı oluyor. Ayrıca gribe yakalanan kişi ağır kilolar kaldırmış gibi eklem ve adalelerinde yorgunluk hissi, burundan ve genizden gelen akıntıya bağlı öksürük, balgam çıkarma hissi ve problem devam ederse baş ağrısı ile karşı karşıya kalıyor. Tedavisi: Gribin tedavisinde hekimler ısrarla “antibiyotik kullanmayın” önerisinde bulunuyor. Hastalık genellikle “virüsler” ile meydana geldiğinden “antibiyotik” kullanılmamasını istediklerini belirten Prof. Dr.Şehitoğlu, alınacak önlemleri şöyle sıralıyor: “Hastada çok yüksek ateşe eşlik eden, çok koyu ve kanlı burun akıntısı olursa, öksürük, balgam devam ederse antibiyotik gerekebilir. Onun dışında bol sıvı alarak akıntının yumuşatılması kolayca çıkarılmasının sağlanması, sigara içiliyorsa kesilmesi, gün içerisinde sıcak buharla genzi yumuşatmak, sebze ve meyve yiyerek, vitaminle vücuda takviye yapılması, çok aktif olan dönemlerde de vücudun dinlendirilmesi tedavinin esas parçasıdır.” Özellikle alerjisi olanlarda, vücut direnci zayıf kişilerde hastalığın uzun sürüp tekrarlayabileceğini belirten Prof. Dr.Şehitoğlu, “Yaşlılarda ve akciğer hastalıklarında gribin ortaya çıkması, bu problemleri ağırlaştırabilir. Yakından takip edilmesi gerekiyor. Gribal enfeksiyonlarda esas vücudun direncinin yüksek tutulup koruma mekanizmasının geliştirilmesi gerekiyor” diyor. GRİPTEN KORUNMAK İÇİN Gripten korunmak için öncelikle aşlıların, kronik hastalığı bulunanların ve çocukların aşılanması gerekiyor. Bunun yanında alınması gereken önlemler ise şöyle: Toplu çalışma ortamlarında havalandırma düzenli yapılmalı, sigara içilmesine izin verilmemeli, hasta kişiler erkenden uyarılarak ortamdan uzaklaştırılmalı ve tedavileri sağlanmalı. FARENJİT Kış aylarında en sık karşılaştığımız hastalıklar arasında yer alan “farenjit”, boğazın arka duvarının bazen mikrobik, bazen metabolik, bazen de çalışılan ortamın ısısına, tozuna bağlı olarak reaksiyon göstermesiyle ortaya çıkıyor. Belirtileri: Hastalık, kişilerde beslenme alışkanlığı ve sigaranın yanı sıra, midedeki asit problemlerine kadar değişik nedenlerden oluşabiliyor. Farenjit ortaya çıktığında, ses kısıklığı, boğazda kuruluk, yanma, ağrı, yutkunma zorluğu, toz ve yiyeceklere karşı hassasiyet gelişiyor. Hastalığın seyrinde belirli bir başka hastalık ortaya çıkmasa da, kişinin çalışma performansını ve iş gücünü azaltıp rahatsızlık vermesiyle biliniyor. Tedavisi: Hastalığın tedavisi yapılırken önce “boğaz kültürü” alınıyor. Bu kültür sayesinde hastalığın “mikrobik” olup olmadığı tespit ediliyor. Bu mikropların bulunup bulunmadığına göre hastalığın tedavisi ilaçla yapılıyor. Prof. Dr. Şehitoğlu, “Hastalık eğer mikrobik değilse sıvıyla, mide problemleri varsa düzeltilmesiyle, sinüzite bağlı akıntı varsa bu akıntının tedavisiyle mümkün oluyor” diyor. Tedavide sigaranın kesilmesi çok önemli; alkol, çok acılı ve ekşili gıdaların tüketilmesi ise hastalığın iyileşmesini önlüyor. SİNÜZİT Başımızın içindeki kemiklerin arasında bulunan “sinüs” boşluklarında enfeksiyon oluşması sonucunda “sinüzit” hastalığı ortaya çıkıyor. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında oluşan “sinüzit” hastalığı, alerjisi olan, tozlu ve asitli ortamlarda çalışan kişilerde daha fazla görülüyor. Bu arada nadiren de olsa doğumsal veya sonradan oluşmuş “travmalar”ın etkisiyle deformite gelişen kişilerde de ortaya çıkabiliyor. Belirtileri: Sinüzitte, sürekli baş ağrısı, mevsimsel değişikliklere bağlı olarak görülen iki kaşın arasında, yanaklarda ve alın bölgesinde şiddetli ağrı, burundan gelen şeffaf akıntı, soğuk havanın etkisiyle oluşan sızlama gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Bu arada yanaklardaki sinüzitlerin temelinde enfeksiyonların yattığını belirten Prof. Dr.Şehitoğlu, daha çok kış aylarında rastlanan sinüzitin yazın denize dalan kişilerde de görüldüğünü belirtiyor. Tedavisi: Öncelikle sinüslerin burna açılan bölgesindeki tıkanıklığı açmak gerekiyor. Tıkanıklığı giderici ilaçlar veriliyor. Bol sıvı alınıp sekresyon azaltılmalı. Hastalık ileri safhadaysa antibiyotik kullanılıyor. Daha ileri safhadaysa değişik cerrahi müdahaleler yapılıyor. Eğer akut safhadaysa antibiyotik, kronikse cerrahi müdahale uygulanıyor. Sinüzit tedavisi olan kişi yeniden sinüzit olabilir. Bu nedenle ameliyattan sonra da dikkat edilmesi gerekiyor. ZATÜRRE Alt solunum yolu hastalıkları arasında en sık rastlanan hastalıkların arasında yer alan “zatürre” hakkında bilgi veren Acıbadem Hastanesi Bakırköy Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha Alzafer, hastalığı “akciğer iltihabı” olarak tanımlıyor. Tıp dilinde “pnömoni” olarak adlandırılan “zatürre” hastalığında, akciğerlerde bulunan hava keseciklerinin iltihabi bir sıvıyla dolduğunu ve akciğerlerin oksijen alışverişi bozuluyor. Hastalık bakteriler, virüsler, mycoplazma, pnömosistis gibi mikroorganizmalar ile görülüyor. Belirtileri: Türlerine göre belirtileri değişiyor. Bakteriyel zatürrede ateş, titreme, öksürük, sarı yeşil renkte veya kanlı balgam, göğüs ağrısı ve terleme olabiliyor. Virütik zatürrede ateşin yanında başağrısı, kuru öksürük, kas ağrısı ve halsizlik gibi gribal enfeksiyon belirtileri görülebiliyor. Mycoplasma zatürresinde ise en yaygın şikayet öksürük. Tedavisi: Nedene, hastanın yaşına, altta başka kronik bir hastalık bulunup bulunmamasına göre “tedavi planı” yapılıyor. Genç ve sağlıklı erişkinlerde bakteriyel, mycoplasma ve ricketsia enfeksiyonlarında “antibiyotik” kullanımı tedavide başarı sağlıyor. Viral zarürrelerde iyileşme kendiliğinden olabiliyor. Zatürre hastasının ateşi düştükten sonra antibiyotik tedavisine doktorun önerdiği süre devam edilmesini söyleyen Dr. Alzafer, şöyle konuşuyor: “Antibiyotiklerin yanı sıra ağrı ve ateş için parasetemol veya nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, balgam söktürücü ilaçlar, kanda oksijen düzeyi düşerse oksijen tedavisi veriliyor. Hastaların diyetine dikkat etmesi ve günde en az 8 bardak su içmesini öneriyoruz. Bu arada antibiyotik verdiğimiz halde hastanın ateşi 3 gün yüksek seyredebilir. Eğer 3’üncü günden sonra ateş hala yüksekse, doktora danışmak gerekir.” Zatürre aşısı ise özellikle kalp, akciğer, kan, böbrek ve diyabet hastaları, dalağı alınmış kişiler, 65 yaşın üzerindekiler ve bakımevi gibi yerlerde yaşayanlar gibi yüksek risk taşıyan kişilere yapılıyor. Dr. Alzafer’e göre gebelere ve 2 yaşın altındakilere zatürre aşısının yapılması doğru değil. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha ALZAFER “Zatürrenin tedavisinde antibiyotiklerin yanı sıra ağrı ve ateş için parasetemol veya nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, balgam söktürücü ilaçlar, kanda oksijen düzeyi düşerse oksijen tedavisi veriliyor. Antibiyotik verdiğimiz halde hastanın ateşi 3 gün yüksek seyredebilir. Eğer 3. günden sonra ateş hala yüksekse, doktora danışmak gerekir.” KBB (Kulak-Burun-Boğaz) Uzmanı Prof. Dr. Mehmet A. ŞEHİTOĞLU “Üst solunum yolu enfeksiyonlarını, mevsime bağlı hastalıklar olarak tanımlıyoruz. Özellikle de mevsim geçişlerinde, gün içindeki ısı farklarının çok olduğu ilkbahar ve sonbaharda bu hastalıklar daha çok görülüyor. Kışın havalar soğuk olsa da stabil olduğundan önlem alınabiliyor, ancak mevsim geçişlerinde daha korunmasız oluyoruz.” ZATÜRRE TÜRLERİ Bakteriyel zatürre Bakteriyel Zatürre her yaş grubunda görülüyor. Alkolikler, yeni ameliyat olmuş hastalar, kronik akciğer ve kalp hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde hastalığa yakalanma riski artıyor. Belirtileri: Ateş, titreme, öksürük, sarı veya yeşil renkte, kanlı balgam çıkarma, göğüs ağrısı ve terleme. Dakikadaki solunum sayısı ve nabız hızı artarken, ağır vakalarda kanda oksijen azalmasına bağlı olarak dudaklar, tırnaklar morarabilir, hastada bilinç bulanıklığı gelişebilir. Virütik zatürre Zatürrelerin yarısının “virüsler” yoluyla olduğu biliniyor. Özellikle de çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonuna, bazen de zatürreye neden olan birçok virüs saptanmış. Dr.Süha Alzafer, virütik zatürrelerin çoğunun ciddi olmadığını ve “antibiyotik” kullanmadan kısa sürede iyileştiğini ifade ediyor ve ekliyor: “İnfluenza virüsü ağır zatürreye yol açabilir. Kalp, akciğer hastalığı olanlarda, gebelerde ölüme dahi yol açabiliyor.” Belirtileri: Ateş, başağrısı, kuru öksürük, kas ağrısı ve halsizlik gibi gribal enfeksiyonlarda görülen belirtilerle ortaya çıkıyor. Bazen viral zatürreye bakteriyel zatürre de ekleniyor ve o zaman bakteriyel zatürreye ait belirtiler görülüyor. Mycoplasma zatürresi “Mycoplasma”lar, insanda hastalık nedeni olan ve serbest yaşayan canlılar olarak biliniyor. Hem bakteri, hem virüs özelliği taşıyorlar. Genellikle hafif şiddette ancak insandan insana kolaylıkla bulaşan ve bu nedenle salgınlar halinde seyreden bir zatürre etkeni olarak nitelendiriliyor. Tüm yaş gruplarında görülmekle birlikte, en sık çocuk ve genç erişkinlerde görülüyor. Tedavi edilmese de hastalıktaki ölüm oranı düşük seyrediyor. Belirtileri: Hastanın en yaygın şikayeti öksürük oluyor. Ayrıca ateş, titreme, bulantı, kusma, baş ve kas ağrısı, halsizlik görülebiliyor. www.acibademhastanesi.com.tr