BIST 9.890
DOLAR 35,29
EURO 36,73
ALTIN 2.959,98
HABER /  GÜNCEL

Bu hastalık evlilikleri kötü etkiliyor

Uyku düzeninin bozulmasına neden olan uyku apnesi, Türk toplumunda 100 kişiden 4'ünde görülüyor.

Abone ol

Kişinin uyku sırasında nefes alış verişinin aralıklı şekilde duraklamalar yaşaması sonucu, uyku düzeninin bozulmasına neden olan uyku apnesi, Türk toplumunda 100 kişiden 4'ünde görülüyor.

Kalp hastalıklarından depresyona, reflüden hipertansiyona, cinsel isteksizlik ve işlevsizliğe kadar çok sayıda rahatsızlığın nedeni olan uyku apnesi gelişen teknolojiyle kolayca teşhis ve tedavi edilebiliyor.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Turhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uyku apnesi olan hastaların uyku bölünmesi sorunu yaşadığını, ertesi güne de dinlenmemiş ve uykusuz olarak başladığını belirtti.

Uyku bozukluğuyla ilgili yaklaşık 85 hastalık olduğunu bu hastalıklardan yüzde 95 görülme oranıyla en yükseğinin uyku apnesi olduğunu belirten Turhan, ''Hastalık uykuda yaşandığı için hasta bize geldiğinde normal görünüyor. Teşhis için bir takım testlerden geçmesi gerekiyor'' dedi.

-UYKU APNELİ DERİN UYUYAMIYOR-

Günde 6-8 saat arasında uyuyan insanın uykunun rem ve rem olmayan evresini yaşadığını anlatan Murat Turhan, ''Bizi gece dinlendiren, sabah rahat kalmamızı sağlayan evre rem olmayan uykunun üçüncü evresidir. Uyku apnesi olanlar derin uykuya giremiyorlar'' diye konuştu.

Uyku apnesi olanların derin uykuya girdiklerinde horlamasının arttığını, horlamadan sonra ise ciddi bir sessizlik olduğunu kaydeden Turhan, normalde en az 10 saniye nefessiz kalması gereken kişinin, 60-80 saniye kadar solunumunun durduğunu, bu durumun bazı hastaları ölüme bile götürdüğüne dikkat çekti.

Nefes alamayan hastanın oksijensiz kaldığını, daha önce alıp kullanılan ve karbondioksite çevrilen gazların vücutta biriktiğini anlatan Turhan, kişiyi tansiyon ve reflüye götüren süreci şöyle anlattı:

''Karbondioksite çevrilen gazlar vücutta birikince solunum yolu uyarılıyor. 'Ben ölüyorum ne yapacaksan yap' deyip beyne mesaj gönderiliyor. Beyin ise ciddi bir adrenalin salgılıyor. Bu durum, kişide yüksek tansiyona neden oluyor. Hasta hemen uyku evresini yüzeyselleştiriyor, uykusuzluk meydana geliyor. Bu arada akciğerlerde ciddi şekilde kasılmalar olur. Akciğer genişliyor, mideye basınç yapıyor, midedeki asit salgısı geri kaçıyor ve reflü dediğimiz hastalık oluşuyor. Reflü uykuda solunum bozukluğu olan hastalarda daha sık görülüyor. Reflüsü olan hastanın üst sollunum yoluna asit gidince orada ayrıca ödem oluşuyor, ödem bölgedeki tıkanıklığı artırıyor, akciğeri genişletiyor akciğer mideye daha fazla basınç yapıyor, reflü artıyor. Bu, kısır döngü şeklinde devam ediyor.''

-UYKU HASTALIĞI OLANLARIN YÜZDE 30'U HİPERTANSİYONLU-

Gece adrenalin salgılanınca yüksek tansiyon meydana geldiğini, bunun da hipertansiyonu tetiklediğini anlatan Murat Turhan, şu bilgileri verdi:

''Uyku hastalığı olan hastaların yüzde 30'u hipertansiyonludur. Bu hastalar uyku apnesi tedavisi olduğunda tansiyon ve hipertansiyondan da kurtuluyor. Sürekli adrenalin salgılanması kalbi de etkiliyor, kalp yetmezliği, ritim bozukluğu ortaya çıkabiliyor. Hormonların dengesiz salgılanması beyin kanaması, kardiyovasküler hastalıklar gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor.''

Uyku apnesi olan hastaların uykusuz olduğu ve dinç kalkamadığı için özellikle dikkat gerektiren işlerde başarısız olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Murat Turhan, ''Uyku apnesi ciddi unutkanlık ve dikkat bozukluğu yapıyor. Hastaların çoğu trafikte kırmızı ışıkta uyuyakalıyor. Araba kullanırken bile uyuyan hastalar var. Uyku apnesi uzun yol şoförlerini çok etkiliyor. Uzun yol şoförlerinin uyku apnesi testi yaptırdıktan sonra ehliyet alması gerektiğini düşünüyorum. Avrupa'da bazı ülkelerde bu test zorunlu'' diye konuştu.

-DEPRESYON DAHA SIK GÖRÜLÜYOR-

Uyku apneli hastaların evinde ve sosyal yaşantısında sorun yaşayarak depresyona girdiğini vurgulayan Murat Turhan, ''İşte başarısız olan kişi, evine geliyor evinde de sürekli uyukluyor, girdiği toplulukta sürekli uyukluyor. Toplumdan yavaş yavaş dışlanıyor ve depresyona giriyor. Uyku apnesi olan hastalarda depresyon çok fazla görülüyor'' dedi.

Uyku apnesinin en önemli problemlerinden birinin cinsel isteksizlik ve iktidarsızlık yapması olduğunu vurgulayan Murat Turhan, şöyle devam etti:

''Uyku apnesi cinsel isteği azaltıyor. Cinsel isteksizlik ve işlevsizliğin yüzde 4'ünün kaynağı uyku apnesi. Bu hastalar cinsel işlev bozukluğunda, isteği artırıcı ilaçlar almak yerine doktora başvurup kaynağının ne olduğunu teşhis ettirsinler. Hasta problemin kaynağını bulmadan bu tür ilaçlara yönelmemeli.''

-''EVLİLİĞİNİ KURTARDIĞIMIZ HASTALAR VAR''-

Toplumun yüzde 4'ünde görülen uyku apnesinin, erkeklerde kadınlara göre 2 kat fazla görüldüğünü belirten Murat Turhan, ''Evliliklerin büyük kısmında uyku apnesi büyük bir problem. Bu evlilikleri olumsuz etkiliyor. Hastaların çoğu 'doktor beni tedavi et, yoksa karım boşayacak' diyor. '10 senedir abla kardeş gibi olduk' diyen hastalar var. Bizim tedavi edip evliliğini kurtardığımız hastalar var'' diye konuştu.

Son 10 yılda uyku apnesinin tedavisiyle ilgili teknolojilerin geliştiğini belirten Murat Turhan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bir cerrah olarak uyku apnesinin tedavisinde ilk olarak ameliyatın tercih edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Cpap dediğimiz üst solunum yollarına gece boyunca hava basıncı veren makine var. Bunun başarısı kullanıldığı zaman yüzde 100. Biz ilk olarak bu tür makinelerin kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Erişkin hastalarda ameliyat başarı oranı yüzde 60- 70 arasında.''