“Bu hanıma haddini bildiriniz.”*
Ötekileştirmenin, dışlamanın, başkalaştırmanın, aşağılamanın adeta mücessem hale bürünmüş bir yansımasıydı bu sözler.
Hatırlayınız lütfen, 28 Şubat esintileri eşliğinde Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı’nın başörtüsüyle Meclis Genel Kuruluna girmesi üzerine Demokratik Sol Parti milletvekilleri sıralara vurarak ve yuhalayarak protestolara başlamıştı. Meclis'teki protestolardan en çok akılda kalan ise DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in Meclis kürsüsüne gelerek sarf ettiği şu cümleler oldu: “Bu hanıma haddini bildiriniz!”*
"Burası hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar devletin kurallarına uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!"
Bülent Ecevit’in o gün sarf ettiği bu cümleler muhafazakâr/İslamcı kesimin her zaman kanayan bir yarası oldu. Ötekileştirmenin, dışlamanın, başkalaştırmanın, aşağılamanın adeta mücessem hale bürünmüş bir yansımasıydı bu sözler. Bu sözler aradan yıllar geçmesine rağmen hala yüreklerimizi sızlatmaya devam ediyor.
Bir zamanlar “Bu hanıma haddini bildiriniz!” cümlesiyle ötekileştirilen, dışlanan, başkalaştırılan, aşağılanan muhafazakâr/İslamcı kesim bugün maalesef maruz kaldığı haksızlığı kendi evlatlarına karşı uyguluyor.
“Ayasofya gibi bir Camii imamlığının şerefi bana yeter” diyerek imamlık yaptığı için maaş almayan Ayasofya Camii Baş İmamı Mehmet Boynukalın hâl, hareket, duruş ve sözleriyle milletin gönlünde ve kalbinde kendine yer buldu. Son zamanlarda makamlar üzerinden maddiyat elde etme haberlerinin arasında Boynukalın’ın açıklaması hasret kaldığımız bir davranış ve duruş olarak zihinlerimizde hoş bir seda olarak kaldı.
“Kıl namazını, al maaşını” profilinin dışına çıkan Boynukalın yıllardır hasret kaldığımız imam profilini yansıtıyor. Boynukalın, 1995'te Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Hukuku Anabilim Dalı'nda yüksek lisans tezini tamamlıyor. 1999'da İslam hukuku doktoru oluyor. 2000-2001 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen tefsir projesinde uzman olarak çalışıyor. Boynukalın, 2001-2006 yılları arasında İngiltere'de bilimsel araştırmalar içerisinde de bulunuyor.
Boynukalın, 2006-2011 yılları arasında İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) İslam hukuku dalında araştırma uzmanı ve İslam ansiklopedisi ilim heyeti üyesi olarak görev yapıyor. 2011'de İslam hukuku doçenti olan ve 2018'de de profesör unvanı alan Boynukalın'ın, telif ettiği çok sayıda Türkçe ve Arapça kitap, makale ve ansiklopedi maddesi bulunuyor. Arapça ve İngilizce bilen Prof. Dr. Mehmet Boynukalın'ın hafız ve kıraat ilmi tahsil ettiğini de biliyoruz.
Şu an bilfiil üniversitede öğretim üyesi olan Prof. Dr. Boynukalın, alanında bütün donanımlara sahip bir isim. Dolayısıyla İslami konularda açıklama yapması kadar doğal bir şey olamaz.
Ancak ne hikmetse Boynukalın’a yaptığı açıklamalar nedeni ile hiç de beklemediğimiz bir yerden tepki sesleri yükselmeye başladı. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’a yaptığı açıklamalardan dolayı sanki “haddini bildirmek!” üzere kollarını sıvadı.
İnanın bu tepkiler başka bir yerden gelse bu kadar rahatsız olmazdım hatta belki mutlu bile olurdum. Demek ki Boynukalın’ın söylediği sözler İslam düşmanlarını rahatsız etmiş derdim. Ancak tepki hiç beklemediğimiz bir yerden gelince bir anda “ne oluyoruz” moduna girdik.
Bir zamanlar Bülent Ecevit tarafından “Bu hanıma haddini bildirin!” nidasıyla seslendirilen ötekileştirme, dışlama, başkalaştırma ve aşağılama şimdi de Boynukalın Hoca için devreye girdi sanki.
28 Şubat’ın kalıntıları desek oturmuyor. Zira 28 Şubat’ta ötekileştirilmeye maruz kalan kişiler tarafından günümüzde bu reaksiyonların yükselmesi Müslümanlar için ziyadesiyle üzücü.
“Acaba nerede hata yaptık?” diyesi geliyor insanın.
İstanbul’un fethi ile İslam’ın fetih sembolü haline gelmiş Ayasofya Camii 86 yıl boyunca zulme maruz kaldı. 28 Şubat’ı inşa eden ve bu millete yaşatan zihniyet tarafından 86 yıldır kapalı tutulan Ayasofya Camii bunca yıl süren özlemimizin ardından özgürlüğüne kavuştu. Bunun heyecanını henüz yaşıyoruz. İman galebesi olarak görüyoruz.
Ayasofya Camii bu coğrafya ve Müslümanlar için bir “duruş”tur. İmamlık görevini ifa eden Boynukalın Hoca ise Müslümanca bir hassasiyetle bu “duruş”u taçlandırıyor ve gururlanmamızı sağlıyor.
Ayasofya Camii’nin 86 yıldır kapalı olmasının müsebbiplerine karşı da bir duruştur bu.
Çok değil daha birkaç yıl önce böyle bir olayın yaşanacağını söyleseler güler geçerdim. Ama olay o kadar rahatsız edici ki insan bir anda ne olup bittiğine anlam veremiyor.
Sosyal medya üzerinden yapılan yorumlarda muhafazakâr ve İslamcı kesim Boynukalın hocaya büyük destek veriyor ve vermeye devam edecek. Bizler de hocanın göstermiş olduğu “duruş” karşısında kendi cirmimizce destek olmaktan onur duyacağız.
O nedenle eğer birileri söylemlerine dikkat etmezse hiç ummadıkları şekilde hadlerini bilmek zorunda kalacaklar gibi duruyor.