BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Bu Güzeller Bizim Gerçek Güzellerimiz

Dünya Mirası Bir Kentte Safran, Lokum ve Konak Üçlüsünün Davetlisisiniz.

Dünya Mirası Bir Kentte Safran, Lokum ve Konak Üçlüsünün Davetlisisiniz...

Bu hafta sizlerle ünleri dünyaya mal olmuş üç güzeli paylaşacağım ama bu güzeller başka güzel.

Muhteşem 3’lünün dünya coğrafyasına  yayılan ve ünü çok eski tarihlere dayanan yaşanmışlıklarıyla geride bırakılanları geleceğe taşıyan  konak kültürü, geleneksel damak tadı olan lokum ve dünyanın en pahalı baharatlarından safranın  dünya miras listesindeki bir Anadolu kentinde sıcak, samimi ve sempatik dokunuşlarıyla dünyaya farklı bir pencereden açılan bir yaşanmışlığı aralıyorum.

Üçü de farklı güzel, üçü de vazgeçilmez. Kimi zaman şehirlerin resim ve sergi salonlarını süslemiş, fotoğraf karelerinin ise müdavimi olmuş zamanın imbiğinden süzülüp gelen dostluk ve sıcak bir sohbetin bir kahve yudumuyla anlam kazandığı Safranbolu dan Amerika’ya, İspanya’ya, Hindistan’a, Yunanistan’a Japonya ya ve daha bir çok ülkenin kentlerine bir sıcak selamı var.

Butik bir anlayış, estetik bir bakış ve kadının zarafeti…

Henüz güneş doğmamıştı ama bu doğmayışın öncesinde Safranlar tek tek toplanan ünü dünya’ya mal olmuş safran baharatını elde edebilmek için gösterilen el emeğini ve narin dokunuşların hassasiyetini nerden bilebilirdi ki Cleopatra ama parfümlerinin vazgeçilmeziydi safran, geçmişte olduğu gibi günümüz modern yaşamında da dünyaca ünlü favori parfümlerin içeriğindeki  notalarını oluşturduğu gibi yada kraliyet ailelerinin vazgeçilmez lezzeti...

Rahmi usta “dünyaca ünlü değerli safran baharatımızın Türk mutfağının en özel lezzetlerinde damak tadımızla  buluşmasına büyük bir hassasiyet gösteriyoruz” dedi. 

Rahmi Ustanın Deep Notu;

Yemek bir sanat

Yemek bir kültür ve tarz

Yemek bir haz

Yemek bir mutluluktur 

Yemek bir yaşam tarzı

Yemek kendime gösterdiğim saygı ve değer

Yemek kendimi ve evreni sevme şeklim

Yemek lezzeti sanata dönüştürdüğüm bir ritüeldir

İşte Çeşme Sheraton Mutfak Şefi Rahmi Yılmaz dan Safranlı Zerde Tarifi

Malzemeler;

.1 su bardağı prinç

.3 su bardağı su

.1 su bardağı şeker

.1 tatlı kaşığı yaprak safran

.1 çay bardağı kuş üzümü

.1 çay bardağı nişasta

Prinç yıkanır ve ocakta haşlanır, tel süzgeç yardımıyla prinç süzülür ve soğuması sağlanır.başka bir tencerede kuş üzümü ılık suyla ıslatılır ve bekletilir. Su, şeker, yaprak safran ocakta beraber kaynatılır ve tam olarak safran rengi elde edildiğinde haşlanmış prinç ve ıslatılan kuş üzümü karışıma ilave edilir. Tüm karışım 5 dakika daha kaynatılır su ile açılan nişasta da karışıma eklenir ve akıcı bir kıvam elde edilir. Servis tabaklarına  tatlı dökülür tamamen soğuduktan sonra servis edilir. 

Hatıralar İhtiyarlayan Gönlün Koltuk Değnekleridir

Farklı bir balayı tatilinde  kalbinizi sevindiren ve hayatınızın nazar boncuğu olabilecek bir oda da 360 derece dünya’ya bakmaya ne dersiniz ?

Betonlaşan dünyanın ayakta kalabilen nadir kültür miraslarından en özelinde

konuğumuzsunuz.

Safranbolu kaymakamı Gökhan Azcan “Hatırları olmayan, geçmiş hafızası silik insanlar ve milletler zayıftır, geleceğe ilişkin hayalleri de fakirdir” der.

  

Hey Gidi Günler Hey…

Safranbolu evleri ve yaşam biçimi kitabını yayına hazırlayan Aytekin Kuş’un farklı konak sahiplerinin anılarını ve yaşanmışlıklarını bir araya getirdiği kitapta Gece Kuşular Evi ile ilgili bölümde de zamanın imbiğinden süzülüp gelen yaşamı söyle dile getirmiş; Safranbolu da dört mevsim kendine özgü yaşanırdı, ilkbahar da bağlara, sonbaharda şehre göç tek devinim biçimiydi. Bugün yaşantımızı çok yaygınlaşan iletişi araçları şekillendiriyor.

Eskiden ise değerlerimizin izinde yaşantımızı düzenliyorduk. Ortak iletişim organı Ankara ve İstanbul istasyonlarını alan lambalı radyolardı, birde nadiren varsıl ailelerde bulunan telefon.

Şimdi ise cep telefonları yaşantıyı değiştirdi, eskiden yüz yüze kurulan ilişkiler yada mektupla sağlanan iletişim unutuldu.

Bu nedenle eskiden insanın yaşayarak oluşturduğu folklorik (halkbilimi) ürünleri anlatılmakla bitmez, tükenmez bir hazinedir. Örneğin uzun kış gecelerinde ikram ve eğlence, somut ve soyut kültürel mirasın ürünleriyle sürdürülürdü.

İlkbahar,yaz ve sonbahar genelde çok çeşitli eğlencelerle geçirilirdi. Derede yüzmek, futbol oynamak, met-çelik oynamak, bisiklete binmek, sinemaya gitmek, gelin alma taşıtına urgan

germek, buz gibi bağlar gazozu içmek, tabakhane’den kaçak’dan fesleğenden soğuk su doldurmak, uçurtma uçurmak, dut silkelemek, yağmur duasına çıkmak,suda yüzdürülen kayık... Kızlar ise evcilik, sek sek, al satarım bal satarım, yakar top, ip atlama, fala bakmak, gibi birçok yaşanmışlık Aytekin Kuş’un hatıraları arasında…

Hoş Geldin, Sefa Geldin

Kavuşturucu Konağı’nın ev sahibesi Hacı Vasfiye Hanım misafirlerini başında beyaz örtüsü gülen gözleri. Hep aynı tatlı ses ve sözcüklerle “hoş geldin, sefa geldin” diye karşılardı. Gelen

konuklar onun ev sahibesi olduğunu hemen anlarlardı.

Bir kış günü vefat etti. Karabük yerel televizyonu Safranbolu da tarihi bir çınar devrildi diye

İfade etti. 13 Haziran 1993 günü evi ziyarete gelen şair Refik Durbaş ta anı defterine

Kızılcık şerbeti değildi içtiğim

Dostluğun, sevginin, güzelliğin şerbeti

Havuzun sesi, yüzyıllık yorgunluğumu aldı götürdü

Sevgili annenizin yüzü, terenin ve kirenin tadı

Bir yüzyıl daha damağımda kalacak.

Arap Hacıoğlu Hamdi Efendi Konağı

Dedem ve Konağı

“Aynı dedemin durduğu gibi sessizce yüzünü ışığa dönmüş, yerinden ve hayatından memnun,

Önünde uzanan Kıran köy düzlüğüne ve Kuzyaka Dağlarına mutlulukla bakan, çevresindeki ağaçlarla ailesi gibi bütünleşmiş, bembeyaz aşı boyası ile gülümseyerek bizi karşılayan sevgili konağımız…”

“Her mevsim kapısını, uzun zamandır görmediğim bir aile büyüğünün ellerini hürmetle öper gibi açtığım, acı tatlı birçok anımızı birlikte yaşayıp, paylaştığımız bizi esirgeyen,barındıran,

dinlendiren, serin göğsünde ferahlatan onlarca yıldır hiç tükenmeyen ağaç özü kokusuyla bizi mutlu eden sevgili yuvamız…” Eczacı Leyla Natıroğlu

Bilmem kaç yıl önce başlayan masal bu

İnsanlar gelirler, yaşarlar, giderler

Arkalarında birkaç kişi, birkaç yapı ve birkaç damla gözyaşı bırakarak

Kimi umutlarından bir ışık verir, kimi bilgeliğinden

Herkes kendi penceresinden görür yaşamı

Kendi hikayesini yazar anılara

Sucu Ali Çamlıca evinin fertlerinden Mehmet Çamlıca da 1946 yılında felçli olarak dünyaya gelmiş gerek ailenin gerek komşuların her zaman sevgi ve ilgisiyle karşılaşmış ve hayata sımsıkı tutunarak gördüğü ilgi, sevgi,bakım ile halen konakta yaşamını sürdürmektedir.

“Safranbolu da ki evlerin her biri, ayrı bir dünya: görkemli konaklardır. Bizler biraz da olsa güzelliklerin, hatıraların içinde yaşıyoruz” Müezzinler Şehir ve Bağlar Konakları Binnur Eren.

Ne Güzel, Samimi ve Mutlu Bir Yaşamdı

Bu evlerde rüya ile gerçek; geçmiş ile bugün bir arada diyen Saraçlar evinin sahibi

İsmet Zühtü Saraçoğlu, ahşap kokusuyla insan kokusunun birbirine karıştığı küçük ama

benim için önemli olan iki katlı ahşap bir Safranbolu evinde oturuyorum … 

Bu muhteşem üçlünün davetini bir düşünün derim.

Lokum Tadında Kalın…