BIST 9.420
DOLAR 34,35
EURO 36,29
ALTIN 2.841,05
HABER /  GÜNCEL

Bu fotoğrafın garip bir hikayesi var

Fotoğrafta yer alan sağdaki gelin şimdi hastanede. Diğeri kuması. O kumayı kocasıyla bir olup kaçırmış.

Abone ol

Bu fotoğraf Diyarbakır Silvan'dan geldi. Albümdeki fotoğrafın ortaya çıkma nedeni 2 kadınla telli duvaklı düğün yaparak evlenen Müfit Gür'ün bir eşinin yüksek gerilim hattına kapılarak hastanelik olması. 5 çocuk annesi Sonya Sağlam, 7 aydır yoğun bakım ünitesinde yaşam savaşı veriyor. Sonya'nın yaşam öyküsü ise şaşkına çeviriyor. Çünkü kumasına dünür gitmiş, aile kızı vermeyince kocasıyla bir olup kaçırmış.

Silvan'ın Selahattin Mahallesinde kuması Mülkiye Gür ve imam nikahlı eşi Müfit Gür ile yaşayan Sonya Sağlam (28) 7 ay önce evinin damını yıkarken, hemen bitişikteki yüksek gerilim hattına kapılarak ağır yaralandı.

Beşinci çocuğu Semanur henüz 16 günlük olan Sonya Sağlam, kaldırıldığı Silvan Devlet Hastanesinde yapılan ilk müdahalenin ardından Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ünitesinde yaşam destek ünitesine bağlı olarak ölümle kalım arasında yaşam savaşı veriyor. Şimdi 7 aylık olan Semanur bebek ise her şeyden habersiz üvey annesi tarafından büyütülüyor.

2 KARISINDAN 9 ÇOCUK

Sağlam yoğun bakım ünitesinde yaşama tutunmaya çalışırken, yaşadıkları acıyla savrulan, 9'u çocuk 11 nüfuslu Gür ailesi ise yoksuluğun hüküm sürdüğü mutfak ile banyonun ortak kullandığı ve 15 metrekarelik tek odaya sahip kiralık evde yaşam mücadelesi veriyor.

Baba Müfit Gür (37) yaklaşık 7 ay önce sabah eşleri Sonya ve Mülkiye'nin çocuklarıyla evin damına yıkamak amacıyla çıktıklarını söyledi.

EVDE YÜKSEK GERİLİM NASIL ÇARPTI?

Bu sırada evde uyuduğunu, bir gürültüyle uyandığını anlatan Gür, şöyle konuştu:

''Hemen yukarı koştum. İlk eşim Sonya'yı yerde buldum, ikinci eşim ve 15 yaşındaki kızımı da biraz onun ötesinde savrulmuş olarak gördüm. Yüksek gerilim hattına kapılmışlardı. Sonya'nın ayağında terlik olmadığı için ağır yaralanmış parmakları patlamıştı. Diğerlerinin ayağında terlik olduğu için onlar daha az etkilenmişti. Hemen hastaneye götürdük. Oradan da Diyarbakır'a sevk ettiler. 7 aydır Dicle Üniversitesi Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi görüyor. 7 aydır yoğun bakımda, bitkisel hayatta bulunuyor. Bu kaza Dedaş'ın hatasıdır. Ev sahibi iki kez Dedaş'a gitmiş, evin hemen yanından yüksek gerilim hattının geçtiğini, ve tehlikeli olduğunu söylemiş. Ama kimse önlem almamış. Oysa normalde yüksek gerilim hattı en az 3-4 metre evden uzakta olmalıymış. Bizim evimizin ise bitiğinde, yarım metre bile uzak değil. Tehlikenin boyutu hakkında kimse bizi uyarmadı. Biz şimdi perişan durumdayız. 9 çocuğum var. Kirada oturuyorum. 500 lira ile garsonluk yapıyorum. 150 lira da bir göz odaya kira ödüyorum. İhmali bulunan Dedaş, belediye ve ev sahibinden davacıyım.''


KUMASINA DÜNÜR GİTMİŞ

7 aydır hastanede yaşam mücadelesi veren 5 çocuk annesi Sonya'nın yaşam öyküsü kadar Gür ailesinin yaşam öyküsü de ilginç detaylara sahip.

İki eşli Müfit Gür, yaşam serüvenini anlatırken, ''Biz birbirimizi çok seviyorduk. Herkes birbirimize olan sevgimizi, ve saygımıza gıpta ederdi'' şeklindeki ifadeleriyle kazadan önceki yaşamına duyduğunu özlemi dile getirdi.

Yaklaşık 10 yıl önce Sonya ile evliyken ikinci eşi Mülkiye'ye (25), aşık olduğunu, bunu da Sonya'ya aktardığını ifade eden Gür, bunun üzerine Sonya'nın Mülkiye'nin ailesine giderek, ailesinden kızı istediğini, ancak evli olduğu gerekçesiyle kızı vermediklerini söyledi.

KUMASINI KOCASIYLA KAÇIRMIŞ

Bunun üzerine bir gece Sonya ile Mülkiye'yi kaçırdıklarını belirten Gür, ''Mülkiye'nin ailesi kabul etmeyince biz kaçtık. Eşim Sonya'da kaçırmama yardım etti. Daha sonrada yaşı tutunca resmi nikahı ona yapmamı istedi. O gün ikisi de gelinlik giydi. Gelinliği bile Sonya almıştı. 'Ben zaten mutluyum, onun daha çok mutlu olmasını istiyorum' demişti. Her ikisi de beni seviyordu. Biz çok mutlu bir aileydik. Herkes bizim bu uyumumuza ve mutluluğumuza gıptayla bakardı. Şimdi Mülkiye, 'keşke ben Sonya'nın yerinde olmasıydım'' diyerek gözyaşı döküyor' 2 günde bir Sonya'yı hastanede ziyaret ediyor. Eşim iyileşsin başka bir şey istemem. Mülkiye'den 4, Sonya'dan 5 olmak üzere 9 çocuğum var. Hepsine Mülkiye bakıyor.''

"113 YAŞINDA 120 TORUNLU DEDE"
BAŞLIKLI HABER DİĞER SAYFADA...
TIKLAYIN...

[PAGE]


Şanlıurfa'da yaşayan 120 torunu olan Mehmet Aslan (113), süt, yoğurt ve tereyağı yiyor, ''Mırra'' içiyor, ilerlemiş yaşına rağmen hala ihtiyaçlarını kendi görüyor.

Nüfus cüzdanındaki bilgiye göre, 1314 doğumlu Şanlıurfalı Mehmet Aslan, en büyüğü 76 yaşında olan 10 çocuğundan 120 torununun bulunduğunu söyledi.

Uzun ve sağlıklı geçen ömrünü doğal gıdalara borçlu olduğunu ifade eden Aslan, her gün bol miktarda süt ve yoğurt tükettiğini yemeklerinde de genellikle tereyağını tercih ettiğini belirtti.

SİGARA YOK MIRRA VAR

Hayatında sigaraya içmediğini anlatan Mehmet dede, bölgenin kültürel içeceği olan ''Mırra''yı ise çok tükettiğini kaydetti.

Mehmet Aslan'ın en küçük çocuğu olan 45 yaşındaki Taha Aslan da torununun torununu gören babasının doktora gittiğini hiç hatırlamadıklarını söyledi.

HER İŞİNİ KENDİ YAPIYOR

Babasının ilerlemiş yaşına rağmen bir çok ihtiyacını kendisinin gördüğünü anlatan Taha Aslan, şöyle konuştu:

''Babamız bizimle yaşıyor. Onun bugüne kadar doktora gittiğini görmedim. Sigara da içmez, doğal ürünler tüketir. Tereyağını çok sever bütün yemekleri tereyağlıdır. Bol bol süt içer. Bir kaç yıl öncesine kadar Cuma günleri namaz için mezraya 3 kilometre uzaklıktaki camiye yürüyerek gider gelir, bizimle tarlada çalışır, torunlarına yardım ederdi. Kendisine 'çalışma' dediğimizde de 'ben alışmışım çalışmazsam hasta olurum' derdi''


Taha Aslan, babasının hiç okula gitmediğini belirterek, ''Okuma-yazması yok, pek Türkçe bilmiyor sadece Arapça biliyor'' dedi.

Annesini de geçen yıl 90 yaşlarında kaybettiklerini belirten Taha Aslan, ailedeki en büyüğün 76 yaşındaki ablasının da çok sayıda torunun bulunduğunu söyledi.

Şanlıurfa İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü yetkilileri ise Mehmet Aslan'ın nüfus kayıtlarına göre 113 yaşında olduğunu bildirdi.