Zeliha-Hamit Kaplan... İki oğulları asker, biri dağda... Onların derdinin dermanı Erdoğan'ın...
Abone olKapıları her çalındığında kötü bir haber korkusuyla yürekleri ağızlarında. Yaptığı açıklamada 'Bu vatan hepimizin' diyor Zeliha Anne. Bir yandan da isyan ediyor: Üç oğul doğurdum, üç can parçası. Ama kurşun kardeşlik bilmez, vurup geçer
Hakkari Şemdinli'de, kırsal alandan gelen top sesleriyle başlayan bir gün. Şemdinli sokaklarında dolaşıyoruz. İnsanların yüzlerinde endişe var... Bir de iki ateş arasına sıkışmışlığın çaresizliği... Gülümsemeyi unutmuş bu insanlarla Şemdinli'yi ve çatışmaların gölgesinde yaşamayı konuşuyoruz. Hepsi de acının ve kederin hikayesini anlatıyor. 'Silahların bir gün mutlaka susacağı' umuduyla...
İKİ ATEŞ ARASINDA KALDIK...
Asıl sıkıntıyı köylerinden kaçıp ilçe merkezine sığınanların yaşadığını söylediklerinde Cumhuriyet Mahallesi'ndeki bir evin kapısını çalıyoruz. Türkiye'nin daha önce gündemine gelen iki oğlu asker, biri dağda Kaplan Ailesi'nin... Bizi Zeliha Kaplan karşılıyor. Kim olduğumuzu bile sormadan buyur ediyor içeri. İki göz oda, derme çatma bir mutfak ve banyodan oluşan evde hane reisi Hamit Kaplan 'Hoş geldiniz' diyor. Odada bir kenara toplanmış yer yatakları, komidin ve küçük bir televizyon göze çarpıyor. Çatışmaların yaşandığı Günyazı'daki köylerini terk etmek zorunda kalan Zeliha-Hamit Kaplan çifti dört çocuğuyla Şemdinli'ye yerleşmiş. Kaymakam'ın verdiği 300 TL ile tuttukları iki göz odalı evlerinde, bir ailenin dramını AKŞAM'a anlatıyorlar.
- Baba Hamit Kaplan (55): Günlerce iki ateş arasında kaldık. Evimizin 30 metre ilerisine top mermisi düşünce çareyi köyümüzü terk etmekte bulduk. Ramazan ayının 5. günü Aşağı Yiğitler Köyü'nden ayrılıp Şemdinli'ye sığındık. Kaymakam Bey sağolsun, 300 lira verdi. Biz de bu evi tuttuk.
İKİ OĞLUM ASKER, DİĞERİ DAĞDA
- Yanımdakiler dışında 3 oğlum daha var. İkisi askerde, diğeri PKK'ya katılıp dağa çıktı. Bir kulağım kışlada, diğeri dağda. Askerdeki oğullarımdan biri Adıyaman, öbürü Malatya'da vatan borcunu ödüyor. Kapımız çalındığında kötü bir haber gelecek diye yüreğimiz ağzımızda. Ben, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum. Ama artık asker de ölmesin, dağdaki genç de. Sayın Başbakanımız'dan sadece bir isteğim var. Sayın Başbakanım, bu sorunu ancak siz çözebilirsiniz. Bunu sağlarsanız analar ağlamaz.
KURŞUN KARDEŞ TANIMAZ
- Anne Zeliha Kaplan (45): Üç oğul doğurdum, üç can parçası. Ama kurşun kardeşlik bilmez, vurup geçer. Ben hangisinin yaşadığına sevineyim?. Ben bir anayım. Aklım da çocuklarım, vatanım da çocuklarım. Dağdaki oğlumdan üç yıldır tek bir haber dahi alamıyorum.
- Derdimin dermanı Başbakan Erdoğan'dır. Asker anası da, dağdaki gençlerin anaları da artık ağlamasın. Türk bayrağı altında yaşıyoruz. Bu vatan, bu toprak hepimizin. PKK da, bu savaşa artık son versin. Bir daha kardeş kanı akmasın. Türk analarının da yürekleri yanıyor. Onlar da benim gibi çıkıp, 'Artık yeter' diye bağırsın.
KIZIM SES DUYUNCA MASANIN ALTINA SAKLANIYOR
- Emel Vural (Cafe işletmecisi 38 yaşında): Şemdinli'de doğdum. Biz çatışmaların içinde silah sesleriyle olağanüstü hal ortamında büyüdük. İki kızım var. Biri 17 diğeri, 12 yaşında. Çocuklarımın bir geleceği olsun istedim, yedi yıl önce Van'a gittik. Gittik ama orda da depreme yakalandık. Şemdinli'ye dönmek zorunda kaldık. Buradaki durum depremden de beter. 12 yaşındaki kızım top seslerini duyunca masanın altına giriyor. Ağlıyor. Çatışmalar başlayınca depremi yaşamayı yeniden göze alarak Van' a gittik. 40 gündür oradaydık, yeni geldik. Çocuklarıma çatışma çıktığında nasıl korunmaları gerektiğini anlatıyorum. Yediden sonra dışarı çıkılmaz, pencere önünde durulmaz diyorum.
- İsmini vermek istemeyen bir memur: Yaklaşık 10 gün oldu Şemdinli'ye geleli. Daha önce buralara hiç gelmemiştim. Egeliyim. Bana 'Gitme' diyenler oldu. Coğrafyası bile farklı. Gelince bir şok yaşadım. Dağların arasında bir ilçe. Sokaklarda özel kuvvet, asker, zırhlı araçlar, her gün top sesleri... İnsanları beklediğimden daha iyi. Yardımsever. Akşamları sokağa çıkamıyoruz. İnsan burada özgürlüğünü yaşayamıyor. İlk top sesini, silah sesini duyduğumda korktum. Tedirgin oldum. İnsanlar alışmış. Bana da 'Alışırsın' diyorlar. Bir yıl kadar burada zorunlu görev nedeniyle kalacağım. Ama bittikten sonra dönmek istiyorum.
- Sadık Eren (Kırtasiyeci): Geçen yıl PKK dükkanıma roket attı. İlçe jandarmanın karşısındayız. AK Parti İlçe Başkanlığı'nın hemen yanındayız. Ama Şemdinli'de hiç bir yerde güvenlik söz konusu değil. Kaymakamlık zararımın tazmin edileceğini söyledi. Henüz bir ödeme yapılmadı. Bir insan bu şartlarda nasıl yaşar? Her gün 'Allah'a şükür bugün de ölmedik' diyoruz.