Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, yeni anayasa ile ilgili 6 maddeden oluşan görüşlerini Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sundu.
Abone olGülen Cemaati'nin resmi örgütlenmesi olarak bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın anayasa teklifi 6 başlıktan oluşuyor. İlk olarak vatandaşlık tanımı üzerinde durulan teklifte, 'aidiyet ve kimlik vurgusu yapmayan, farklılıkları zenginlik kabul eden, eşit yurttaşlık esasına dayalı bir vatandaşlık' tanımı önerildi. Teklifte "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydası, yeni anayasanın temel felsefesi olmalıdır." denildi.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, yeni anayasa ile ilgili 6 maddeden oluşan görüşlerini Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sundu. Vakıf, yeni anayasa teklifini, "Hak ve özgürlüklerin şartsız, yani 'ama' ve 'fakat'sız korunduğu, toplumdaki her farklı kesimin 'bu benim de anayasam' diyebileceği, yüzde yüz sivil iradenin mahsulü bir yeni anayasa arzuluyoruz." şeklinde özetledi.
6 başlık halinde hazırlanan anayasa teklifi, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Yeşil ve beraberindeki Hüseyin Gülerce, Erkan Tufan Aytav ve Ali Bulaç tarafından Uzlaşma Komisyonu'na sunuldu. Teklifin ilk maddesi, temel tartışma noktalarından biri olan 'vatandaşlık tanımı' ile ilgili. Mevcut Anayasa'da yer alan "Türkiye Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" tanımı yerine, şu öneride bulunuluyor:
"Aidiyet ve kimlik vurgusu yapmadan, farklılıklarımızı zenginlik kabul eden eşit yurttaşlık esasına dayalı anayasal vatandaşlık." Vakfın yeni anayasa ile ilgili ikinci önerisi, sıkça tartışılan 'Kürt' kimliği ile ilgili. "Anayasada Kürt kimliği gibi yeni kimlikler yer almalı mıdır?" sorusuna şu cevap veriliyor: "Bize göre, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydası, yeni Anayasa'nın temel felsefesi olmalıdır."
Vakıf, yeni anayasada "anadilde eğitim" konusuna da eğiliyor. Türkçenin resmî dil ve ana eğitim dili olmasına genel olarak bir itirazın bulunmadığına vurgu yapılarak, "Tartışılan ve itirazlara konu olan mesele, Türkçenin yanı sıra Kürtçenin de eğitim dili olarak kullanılıp kullanılmamasıdır." değerlendirmesi yapılıyor. Ardından şu görüş dile getiriliyor:
"İlk ve ortaöğretim kurumlarında eğitim dili Türkçe olup yeterli sayıda velinin talebi halinde Türkçe yanında diğer bir dilin de eğitim dili olarak kullanılması ve ayrıca anadillerin öğretilmesi için gereken düzenlemeler yapılır. Türkçe dışındaki anadillerde hangi derslerde haftada kaç saat eğitim yapılacağı tamamen ortaya çıkacak taleplere göre değerlendirilir."
Maddelerden bir diğeri, 'bölgesel özerklik'le ilgili. Vakfın, bu konudaki görüşü şöyle:
"Devletin federal değil, üniter olduğu açıkça vurgulanmalı. Ancak idare ülkenin siyasî bütünlüğüne zarar vermeyecek şekilde yerellik ilkesine göre yapılandırılmalıdır. Mahallî idarelerin görev, yetki ve sorumluluklarıyla malî güçleri çağdaş uygulamalara paralel olarak geliştirilmeli ve bu yolla örnek bir mahallî idareler reformunun yolu açılmalıdır. Katılımcı demokrasinin gereği budur."
"Anayasada Diyanet İşleri Başkanlığı yer almalı mıdır?" sorusu da üzerinde durulan bir diğer konu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın özerk hale getirilmesinin yer aldığı öneride şu ifadeler kullanılıyor: "Türkiye'de var olan mezhep ve inanç gruplarını içine alacak bir şekilde Diyanet İşleri Başkanlığı özerk hale getirilmelidir. Diyanet, özerkliğini sağlamak amacıyla kamu yararına vakıf şeklinde kanunla kurulabilir ve taşrada da aynı şekilde örgütlenebilir. Diğer din mensuplarına uluslararası sözleşmelerle verilen dinî haklar anayasayla genişletilmelidir."
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın ilk ve ortaöğretimdeki çocuklara verilecek din dersi ile ilgili teklifi de şöyle: "İlk ve ortaöğretimde çocuklara hangi dinin ve kültürünün öğretileceği, uygulamalı din dersine katılıp katılmayacakları velilerin vereceği karara bağlıdır. Uygulamalı din dersine katılmayan çocuklar din kültürü ve ahlak bilgisi dersi alırlar. Bu derslerin içeriği toplumdaki farklı inançlar dikkate alınarak hazırlanır."