BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Bu da bizim hikayemiz...

Bugün aslında bambaşka bir konuyu ele alacaktım. Ancak Hadi Özışık, "İnternethaber 14'üncü yaş gününü kutluyor. Birşeyler yazarsan iyi olur" dediği için el mahkum bu konuyu yazacağız.

Bugün aslında bambaşka bir konuyu ele alacaktım. Ancak Hadi Özışık, "İnternethaber 14'üncü yaş gününü kutluyor. Birşeyler yazarsan iyi olur" dediği için el mahkum bu konuyu yazacağız.

Bilenler biliyor, bilmeyenler için altını çizmekte yarar görüyorum. Bundan yaklaşık 10 ay önce İnternethaber Medya Grup Başkanlığı görevinden istifa ettim. Gezi olayları sırasında yazdığım yazılarım kurumuma epey bir zarar verdi. Bağlayıcılığı olan bir makamda olmamdan ötürü o dönemde ciddi reklam boykotları ile karşı karşıya gelince bir tercih yapmam gerekiyordu.

Ben de bulunduğum koltuktan kalkarak sadece yazar olarak yoluma devam etme kararı aldım. Geçtiğimiz yıl görevden ayrılmadan evvel, yani internethaber'in 13. kuruluş yıldönümünü kutlarken kaleme aldığım yazıyı bugün tekrar okudum. Baktım ki gelip geçici olanlar dışında yenilik adına yazılacak pek birşey yok.

Galiba en doğrusu, geçtiğimiz yıl duygu seli arasında yazdığım o yazıyı yeniden sizlerle paylaşmak. O zaman buyrunuz:

Bizim hikayemiz...

İzbe bir binanın zindanı andıran odasında başlamıştı bizim hikayemiz. Başlarken tüm medeniyetlere, farklı inançlara ve değişik kültürlere sonsuz saygı duyacağımıza...

Yerkürenin hangi metrekaresinde yaşanırsa yaşansın, zulme ve zalime karşı duracağımıza, canhıraş feryatlara kayıtsız kalmayacağımıza dair vicdanımızla aramızda birer akit imzaladık.

Bu saydıklarımı o karanlık günlerde deliler bile yapmaz, yapmaya cesaret edemezdi ama biz bu aht ile yola çıktık..

Ne yücelmenin aceleciliği, ne herşeyin bir anda olması sabırsızlığı, ne sınıf atlama, ne zengin olma hayali... Sadece gazeteciliğin o devirde hüküm süren çirkin kurallarını yok edeceğimize inandık.

Biz bu mukaddes yolda ilerlerken, kaç kişinin çirkin ve alaycı gülüşünü yüzünde dondurduk inanın artık saymaktan yorulduk. Onlara göre bizim yaptığımız umutsuzca bir hayale tutunmaktan başka bir şey değildi. Söylenenlere aldırış etmeden, öfke ve kibire bulaşmadan azimle ilerlemeye devam ettik.

Ne zaman "düştü" dedilerse ayaklandık, ne zaman "bitti" dedilerse canlandık. Birileri "İnternethaber'in macerası da buraya kadarmış" dedikçe, maraton koşularının son anlarında yapılan mükemmel ataklar gibi atak yaptık.

Çoğaldık.

Hayretler içinde çoğaldık. Kahpeliğin sonu ve inancın zaferini perçinledikçe, bir gazetenin yükselişi için atan kalplerin sayısı çoğaldıkça azap ve zillet içinde kalanları gördük.

Kirli iktidarlara temiz kelimelerle süslenmiş methiyeler dizmedik. Her iktidarı da sırf muhalefet edeceğiz diye ahmakça nedenlerle eleştirmedik.

Fena halde ayartıcı teklifler de aldık. Önümüze para atanlar da çıktı, ikbal vaadedenler de. Ama inatla ve inançla hiç bir ideolojinin merkezine abone veya üye olmadık. Çünkü böylesi zaferlerin hiç bir onurlu tarafının olmadığını, sahte zaferlerin utancını yaşayanlardan öğrendik.

28 Şubat sürecinin açlığa mahkum ettiği ağabeyimin hayata tutunabilmek için son bir umutla hamle yaptığı o gün...

"Kiralayalım mı Süleyman? Çok tedirginim yahu. Ya batarsak!.." dediği o gün...

O günü asla unutmadım, unutmadık.

Avucunun içinde nemlenmiş 350 dolar, titreyen bir el.. Onu da bir arkadaşımdan almışız borç olarak. Batarsak dediği şey, "Ya bu aldığımız parayı da ödeyemezsek. Ya arkadaşına mahcup olursak" korkusundan başka birşey değil.

"Açız abi aç! İşsiz, çaresiz, perişanız. Zaten batmışız batacağımız kadar. Fabrikan batacakmış gibi endişeler içindesin. ver ilk kira parasını imzala kontratı bakalım işimize" diyerek cesaret vermeye çalışmıştım.

"Hepi topu 350 dolar" ve bir "Bismillah..."

O "Bismillah" bizi bugünlere kadar getirdi!

İlk günlerde sadece 15 kişi, 15 sadık dost gibi yanımızdaydı okur olarak..

O 15 kişi 150 kişi oldu sonra.. Sonra daha da arttı 1500 kişi oldu.. Suya atılan bir taşın oluşturduğu küçük dalgacık kadar etkimiz olduğunda sevinçten çıldırdığımızı hatırlıyorum.

Sonra....

Bir baktık ki gerçekten gündem yaratmaya başlıyoruz.. Yaptığımız haberler televizyonlarda ve gazetelerde , "İnter isimli internet gazetesinin duyurduğu habere göre" denilerek milyonlara aktarılıyor..

Değmeyin keyfimize..

Değil Türkiye'de, dünyada bir ilki başlattık..

Okurun, haberlerin altına fikrini iliştirdiği bir sistem kurduk. Sayısız yorum geldikçe okur sayımız da bir o kadar arttı. Rampadan fırlatılmış füze gibi yükseliş devri başladı.

Hadi Bey hedef koydu, biz o hedefe varmak için mücadele ettik günlerce, aylarca, yıllarca...

Uzatmayayım..

O günden bugüne..

Büyüdük, büyüdük, büyüdük..

Büyütmediğimiz tek şey egomuz oldu. Vicdanı elden bırakmadan, kimseye beylik taslamadan ama kimsenin de bize beylik taslamasına izin vermeden ilerledik.

Alçak bir ses tonuyla ama alçakça, "Bunlar yakında batar. Batmasalar da asker bunlara meydanı vermez. Yakında bunların anasından emdiği sütü burnundan getirirler" diyenlere inat bugün bir yayın grubuyuz.. Toplamda 2 buçuk 3 milyon arası okura ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz..

O günlerde 15 kişi gazetesini okuyor diye sevinç çığlıkları atan Hadi bey, bugün bu rakamlarla yetinmiyor. İnternethaber'i başarıya götüren azim, inanç, heyecan aynen devam ediyor anlayacağınız.

Ve bir de dualar..

İki kişinin ilk harcını attığı, 4 kardeşin mücadelesini verdiği bu gazete bugün onlarca ailenin ekmek yediği bir şirket.. O izbe binaları da, zindanı andıran odaları da geride bırakalı çok oldu.

Minnettarız..

Bu yolda bizimle yürüyen, bize emek veren bütün çalışanlarımıza minnettarız...
Her sabah seve seve İnternethaber'in çatısı altına koşarak gelen, büyük bir özveriyle milyonlarca kişiye en ilginç en çarpıcı haberleri bir an önce duyurmak için mücadele eden editör kardeşlerime minnettarız..

Bizi her gün ayakta tutabilmek için olağan üstü bir mücadele gösteren yazılım ve teknik ekibimizdeki kardeşlerime minnettarız..

Ve bu hikayenin başkahramanları..

Bizi 13 yıldır yalnız bırakmayan, dostuna tanıdığına şiddetle tavsiye eden, hata yaptığımızda acımasızca eleştiren, zaman zaman küfür bile etse hiç bir zaman yanımızdan ayrılmayan Türkiye'nin en vicdanlı jürisine, İnternethaber'in değerli okurlarına minnettarız..

İnşallah, gelecek senelerde de yine beraber olacağız..

Daha güçlü, daha güzel yarınlarda.

İlk günkü gibi, kavlimiz neyse ona sadakat göstererek.

NOT: Bugün, yani 05 Mayıs 2014 günü saat 13.30'da Antalya Akdeniz Üniversitesi'ndeki kardeşlerimizle bir araya gelip, "Operasyonlar Ülkesi Türkiye" konulu panelde sohbet edeceğiz. Yakınlarda bir yerlerdeyseniz, sohbete bekleriz...