BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  DÜNYA

Bu adam ABDye kafa tutmuştu

Saddam artık yok. bu idamın kanlı sonuçları olacağı kesin. Peki bu çok tartışılan adam nasıl bir hayat sürdü?

Abone ol

Saddam Hüseyin yirmi yılı aşkın süre 'devlet başkanı' olarak Irak'ın kaderine hükmetti. Saddam liderliğinde Irak, komşusu İran'la uzun ve kanlı bir savaş yaşadı, diğer komşusu Kuveyt'i de işgal etti. Irak, Arap dünyasının pek çok üyesiyle de sorunlu ilişkiler yaşadı.

Saddam Hüseyin, sadece bölgesel dengelere ve komşularına yönelik bir 'tehdit' olmakla kalmadı. Kurduğu baskıcı yönetim mekanizmasıyla kendisine muhalefet eden herkesi acımasızca susuturdu. Saddam, iktidarını korumak için gerektiğinde herkesi harcayabildi. Sürgünde yaşayan Iraklı eski bir diplomat Saddam'ın 'yönetimi anlayışını' şöyle tanımlıyor: "Saddam, Bağdat'taki koltuğunu korumak için tüm ülkeyi feda edebilecek bir diktatör."

I. Körfez Savaşı'nın ardından uygulamaya konulan uluslararası ambargo nedeniyle Irak halkı yıllarca sefalet içinde yaşadı. Yetersiz beslenme, ilaç sıkıntısı ve kötü yaşam koşulları nedeniyle, başta çocuklar olmak üzere, Irak halkı 'kırıldı'. Ambargonun kalkması için kendisinden istenilen koşulları yerine getirmemekte direnen Saddam, I. Körfez Savaşı'nı kendisinin kazandığını iddia ederek 'Arap dünyasının yeni çağ kahramanı' rolünü oynadı. Ancak II. Körfez Savaşı'nın ardından ortadan kayboldu.

SİYASETLE ERKEN TANIŞTI

1937 yılında Tikrit'te dünyaya gelen Saddam'ın siyasetle tanışıklığı ilk gençlik günlerine kadar uzanıyor. O günlerde kendini, Arap dünyasına egemen ulusçu-özgürlükçü ve anti emperyalist rüzgara kaptıran Saddam, genç yaşlarda Baas Partisi'ne katıldı. 1956 yılında başarısız bir darbe girişiminde bulundu. Monorşinin sona ermesinden ardından Başbakan Abdül Kerim Hassam'ı öldürmek için oluşturulan bir suikast örgütünün içinde önemli bir rol oynadı. Ancak bu olay açığa çıktı ve Saddam ülke dışına kaçmak zorunda kaldı.

1963 yılında Baas Partisi iktidara gelince ülkesine geri döndü. Bu sırada kuzeni Sacide ile evlendi ikisi erkek üçü kız beş çocuğu oldu. Ancak geçen yıllar Baas Partisi ile arasındaki farklılıklar derinleşmeye başladı. Çatışmalar iyice sertleşince Saddam hapse atıldı.

DARBE HAPİSTEN KURTARDI

1968 yılında yapılan darbe Saddam'ı da hapisen kurtardı. Parti içinde hızla yükselen Saddam, taviz vermez kararlılığı ve sertliği sayesinde Baas'ın en önemli yapılarından olan Devrim Konseyi Kurulu'na girdi. Zamanla konumunu iyice pekiştirdi ve Başkan Ahmed Hasan Bekri iktidarının perde arkasındaki asıl güç kaynağı oldu. 1979 yılında ise bir darbeyle iktidara el koyarak 'perdeyi indirdi'. İlk iş olarak da muhaliflerine karşı acımasız bir 'imha' kampanyası başlattı.

O tarihten bu yana Saddam iktidarını, güçlü bir istihbarat ağına dayanan baskıcı yöntemlere dayandırdı. Sesini yükselteni öldürmekten hiç çekinmedi. Bazen bu imha kampanyaları, Halepçe örneğinde olduğu gibi, kentin tamamına yönelik 'soykırım' haline de dönüştü.

İKTİDAR HIRSININ FATURASINI HALKI ÖDEDİ

1980 yılında Saddam kendisini Arap dünyasının liderliğine taşıyacak, Batı'nın gözünde de vazgeçilmez kılacak bir fırsat gördüğünü sandı. İran'da İslam Devrimi bütün hızıyla sürmükteydi. Humeyni rejiminin başta ABD olmak üzere Batı ile ilişkileri giderek kötüleşiyor, İran, 'devrim ihracı' politikasıyla' tüm bölge için bir tehdit olarak algılanılyordu. Saddam işte bu tesbite dayanarak İran'a savaş açtı. Hesapları, bu savaşta Batı'nın desteğini kolayca alacağına ve çalkantılı günler geçiren İran'ın fazla direnemeyeceğine dayanıyordu. Savaşın ilk günlerinde Irak askerleri önemli bir su bölgesi olan Şatt el Arab'ı ele geçirdi.

Ama İran, Saddam'ın tahmin ettiğinden daha dişli çıktı. Ve 8 yıl süren savaş yüzbinlerce insanın ölümüne yol açtı. İki ülkenin ekonomisi de tahrip oldu. Savaş bittiğinde her iki taraf da başlanılan noktadaydı.

SONA DOĞRU SADDAM

Petrolün, gücünü elindeki tek güç olduğu için çok iyi bilen Saddam, İran Savaşı'ndan umduğu kazancı elde edemeyince gözünü Kuveyt'e çevirdi. 2 Ağustos 1990 yılında Saddam'ın birlikleri Kuveyti işgal etti.

Kuveyt'in işgaliyle telaşlanan diğer Körfez ülkeleri Batı'ya iyice yanaştı. Suudi Arabistan toprakları çok uluslu güce açıldı. Saddam'ı geri çekilmeye ikna etmek için yürütülen çabalar da sonuçsuz kalınca, 17 Ocak'ta savaş başladı. Saddam'ın savaşı 'bütün savaşların anası' olarak niteledi ancak uluslararası güçlerin karşısında geri çekilmek zorunda kaldı ve Irak'ta ambargoların gölgesinde bir yaşam başladı.

Yıllarca süren ambargolar sırasında Saddam ve çevresindekiler konforlu hayatlarına devam ederken dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birinin üzerinde yaşayan Irak halkı, açlık ve sefalet içinde kaldı.

İKİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI

İkinci Körfez Savaşı'nın ardından Saddam, ailesi ve en yakın adamları ortadan kayboldu. Saddam'ın kurmayları bir bir yakalanırken, Saddam'ın zalimlikleriyle ünlenmiş oğulları Uday ve Kusay öldürüldü. Koalisyon güçleri, Saddam'ın doğum yeri olan Tikrit ve çevresinde aramalarını yoğunlaştırdı. Zaman zaman ortaya çıkan Saddam'ın hayatta olduğunu ve direnişi örgütlendiğini duyurduğu kasetleri ABD liderliğindeki güçlerde moral bozukluğuna yol açaıyordu.

YARGILANMA SÜRECİ

Saddam'ın yargılanma süreci birçok tartışmalara neden oldu. Çok sayıda kişi devrik liderin adil yargılanmadığı yönünde görüş bildirdi. Zaman zaman ABD bu baskılara boyun eğdi ve Saddam'ın yargılanma sürecine müdahale ederek yargınlanma sürecinde hakimleri değiştirdi. Fakat Saddam'ın sonu değişmedi. Önde idam kararı çıktı hgemen ardından da onaylandı. İdam sürecini hızlandırma kararına neden varıldı bilinmez ama bu infaz gerek Ortadoğu'da gerekse Irak'ta çok kanlı sonuçlara neden olacağı kesin.