Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın raporuna göre, Türkiye, başta deprem olmak üzere birçok doğal afetin tehdidi altında bulunuyor. İşte rapordan çarpıcı ayrıntılar...
Abone olDeprem Şurası’ndan çıkan karar doğrultusunda Afetişleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Afet Yönetimi Stratejik Planı Komisyonu konuya ilişkin rapor hazırladı. Çalışmalarını İçişleri, Sağlık, Çevre ve Orman, Tarım ve Köyişleri, Milli Savunma bakanlıkları ile Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları, Türkiye Acil Durum Genel Müdürlüğü, MTA gibi ilgili kurum ve kuruluşlar ile 3 pilot ilin valilikleriyle işbirliği içinde yürüten komisyon, 2023’e kadar olan stratejiyi belirledikten sonra birçok kuruluş ve üniversiteden de görüş isteyecek. ANA FAKTÖR ÇARPIK KENTLEŞME Komisyonun hazırladığı değerledirmede, 1950’li yıllarda ülke nüfusunun yüzde 27’sinin kentlerde yaşadığı, bu oranın 2000’li yıllarda yüzde 78’e yükseldiği belirtildi. Göçün, planlamadan yoksun olması nedeniyle “afete duyarsız, sosyal gelişime engelli çarpık kentleşme” yarattığı ifade edilen raporda, “Plansız kentleşmelerin yanında ülkemizin tarıma en elverişli ovaları sanayi alanları ve yerleşme alanları olarak adeta işgal edilmiş, ekolojik denge bozularak, doğa olayları birer afete dönüştürülmüştür” denildi. Kentleşme sürecinde, mühendislik hizmetlerinden de yeterince faydalanılmadığına dikkati çeken raporda, mevcut yapıların yüzde 65’inin “riskli yapı” grubuna girdiği kaydedildi. EN BÜYÜK TEHDİT “DEPREM” Raporda şu bilgi ve değerlendirmelere yer verildi: Türkiye’deki doğal afetlerin yüzde 61’ini deprem, yüzde 15’ini heyelan, yüzde 14’ünü sel, yüzde 5’ini kaya düşmesi, yüzde 4’ünü yangın, yüzde 1’ini çığ oluşturuyor. 20. yüzyılın başından bu yana meydana gelen doğal afetlerde yaklaşık 100 bin insan hayatını kaybetti, 175 bin kişi yaralandı. Yaklaşık 650 bin konut da yıkıldı veya ağır hasar gördü. Türkiye’de “afet” denilince ilk akla gelen “deprem” neredeyse ülkenin tamamını etkiliyor. Batı Anadolu’nun büyük bir kısmı, Karadeniz Bölgesi’nin orta ve batı kısımlarının çoğunluğu, Doğu Anadolu Bölgesi’nin orta kesimleri ve İç Anadolu Bölgesi’nin merkezi 1. derece deprem bölgesinde yer alıyor. Yalnız Karaman ile çevresinde yer alan çok küçük bir alan, 5. derece deprem bölgesinde kalıyor. Oransal olarak değerlendirildiğinde ülke topraklarının yüzde 42’si 1. derece, yüzde 24’ü 2. derece, yüzde 18’si 3. derece, yüzde 12’si 4. derece ve yüzde 4’ü 5. derece deprem bölgesinde bulunuyor. Buna bağlı olarak nüfusun yüzde 44’ü 1. derece, yüzde 26’sı 2. derece, yüzde 15’i 3. derece, yüzde 13’ü 4. derece, yüzde 2’si 5. derece deprem bölgesinde yaşıyor. EKONOMİ DE TEHDİT ALTINDA Ekonomi çarkını çeviren ana faktörler de deprem riskiyle karşı karşıya. Endüstri alanlarının yarısı (yüzde 51) 1. derece deprem bölgesi üzerinde bulunuyor. Yüzde 25’i 2. derece, yüzde 11’i 3. derece, yüzde 11’i 4. derece ve yüzde 2’si 5. derece deprem bölgesindeyer alıyor. Ülkenin su ve enerji kaynağını oluşturan barajların da yine yaklaşık yarısı (yüzde 46) 1. derece deprem bölgesi üzerinde bulunuyor. Barajların yüzde 23’ü 2. derecede, yüzde 14’ü 3. derece, yüzde 11’i 4. derece ve yüzde 6’sı da 5. derece deprem tehditi altında.