Ülkenin olimpiyatlarda yüzyılın en büyük başarısını yakalaması ardından muhabirimiz Richard Anderson soruyor: Olimpiyat yalnızca zenginlerin mi harcı?
Abone olBir Olimpiyat madalyasının bedeli ne? En az altı gram altın ve epey de gümüş kullanıldığından, "700 dolar" diye yanıtlayabiliriz bu soruyu.
Ancak İngiltere son yüzyılın en başarılı olimpiyatlarının mutluluğuyla sarhoş olmuşken, bu başarının ardında yatan nedenleri de durup düşünmekte fayda var.
Yetenek, zorlu antrenman programları, evsahibi olmanın gururu ve ateşli taraftar desteği bu kadar çok rekor kırılmasında önemli rol oynadı kuşkusuz.
Ancak aslında (bu açıklamayı nahoş bulanlar olsa da) takımın başarısının ardında yatan ana neden, para.
1996'daki Atlanta Olimpiyatları'nda Britanya takımı hepi topu bir altın, 14 gümüş ve bronz madalya almıştı.
Ertesi yıl Ulusal Piyango gelirinden elit olimpiyat sporlarına ilk kez fon ayrıldı.
Faydası hemen görüldü. 2000 Sidney Olimpiyatları'nda Britanya takımı 11'i altın, toplam 28 madalya aldı.
2004'te Atina'da, yani İngiltere olimpiyatlara evsahibi olacağı haberini almadan önce yapılan son olimpiyatlarda, benzer sonuçlar elde edildi.
Olimpiyatlar İngiltere'ye gelecek olunca, 1948'den beri ilk kez evsahibi olmanın heyecanıyla olimpiyat sporlarına yatırım derhal arttı.
Sonuç yine hemen ve muazzam bir şekilde alındı: Britanya takımı Pekin'de 19'u altın, toplam 47 madalya aldı.
Salford Üniversitesi'nden spor iktisatçısı Profesör David Forrest "Pekin'e gitmeden önce antrenman programlarına 368 milyon dolar yatırıldı." diyor.
"Fazladan 250 milyon dolar gibi bir para harcayıp, 17 madalya daha aldık. Yani madalya başına 15 milyon dolar."
Elit sporlara yapılan yatırımdaki bu dev artış, büyük ölçüde Ulusal Piyango gelirlerinden karşılandı.
Michigan Üniversitesi Spor Yönetimi bölümünden Profesör Stefan Szymanski, "90'larda piyangodan gelen paranın, Britanya'nın bugünkü başarısına çok katkısı oldu." diyor.
"Özellikle elit takımlar kurmaya ayrılan mali kaynak büyük etki yaptı."
%60 piyangodan
Aslında piyango fonları, Londra Olimpiyatları'na katılan Britanya ekiplerinin bütçesinin %60'ını oluşturuyor.
Yüzde 40 ise doğrudan Hazine'den, yani vergi mükelleflerinin cebinden geliyor.
Bu da, vergi mükellefi başına yılda 1,25 dolar demek.
Buna ek olarak yedi milyon dolar da Takım 2012 adlı bir grup aracılığıyla, genelde iş dünyasındaki sponsorlardan toplandı.
Yatırımların önemi, bazı spor dallarına ayrı ayrı bakınca daha da ortaya çıkıyor.
Pekin'de en başarılı spor dalları, en fazla fon ayrılanlardı.
Olimpiyat fonlarının yarısı atletizm, bisiklet, kürek, yelken ve yüzmeye gitti. 47 madalyanın 36'sı da onlardan geldi.
Benzer bir durum Londra Olimpiyatları için de sözkonusu.
Tabii fonlar başarıya göre dağıtıldığı için, burada bir yumurta-tavuk durumu da var.
Spor dalları başarılı oldukça daha fazla para alıyor ve bu da onları daha başarılı kılıyor - sonuçta ortaya kırılması zor bir döngü çıkıyor.
Zengin sporu-yoksul sporu
Hatta bazı branşlarda, zengin ülkeler dışındaki ülkelerin varlık göstermesi fiilen imkansız.
Profesör Forrest "Yoksul bir ülkeden gelen bir sporcunun madalya kazanmasının mümkün olmadığı dört dal bulduk" diyor, "Atçılık, yelken, bisiklet ve yüzme."
Ve Etiyopya'da altı milyon kişiye bir yüzme havuzu düştüğünü gösteren bir araştırmaya işaret ediyor.
Forrest'e göre gelişmekte olan ülkelerin en başarılı olduğu dallar güreş, judo, halter ve cimnastik.
Diğer branşların çoğunda maddi kaynak hayati rol oynuyor.
Profesör Szymanski de bugüne dek verilen Olimpiyat madalyalarının %15'ini ABD'nin, %60'ını da Avrupalı ülkelerin kazandığına dikkat çekiyor.
Szymanski "Bunlar iki zengin ve nisbeten kalabalık bölge. Herhalde bu iki faktörün bileşimi de uzun vadede Olimpiyat madalyalarının yolunu açıyor." diyor.
Londra'daki zayıf performanslarında maddiyatın rolünü sorgulayan ülkelerden biri de Avustralya.
Biz bu yazıyı yazarken Avustralya, madalya tablosunda dört altınla 12. sıradaydı.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin Avustralyalı üyesi Kevan Gosper, ABC radyosuna verdiği demeçte "Diğer ülkelerin, özellikle de Avrupa'nın durumuyla karşılaştırınca, biz alıştığımız maddi imkanlardan uzak kaldık." diyor.
"Bu da bize pahalıya mal oldu. Altınla gümüş arasındaki fark, para."
Para, diğer ülkeler içinse podyuma çıkmakla çıkmamak arasındaki farkı oluşturuyor.
Profesör Forrest'e göre "Eğer 'Olimpiyatlarda benim ülkem diğerlerine göre nasıl performans gösterdi?' diye düşünecek olursanız, alaycılığa kapılmak kolay. Çünkü madalya tablosunun şeklini ülkenin zenginliği belirliyor."
Britanya ekibinin aldığı her bir madalyanın vergi mükelleflerine 15 sentten daha aza mal olduğu düşünülecek olursa, İngilizlerin şikayet ettiği söylenemez.
Ama buna Olimpiyatlara evsahipliği yapmanın en muhafazakar tahminlere göre 19 milyar dolara yaklaşan faturasını ekleyecek olursanız, adam başı 625 dolar ödeyen vergi mükelleflerinden bazıları fikirlerini değiştirebilir.