Onu Türkiye'de tanımayan yok! Hele son icraatından sonra!.. Bozkırın ortasına deniz getirdi, plaj yaptı, yetmedi tersane kurdu. Büyükerşen merak edilenleri cevapladı.
Abone olİNTERNETHABER
Aylin Kotil
Başkan Yılmaz Büyükerşen, çok farklı bir kişilik. Bugüne kadar görmeye alışık olmadığımız bir belediye Başkanı. Siyasiler işlerinin yoğunluğundan hobilerine pek vakit ayıramazlar. Hatta hobileri olamaz bile çogu zaman. Ancak Sn Büyükerşen hem heykel yapıyor hem de kitap yazıyor. Heykellerini gösterirken tıpkı çocuklarıyla gurur duyan bir babanın edasını takınıyor. Belli ki onları yaparken bu işten çok besleniyor.
Ülkemizin bu tarz siyasetçilere çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Mütevazı hayatından ödün vermeden ve hayattan kendi adına zevk almaya devam edebilen...
Tüm bunları yaparken büyük işler başarıyor. Eskişehir'in ortasına plaj yapıyor. Denizi olmayan yere tersane yapıyor. Tekneler, gemiler...
Turistler kano ile tur yapabilmek için sıraya giriyorlar. Eskişehir'de Japon turist görmek artık hiç de şaşılası değil. Yolda yürürken halk kendisine Başkanım diye değil Hocam diye hitap ediyor.
Herkesin bir hafta sonu Eskişehir'e tur yapmasını öneririm. Ülkemizde güzel şeylerin de yapıldığını görmek adına...
YENİ BİR HEDEFİM YOK |
Siyasi kariyeriniz açısından bir sonraki hedefiniz nedir? Ben rektörlüğe kendim talip olmadan rektör olarak görevlendirildim. Belediye Başkanlığına talip olmamak bir yana, uzun süre ayak dirediğim halde, bir anlamda Belediye Başkanlığına da adeta görevlendirmeyle geldim. En azından adaylığım bir görevlendirme sayılabilir. Buraya kadar, kendime hedefler koyup, sonra da o hedeflere ulaşmak için çaba harcayarak gelmedim. Şimdi de siyasi bir hedefim, bir kariyer planım yok. Üstüme bir görev düşerse, düştüğünü hissedersem, şimdiye kadar yaptığım gibi gereğini yaparım. Herkes bilsin ki, şimdiye kadar yaptığım her işte olduğu gibi, yeni bir görevi üstlenirsem orada da gereğini en iyi bir şekilde yapmaya çalışırım, yaparım da... Ama artık başka bir görev üstüme düşmez diye ümit ediyorum… |
DP'YE Mİ KATILIYOR?
Demokrat Parti’nin ANAP ile birleşme kongresine katıldınız. Eskişehir örgütünün hazırladığı pankarttan anlaşıldığı kadarıyla bu önceden bilinen bir katılımdı. Onun için kongreye katılımınız DP’ye geçtiğiniz yorumlarını getirdi. Demokrat Parti ile ilişkiniz nasıl?
Demokrat Parti ile ilişkim, birleşme kongresine katılmaktan ibaret.
Bildiğiniz gibi birleşmeyi sağlayan Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk, bir dönem Eskişehir milletvekili idi. Kendisiyle o dönemden, hatta daha eskiye dayanan bir dostluğumuz var. Eskişehir’e çok hizmetleri dokunmuş olduğu için, ayrıca Eskişehir adına kendisine karşı minnet duyguları da beslerim. Kongreye beni Sayın Cindoruk davet etti. Birleşme kongresini bir düğün olarak gördüm. Aileden birilerinin olmasa da, sonuçta mahalleden birilerinin düğünü… Davetliydim, gittim.
Ayrıca meseleye bir de şu yönden bakmak lazım. Türkiye’de siyaset fazlasıyla parçalandı ve siyaset yapmanın zemini kayboldu. Bunun sonucunda da meydan, marjinal siyasi hareketlere kaldı. Siyasetin toparlanması gerektiğini uzun süredir söylüyorum. DP’deki birleşme, bu açıdan bakıldığında, ümit verici bir gelişmedir.
‘YAPILAMAZ’ DENENLERİ YAPMIŞ OLDUĞUM İÇİN DESTEKLENİYORUM
Solda sürekli yeni arayışlar var. Sizin isminiz de sürekli geçmekte. Bu soru size onlarca kez soruldu. Ancak tersten sormak gerekirse, siyasette akademisyenlerin popülaritesi gittikçe azalmakta iken size olan bu ilgi ve güveni nelere borçlusunuz?
Siyasette akademisyenlerin popülaritesi var mıydı? Vardı da azalıyor mu? Ben bunların hiç farkında değilim. Ama sizin söylediklerinizi veri olarak kabul edecek olursam, bence şaşırtıcı bir durum yok. Çünkü ben bir akademisyen olarak değil, akademisyen kimliğimle değil, mesela bir iktisat ve maliye profesörü olarak değil, Anadolu Üniversitesi’nin eski rektörü ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ilgi gördüğümü düşünüyorum.
Akademisyenliğimle, profesörlüğümle gurur duyuyorum. Ama insanlar benim iktisat ve maliye bilgime, özellikle Devlet Bütçesi ve Kamu Ekonomisi hocalığıma ilgi duyuyor değiller. İcracı bir Büyükerşen görüyorlar. “Türkiye’de yapılamaz” denen şeyleri başarmış birini destekliyorlar.
CUMHURBAŞKANI’NIN ATADIĞI REKTÖRÜ KUTLUYORUZ
Açıköğretim rüyanızı gerçekleştirdiniz. Anadolu Üniversitesi rektörlüğü seçimlerine ne diyorsunuz?
Rektör adaylarının belirlenmesi amacıyla üniversitede yapılan son seçimde, ilk defa oylar bu kadar dağıldı. Daha önceki bütün seçimlerde adayların biri oyların çok büyük bir bölümünü alıyordu. Bu seçimde en çok oy alan aday, oyların tamamının yarısını bile alamadı. Bu dağılmanın, sadece seçime giren adaylar ve atanan rektör tarafından değil, Anadolu Üniversitesi’ni önemseyen herkes tarafından dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum, bu bir.
İkinci olarak, YÖK’ün diğer adaylara göre, çok daha az oy almış olan adayı ilk sırada Köşke göndermesinin açıklanmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Ancak bu durumla ilk defa karşılaşmıyoruz. Daha önceki dönemlerde de benzer uygulamalar oldu. O uygulamalardan toplumun bir kesimi rahatsız oldu, şimdi başka kesimleri rahatsız oluyor. Üniversiteler ise baştan beri bu seçim usulünden oldum olası hep rahatsızlar. Demek ki, herkesin içine sinecek çözümleri üretebilen bir sistem değil bu. Bunu artık görmemiz ve yeni, daha içe sinecek sistemlerin arayışına girmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Bunların dışında, Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen yeni rektörümüzü kutlamaktan başka şey gelmez elimizden. Kendisinin az önce söylediğim hususları dikkatle değerlendireceği, Anadolu Üniversitesi’nin siyasetten zarar görmemesi için hassasiyet göstereceği ümidini taşıyorum. Anadolu Üniversitesi Eskişehir için çok önemli bir kıymettir. Ama sadece Eskişehir’in değil, Türkiye’nin önemli bir kurumudur. Yeni rektörü üniversitemiz için hayırlı olur umarım.
İKTİDAR PARTİSİNE OY VERENLER DAHİ ÖYLE DÜŞÜNÜYOR
Eskişehir Emniyet Müdürlüğüne yapılan atamanın sizi zor duruma düşürmek amacıyla yapıldığını internet sitesinde yayınlandı. Bu konuda düşünceniz ne? Eskişehir’deki başarınız sizce hükümet tarafından engellenmeye çalışılıyor mu?
Benim bu konuda ne düşündüğümden daha önemli olanı, kamuoyunun ne düşündüğüdür. Bu iddiaları duyan Eskişehirliler veya Eskişehir dışındaki vatandaşlar “yok canım, olur mu öyle şey” diyorlar mı? Demiyorlarsa, ortada hükümet açısından, Emniyet Genel Müdürlüğü açısından ciddi sıkıntılar var demektir.
Eskişehir’e Emniyet Genel Müdürü olarak kim atanırsa atansın, belki de benzer dedikodular ortaya çıkacaktı. Çünkü herkes, siyasi iktidarın kendisinden olmayan herkesi, her yolu mubah görerek sindirmeye çalıştığı kanaatinde. İktidar partisine oy veren seçmenler de dahil, hemen herkes, benim ve muhalefetteki herkesin engellenmeye çalışıldığını, bu konuda her yola başvurulduğunu düşünüyor. Bu durum tehlikeli bir durumdur ve herkesten önce iktidar için tehlikelidir. Bu kanaatleri izale etmek de iktidarın görevidir. İlk işlerinin bu olması gerekir ama ne yazık ki böyle bir çaba göremiyoruz.
ESKİŞEHİR’İ GÖRMEYE GELİYORLAR
Hızlı tren çalışmalarını esprili yanınızla bilboardlarda paylaştınız. “Ankaralılar şehir görmeye daha hızlı gelecekler” demiştiniz. İstanbul hızlı tren bağlantıları sağlanırsa, Konya-Eskişehir-İstanbul bağlantılarında, İstanbullular ve Konyalılar da şehir görmeye daha hızlı mı gelecekler. Bu gelmeler sizce Türk siyasetinde bir dalgalanmaya neden olabilir mi?
Zannetmem. Bugün beni siyasete davet eden yeterli sayıda insan var. Ayrıca ben yaptığım her işte iddialıyımdır. Eğer merkezi siyasete girecek olsam, kısa süre içinde uzun bir yol da alır, siyasette zaten bir dalgalanmaya sebep olurum. Yani Konyalıların, İstanbulluların hızlı trenle Eskişehir’e gelmelerine lüzum yok. Kaldı ki, hızlı tren yok ama zaten birçok İstanbullu, Konyalı Eskişehir’i görmeye geliyor.
Benim Ankara siyasetine müdahil olmaya niyetim yok. Ümit ediyorum ki, ben müdahaleme gereksinim duyanların beklentilerinden önce siyaset derlenip toparlanacak, Türkiye’nin önüne yeterli seçenekleri koyacaktır.
Ama İstanbulluların ve Konyalıların hızlı trenle Eskişehir’e daha kalabalık gruplar halinde gelmeleri, belki, Türkiye’nin şehircilik anlayışında meydana gelmekte olan dalgalanmayı hızlandırabilir. Belki Eskişehir’de ortaya koyduğumuz şehircilik modeli daha hızlı yayılabilir. Bu da benim açımdan, genel siyasette yapabileceğim kadar önemli bir katkıdır Türkiye’ye.
GALİBA HAYALİM OLMAYACAK
Türkiye için neleri gerçekleştirmek istersiniz?
Gençliğimden beri bir tek arzum oldu diyebilirim: Türkiye’yi muasır medeniyetlerin önüne geçirmek. Benim neslimde bu arzu çok yaygındı, şimdilerde galiba olmayacak bir hayal olarak görülüyor.
Türkiye’nin muasır medeniyetlerin önüne geçmesi için eğitimli ve uygar şehirli bir nüfus gerektiğini düşündüm hep. Bu konuda üstüme düşeni yapmak için çaba harcadım. Bundan sonra da bu yolda devam edeceğim.
KADINLAR SİYASETİ NEDEN TERCİH ETMİYOR?
Sizce kadınlar neden siyasette yeterince yer almıyorlar?
Bugün Türkiye üniversitelerinde akademik kadroların yüzde kırkı kadın. Akademik görevler son derece saygıdeğer görevlerdir. Belki de siyasi görevlerden bile daha saygıdeğer, toplum tarafından daha çok saygı gösterilen görevler bunlar. Bu kadrolarda bu kadar yoğun olarak yer alabiliyorlarsa, kadınların “istedik ama kadın olduğumuz için engellendik” demelerinin inandırıcı olmadığını düşünüyorum. Siyaset zor bir iş. Meşakkatli bir iş. Biraz da netameli bir iş. Yani eskisi gibi saygıdeğer, muteber bir iş değil. Kadınlarımız itibar kaybına uğramış olan siyasete yeterince girmiyorlar. Dolayısıyla siyasetteki az sayıdaki kadının arasından, il başkanlığına, ilçe başkanlığına, genel başkanlığa, parlamentoya, mahalli meclislere girenler de az sayıda oluyor.
Ben kadınları ilk günden beri sürekli destekledim ve teşvik ettim. Bizim meclislerimizde hep çok sayıda kadın yer aldı. Ama böyle bakınca erkeklerin aleyhine bir iş yaptığımızın da görülmesi lazım. Yanı partilerde, diyelim doksan beş erkeğe karşı beş kadın çalışıyor. Ama siz on kişilik meclis grubuna doksan beş erkeğin altısını, beş kadının dördünü yerleştiriyorsunuz.
RAHŞAN HANIM UMARIM DOĞRU BİR İŞ YAPMIŞTIR
Rahşan Hanım önderliğinde kurulan yeni parti hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şimdilik bir şey düşünmek için erken olduğunu düşünüyorum. Bence Türkiye’nin siyasetinin, bir bakıma, yeni partilere ihtiyacı yok. Çünkü zaten lüzumundan fazla parçalanmış bir siyasetimiz var. Ama bir başka açıdan bakınca, belki de toparlanmayı sağlamak için yeni adreslere ihtiyaç vardır. Rahşan Hanım siyasetin duayenlerinden, benim de saygı duyduğum bir hanımefendidir. Umarım doğru bir iş yapmıştır ve siyasete yeni bir nefes kazandırabilir.