BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,79
ALTIN 2.968,37
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Bozdağ o gece yaşadıklarını anlattı! Abdest alıp...

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı.

Abone ol

15 Temmuz kalkışmasının ardından bir ay geçti. Milletin yazdığı destandan unutulmaz kareler zihinlerimize kazındı.

Milletin vekillerinin de o gece benzer kahramanlıklarına tanık olduk. Ben de bu bağlamda mecliste bombalar altında “Bizim burada yapacağımız ölmektir" dediği konuşmayla tarihin şerefli sayfalarında yerini alan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'la konuştum.

O gece siz bu kalkışmayı nasıl haber aldınız? O gece sizin için nasıl geçti?

O gece uzun bir gece. Önce onu söylemeliyim. Evde olduğum sırada müsteşarım Kenan İpek aradı, “Bir hareketlilik var. Uçaklar çok alçak uçuyor, köprüde tanklar görülmüş" dedi. Hemen İçişleri Bakanı'mızı arkasından MİT Müsteşarımızı aradım, her ikisiyle de bir görüşme imkânımız olmadı. Bir iki aramadan sonra Sayın Başbakanımızla görüşme fırsatım oldu.

Ne yapmamız gerektiği konusunda bir istişaremiz oldu. Görüşmede mücadele edilmesi, tavır konulması gerektiği, bunun da Türkiye kamuoyu ile paylaşılıp halk ile beraber bu mücadelenin yürütülmesinin önemi üzerinde durduk. Sayın Başbakanımız kısa bir süre sonra açıklama yaptı.Basın danışmanım Bilal Çetin Bey'i aradım. Televizyonlara beni bağlamasını söyledim. TRT'yi darbecilerin teslim aldığını öğrenince ilk Kanal 24 TV'ye saat 23.14'te yayına bağlandım. Araçta giderken de sürekli televizyonlara bağlanarak kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştık.

ABDEST ALIP YOLA KOYULDUM

İlk haber aldığınızda neredeydiniz?

Ben o gece evde yalnızdım. Eşim ve çocuklar Yozgat'a bayram için gitmişlerdi, dönmemişlerdi. Bir tek büyük oğlum Ankara'daydı o da teyzesinin evinde kalıyordu. Kalkıp abdest aldım, üzerimi değiştirdim. İlk aklıma gelen Kızılay'da darbeye karşı çıkan halkın arasına katılarak onlarla birlikte meydanda mücadele etmekti. Balgat'ta eski milletvekili avukat bir arkadaşımın ofisine gittim. Bir milletvekili arkadaşımı daha çağırdık. Yaptığımız istişareler neticesinde Meclise geçtik. Biz ilk başta Müsteşar Bey ile Külliye'de bu meseleyi takip etme kararı almıştık. Fahri Kasırga Bey de bizimle orada olacaktı. Kenan Bey, Fahri Bey'i alıp gelecekti. Fahri Bey'i darbecilerin, Kenan Bey'in gözleri önünde derdest edip götürdüğünü öğrendim. Kenan Bey, araba ile yaklaşırken Fahri Bey'in alındığını görüyor. Bekir Bozdağ, Yeni Şafak'tan Nil Gülsüm'ün sorularını cevaplandırdı.

UÇAKLAR MECLİS'İ YALAYIP GEÇİYORDU

Mecliste nasıl bir ortam vardı?

Uçakların sesi Meclisi yalayıp geçiyordu, büyük bir gürültü vardı. O esnada düşen bir bomba sonrası tavanlardaki lambalar gitti geldi. Milletvekilleri sağa sola kaykıldı. Bazı arkadaşlar iyi niyetle “Devlet aklı lazım" diyerek insanların sığınağa girmesi önerisini getiriyordu. Sokağa çıkın çağrısını yaptığımız insanlar çağrı yapanların kaçışını gördüğü zaman çıkmaktan vazgeçebilir veya başka şeyler olabilirdi. Milletin psikolojisi bozulabilir. Başkanımıza “Sayın Başkanım, eğer biz bırakıp gidersek, bizim gidişimizi halk görür. Meclis kaçtı diyerek halk meydana gelmez. Bize düşen burada ölmektir. Bu duruşu biz ortaya koyarsak zaten halk bu meclise sahip çıkar. Bu meclisi ve bu iradeyi korur" dedim. Sağ olsun adı gibi Kahraman Başkanımız görüşümüze itibar etti ve çalışmaya devam ettik. Ben yine konuşmama devam ettim.

TANKLARIN KARŞISINA HUKUKLA ÇIKTILAR

Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, HSYK üyelerine ilişkin soruşturmalar başladı ve yargı içerisindeki FETÖ ile irtibatlı olduğu değerlendirilen kişilere karşı da soruşturmalar başladı ve açığa almalar oldu. Bu da gecenin ilk vakitlerinde darbenin sonucunun ne olacağı bilinmezken yapıldı. O gece Türk yargısının, hukuka, demokrasiye, milli iradeye, seçilmiş Cumhurbaşkanına, meclise ve hükümete sahip çıkma konusunda gösterdiği tavır bana göre büyük bir kahramanlıktır. Bu toprağın üstünde şerefsizce gezmektense bu toprağın altında şereflice yatmanın en büyük adamlık olduğunu görerek oradaydılar. Yargı mensupları, tankın karşısına hukukla, anayasal yetkilerini kullanarak çıktılar ve böyle mücadele ettiler. Onun için ben yargı mensuplarına buradan şükranlarımı sunuyorum. Türk yargısı ilk defa darbeye teslim olmadı, biat etmedi Türk Yargısı. İlk defa anayasayı askıya almaya çalışanlara karşı anayasasına ölümüne sahip çıktı.

O ÇAĞRI ATOM BOMBASI ETKİSİ YAPTI

Cumhurbaşkanımızın konuşmasını duyduktan sonra Allah'a şükrettim. Cumhurbaşkanımız konuşana kadar sokağa çıkan da oldu. Ama sayısı çok azdı. Ne zaman ki Cumhurbaşkanımızın halk sesini duydu, yüzünü gördü, çağrısını duydu o zaman herkes gözü hiçbir şey görmeden meydanlara çıktı. O çağrı atom bombası etkisi yapmıştır.

HERKES SİLAHIYLA GELMİŞTİ

Bu esnada çalışmaları Meclisten takip etmeye başladık. Bir kriz merkezi bakanlık ve HSYK olarak oluşturduk. Bu ekip Hakimevinde çalışmaları sürdürdüler. Herkes silahını alarak gelmişti. HSYK üyelerimiz, Müsteşarımız, Müsteşar Yardımcımız, Başsavcımız, Başsavcıvekilimiz, bakanlığın üst düzey bürokratlarının tamamı masa etrafında çalışan herkes ölene dek mücadele düşüncesiyle gelmişti.

LİSTELERİ ELE GEÇİRDİK

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ile görüştük. Bütün savcılıkların bu sürece ilişkin adli soruşturmaları başlatmaları ve darbe teşebbüsüne kalkışan herkesin yakalanması, gereken adli işlemlerin yapılması istedik. Savcılıklar harekete geçince Bursa Başsavcılığı'nın yakaladığı bir kişide bütün illerin sıkıyönetim komutanlarının listesi, üst düzey atamaları gösteren darbecilerin listesi ve sıkıyönetim mahkemelerinin listesi çıktı.

YARGI VE POLİSİN BAŞARISI

Biz bu listeleri hemen Emniyet ve bütün başsavcılara, ilgili kurumlara iletilince listede olan kişilerin üzerine hemen gidildi. Dolayısıyla darbeyi kanla gerçekleştirmeye çalışanlar Anadolu'nun diğer illerinde daha sevk ve idareyi ele geçirmeden gözaltı ve yakalamayla muhatap oldular. Dolayısıyla zincirin Anadolu halkasını koparmış olduk. Bu, yargının ve polisin birlikte çalışmasıyla elde edilen bir başarıdır.

BATI'DA OLSA NOBEL VERİLİRDİ

Bu milletin bir özelliği var; eğer kendi önünden ölümüne koşan bir lider görürse onun peşinden ölümüne koşar. Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk ile beraber yürüyüşü bunun en somut göstergesidir. O gece halk da lideri de ölüme koştu. Amerika'da, Avrupa'da başka yerde darbe yapanlara ölümüne karşı koyan, hukuka demokrasiye, milli iradeye ölümüne sahip çıkan böylesi bir halk olmuş olsa durum çok farklı olurdu. Nobel ödüllerini bunlara vermeyi teklif ederlerdi. Pek çok uluslararası örgüt bu mücadeleyi yapanları iltifata, ödüle boğardı. Bu Avrupa'nın ikiyüzlülüğünün somut göstergelerinden bir tanesi. AB üyesi ülkeleri, darbe kalkışmasında Mısır'daki gibi bir sonucun çıkması onları belki daha fazla memnun edebilirdi.

DAKİKA DAKİKA BİLİYORLAR

Bu darbe Amerika'nın kucağında oturan, Pensilvanya'daki malikanenin emir-komuta zincirinde yapıldı. Bunun böyle olduğuna dair delillerin Türkiye'den daha fazla Amerika'da, CIA'in elinde olduğundan benim hiçbir şüphem yok. ABD yönetiminin Fetullah Gülen ile ilgili duruşu Türk halkının ABD'ye bakışını çok olumsuz etkiliyor. Amerika yönetimi eğer Gülen Türkiye'ye iade etmezse, bu değerlendirmeleri güçlendiren, teyit eden bir adım atmış olur. Umarız ki bu süreç gecikmez ve Türkiye'ye iadesi gerçekleşir. Kuşkusuz kusursuz darbe teşebbüsü planı var. Tiyatro diyenler milletin aklıyla dalga geçiyor. Bu darbenin her saniyesinde ne olacağını CIA, Fetullah Gülen kucağında oturduğu için dakika dakika biliyorlardı, başka istihbarat örgütleri de biliyor

MİLLETİN AKLIYLA DALGA GEÇİLİYOR

Böyle bir darbe olur mu, tiyatro bu diyenler de var. Buna ne dersiniz?

Bu darbe iyi planlanmış, netice almaya endekslenmiş bir tasarım. Kuşkusuz burada bir kusursuz darbe teşebbüsü planı var. Tiyatro diyenler milletin aklıyla dalga geçiyor. Ordunun içindeki ve sivildeki FETÖ'nün bütün köpekleri FETÖ'cüleri tasfiye için Tayyip Bey'in emrine mi girdiler? Buna dünya da güler. ABD buna inanır mı? İnanmaz. Çünkü bu darbenin her saniyesinde ne olacağını CIA, Fetullah Gülen kucağında oturduğu için dakika dakika biliyorlardı, başka istihbarat örgütleri de biliyor.

Yıllar geçse de unutamayacağınız bir kare var mı o geceye dair?

Tek bir kare seçersem diğerlerine haksızlık olarak düşünüyorum. O kadar çok destansı kare var ki tek bir tanesini seçemeyeceğim.