Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Cami de bizimdir, cemevi de bizimdir. Birbirlerinin alternatifi değildir, ikisi de bu kültürün içinde var...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Cami de bizimdir, cemevi de bizimdir. Birbirlerinin alternatifi değildir, ikisi de bu kültürün içinde var olan şeylerdir, ikisi de bizim başımızın tacıdır” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporunun görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda komisyon üyelerinin sorularına cevap verdi. Cami-cemevi tartışmalarının yaşandığı komisyonda, muhalefet milletvekilleri cemevlerinin ibadethane olup olmadığı konusunda iktidar milletvekilleri ile tartıştı.
Konuşmasına hicri yılbaşı ve Muharrem ayının başlangıcını kutlayarak başlayan Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi ile ilgili yapılan eleştirilere değinerek, bütçenin büyük bir kısmının personel giderlerine tekabül ettiğini belirtti. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışan personel ile ilgili değerlendirmelere cevap veren Bozdağ, “Personelin alınmasıyla ilgili liyakat esaslı değerlendirme yapılıyor. Doğrudan personel alımı söz konusu değil. Sözleşmeli personelin bir kurumdan diğer kuruma geçişi kanunen mümkün değildir. Hükümet olduğumuz dönemlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan başka kurumlara geçmiş personel sayısı 6 bin 302’dir. Mili Eğitim Bakanlığı’na 3 bin 157’si din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olarak geçmiş, üniversitelere 669 kişi gitmiş. Diğer bakanlıklara bakıldığında büyük rakamlar olmadığı görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı’na 1 kişi, TSK’ya hiç giden olmamış. Meclis’e 3 kişi, Başbakanlığı 20 kişi gelmiş” diye konuştu.
Personel sayısı ile ilgili bilgi veren Bozdağ, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın personel sayısı 129 bin 376’dır. Bizden önceki yıllarda yapılamayan atamaları biz yaptık. Milletimize daha önce yapılan hizmetleri bu personelin sağlıklı bir şekilde yapması için adımlar attık. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı atamalara baktığınızda liyakat esaslı yapıldığını görüyoruz. Bu konuda eleştiriler her dönemde yapılıyor. Atarken siyasi olmuyor da görevden alırken neden siyasi oluyor” şeklinde konuştu.
“Diyanet İşleri Başkanlığı mezhep esaslı kurulmuş değildir” diyen Bekir Bozdağ, Diyanet’in mezhep esaslı bir çalışma yürütmediğini söyleyerek, “Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde görevler mezheplere, renklere, dillere göre dağıtılmıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda pek çok Şafii olduğunu bildiğimiz il, ilçe müftülerimiz var, görevlilerimiz var, Alevilerden de vatandaşlarımız var. Vatandaşlarımızı mezhebine, tarikatına göre sınıflandırmak hukuk devletine yakışmaz, demokrasiye yakışmaz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de toplam 84 bin 684 cami olduğunu ve bunların 5 bin 859’unun Hazine’ye ait olduğunu ifade eden Bozdağ, vakıf ve derneklere ait olan camilerin rakamlarını verdi. Kendi hükümetleri döneminde Alevilerle ilgili önemli kararlar aldıklarını da belirten Bozdağ, “Türkiye’de ilk defa Alevi vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılması ve tespiti için Alevi çalıştayları başlatıldı. İlk defa devlet resmen böyle bir adım attı, bu tarihi bir adımdı” dedi.
“Yapmak zorundaydınız” şeklinde muhalefet sıralarından gelen eleştirilere ise Bozdağ, “Siz zamanında neden yapmadınız” diyerek cevap verdi. Bozdağ, “Alevi klasiklerini alanında saygın bilim adamlarıyla beraber Türkçeleştirme adımını attık. 13 tane Alevi klasiğini Türkçe’ye çevirdik. Kerbela şehitleri hepimizin şehitleridir, bu ortak acı nedeniyle yıldönümlerinde Hacı Bayram Veli Camii’nde mevlit okutuldu ve anma yapıldı. Türkiye’nin farklı şehirlerinde anma programları ilk defa bu dönemde yapıldı. Cemevleri sayında önemli değişiklikler oldu. Türkiye’de bulunan cemevi sayısı 937’dir. Cami de bizimdir, cemevi de bizimdir. Birbirlerinin alternatifi değildir, ikisi de bu kültürün içinde var olan şeylerdir, ikisi de bizim başımızın tacıdır. Onun için bu çalışmaları yaptık. Yeni dönemde cemevleri ve adımlar atmak üzere çalışmalar başlattık. En son yaptığımız düzenleme ile Nevşehir Üniversitesi’nin ismi Nevşehir Hacı Bektaş-ı Veli Üniversitesi olan adımı attık. Üçüncü köprüye verilen isim Yavuz Sultan Selim Han’ın Alevilere yaptıkları sonucunda verilmiş bir isim değildir. Bu ülkeye hizmet etmiş, pek çok başarıları olan bir isimdir. ‘Yaptıkları üzerinden bu isim verildi’ demek haksızlık olur” açıklamasını yaptı.
Iğdır Müftüsü ile ilgili soruları da cevaplandıran Bozdağ, müfettişlerin soruşturmayı sürdürdüklerini ifade ederek, “Iğdır İl Müftüsü’nden böyle bir raporu hükümet olarak biz istemedik. Diyanet İşleri Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı da istemedi. Biz bu konuyu inceletiyoruz” ifadelerini kullandı.
Muhalefet sıralarında oturan milletvekilleri ile “yobaz” tartışmasına giren Bozdağ, “Diyanet İşleri Teşkilatı’nın yobaz yakıştırılması yapıldı ki, bunu hiç yakıştıramadım. Orada yobazlar barınmıyor, o lafı söyleyene yakıştıramıyorum, bu büyük bir saygısızlıktır. Diyanet İşleri Başkanı yaptığı her işte başarılı. En son yapılan 2012 yılı memnuniyet anketinde yüzde 92,4’ü Başkandan memnun olduğunu ifade ediyor” dedi.
Başbakan’ın “Kürtlerin dini Zerdüştlük” şeklinde açıklama yaptığı iddialarının asılsız olduğunu belirten Bozdağ, “Başbakan’ın böyle bir açıklaması asla yoktur. Kürtler mütedeyyin insanlardır, dinlerine bağlı insanlardır” diye konuştu.
Bozdağ’ın konuşması esnasında muhalefet milletvekilleri Bozdağ’ı konuşmalarından ötürü eleştirirken, AK Partili milletvekilleri de muhalefet milletvekilleri ile tartıştı. Bozdağ, “Kürtçe hutbe neden okunmuyor?” şeklindeki soruya ise, “Kürtçe vaazlarda yapılıyor, hutbeler okunuyor, burada bizim bir sıkıntımız yoktur” cevabını verdi.
Bu arada “Ben Jüpiter’den mi geldim, ben Kürt’üm, Müslüman’ım, bu ülkenin vatandaşıyım” diye bağıran Hasip Kaplan, Başbakan Erdoğan’ın Zerdüştlük ile alakalı yaptığı iddia edilen açıklamalar nedeniyle Bekir Bozdağ’ın özür dilemesini istedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın bütçeleri komisyonda yapılan açık oylama sonrasında kabul edildi.