Boyun kalınlıkları 43 santimetreden büyük erkekler ile 38 santimetreden büyük kadınlarda solunum problemlerine daha fazla rastlandığı belirtiliyor.
Abone olUludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Karadağ, boyun kalınlıkları 43 santimetreden büyük erkekler ile 38 santimetreden büyük kadınlarda solunum problemlerine daha fazla rastlandığını söyledi. Prof. Dr. Karadağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yetişkin insanların yaklaşık yüzde 45'inde görülen horlamanın, solunum kaslarında sürekli bir titreme yaparak, boyunda genişlemeye neden olduğunu söyledi. Kaslarda genişlemeyle birlikte kalınlaşmanın da olduğunu anlatan Prof. Dr. Karadağ, kaslar kalınlaştığı zaman, soluk borusunun iç hacminin daraldığını ve dolayısıyla o bölgeden havanın geçmesinin zorlaştığını ifade ederek, ''Bu durumda da hastalar nefes alıp vermek için daha fazla enerji harcarlar. Yani boyun kalınlıkları 43 santimetreden büyük erkeklerde ve 38 santimetreden büyük kadınlarda solunum problemlerine daha fazla rastlanıyor'' dedi. Prof. Dr. Karadağ, horlayan insanların uykularında yorulduklarını belirterek, horlamanın yıllar boyu devam etmesi halinde de kişilerin yorgunluk nedeniyle uykuda nefes almaya ara verdiğini, ''uyku apnesi'' denilen bu durumda, kişilerin en az 10 saniye boyunca nefes alıp veremediğini kaydetti. Horlayanların ve uykularında nefesi duran insanların vücutlarının, ihtiyaç duyduğu oksijeni alamadığını, bunun da vücudun tüm çalışmasında aksamalara neden olduğunu belirten Prof. Dr. Karadağ, şunları söyledi: ''Yangın olan birçok hastalığın ortaya çıkmasında, uykuda solunum durmasının payı büyüktür. Örneğin daha önceden nedeni bilinmeyen hipertansiyon teşhisi konulan hastalarının, büyük bir kısmının rahatsızlıklarının nedeninin solunum durması olduğu anlaşıldı. Reflünün nedenlerinin başında da uykuda solunum durması geliyor. Uykuda solunumu duran insanların, büyük bölümünde depresyon görülüyor. Günlük hayatta sinirli, uyumsuz, mutsuz insanların bir kısmının bu durumlarının nedeninin uykuda solunum durması olduğu belirlenmiştir. Bu rahatsızlıkları tedavi edildiğinde, insanların yaşam kalitelerinin yükseldiği, depresyondan kurtuldukları görülmüştür.'' İstatistiklere göre, trafik kazalarının yüzde 70'inin uykusuzluğa bağlı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karadağ, ''Uzun yol sürücülerinin bir kısmı kısa süreli uyuma nedeniyle kaza yapar, bir kısmı ise uyuma süresinde solunuma bağlı nedenlerle kaliteli uyuyamadığı için uykusuz kalır. Bu da sürücülerin dikkatini azaltır ve kazalara yol açar'' diye konuştu. Prof. Dr. Karadağ, ''uyku apnesi''nin hastalara basınçlı hava verilerek, ve kişilerin soluk alıp vermesi kolaylaştırılarak tedavi edildiğini sözlerine ekledi.