BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Böyle şirket bile yönetilmez!

Kamuoyu araştırmacısı Tarhan Erdem yeni CHP'yi yerden yere vurdu. Umutsuz olan Erdem "yeni siyasi parti kurulmalı" diyor

Abone ol

KONDA Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı ve Radikal gazetesi yazarı Tarhan Erdem "Yeni CHP"yi yerden yere vurdu. CHP'nin iktidara gelmek için çaba göstermediğini ileri süren Erdem, Kılıçdaroğlu'nun partiyi yönetemediğini söyledi. CHP'nin eski genel sekterlerinden Erdem, "Bu şekilde değil parti, şirket bile yönetilmez" dedi.

Taraf gazetesinden Neşe Düzel'e konuşan Erdem'in çarpıcı değerlendirmeleri şöyle:

- CHP siyaset bilmiyor. CHP, halkın meseleleri konusunda ne yapması gerektiğini doğru teşhis edemiyor. Sadece milletvekili seçilmek istiyorlar. Halkla ilgisi o kadar. CHP, halkın okuluyla, suyuyla, yoluyla meşgul değil. Eğer milletvekili seçilmek için her gün köprübaşında ekmek satması gerektiğine inansa, gidip her gün köprübaşında ekmek satacak. Seçim kazanmak için ne yapması gerektiğini bilemediği için de bunları yapıyor. Seçim kazanmak için sertleşiyor.

Kemal Bey, "Geldiğim zaman öyle bir demokrasi kuracağım ki, herkes şaşıracak" dedi geçen gün. Nasıl şaşıracaksak... Önce önüne gelen sistemi iyileştirici kanunları onayla, şunları şunları yapacağını halka söyle de bizi bugün şaşırt. Halkı şaşırtmak, bunları yapmaktır. Ama onlar, yoksullukla bile ilgili doğru dürüst hiçbir şey söylemiyorlar.

GÜNLÜK POLİTİKA ÜRETİYOR

Bana, böyle bir parti gördünüz mü diye soruyorsanız... Hayır, ben böyle parti görmedim. Hâlbuki, İsmet Paşa'nın deyimiyle başını iki elinin arasına alıp ne yapacağını düşüneceksin. CHP düşünmüyor. Parti olarak ne söyleyeceğine o gün karar veriyor. OSTİM'de patlama oluyor. Onu konuşuyor. Yarın bir yer yıkılacak. Onu konuşacak. Seçimlere dört buçuk ay kaldı, CHP'nin bir seçim stratejisi henüz yok.

Halk Partisi günlük yaşıyor, günlük konuşuyor. Seçime dört buçuk ay kalmış, Parti Meclisi daha bir kez toplandı. Oysa Parti Meclisi stratejiyi tasdik eder. "Kürt meselesi hakkında rapor hazırlıyoruz," dediler. Ortada bir rapor yok. "Ekonomik ve sosyal politikalarla ilgili çalışıyoruz," dediler. Ortada bir şey yok. Ortada, parti adına ne yapacaklarını açıklayan bir siyasi belge yok. Anayasa hazırlığı da yok. Ellerinde, Türkiye'nin ekonomik durumunu tesbit eden beş altı ay evvel hazırlanmış bir rapor var, onu okuyorlarmış. Böyle hiçbir şey yönetilemez. Böyle siyasi parti değil, şirket bile yönetilemez. Bu bir yönetim değil çünkü.

HALK PARTİSİ VAR FONKSİYONU YOK

Liderliğiyle ilgili sorun var. Bunu söylemek lazım artık. Eski partimiz ve ülkede bir tek muhalefet partisi var diye düşünmemek gerekir. Açık konuşmak lazım. Halk Partisi'nin bugün bu durumda olmasının sonucunda AK Parti'nin bazı hataları ortaya konulamıyor ve halk bu hatalardan habersiz yaşıyor. Halk Partisi'nin asıl zararı budur. Ak Parti de başını almış gidiyor. Oysa iktidar partisinin yaptıklarının doğru dürüst izlenip teşhis edilmesi, neyi yanlış neyi doğru yaptığının halka söylenmesi gerekir. Halk Partisi bunu yapmıyor, Ak Parti'nin geri adımlarını bu ülkede bugün sadece bazı aydınlar, demokratlar halka söylüyor. Halk Partisi'nde, programa bağlı bir muhalefet ve tutarlılık yok. Bu olmayınca da, Ak Parti, karşısında hiçbir siyasi güç bulunmayan, bütün siyasi kararları tek başına alan bir iktidar partisi görünümünde bugün. Ortada bir Halk Partisi var ama fonksiyonu yok.

AK PARTİ SAYESİNDE OY ALIYOR

CHP, bu seçimlerde de kendisi sayesinde değil, AK Parti'den ötürü oy alacak. Seçmenin Ak Parti'yi değerlendirmesi sonucunda CHP oyunu arttıracak veya kaybedecek. Halk Partisi, şu anda iktidar olmayı isteyen bir parti görünümü vermiyor.

Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu "Hakikatleri soruşturma komisyonu kuralım" dedi. Kılıçdaroğlu buna hayır demedi ama tam sahiplenmedi. Bu önerinin dile getirilmesi iyiydi ama... Eğer bir parti böyle bir komisyon kurulmasını istiyorsa bugün de yapabilir bunu. Ak Parti'ye ihtiyaç yok. Eğer istenilen partilerarası bir komisyon ise, bunu Meclis Başkanı'yla gidip konuşmak, çalışmasını yapmak lazım. Ama ortada bunlar yok.

CHP'NİN NE SAĞLIK NE KÜRT POLİTİKASI VAR

Halk Partisi'nin hiçbir politikası yok. Hakikaten yok! Siz şimdi beni zorlayarak, "politikası var" dedirtemezsiniz ki bana! "Bizim 350 sayfalık parti programımız var" diye cevap verecekler. Politika, teşkilatın, tabanın katılımıyla oluşur. Bugün de geçerli olan 350 sayfalık parti programı 2008 kurultayında bir saat içinde kabul edildi. O programı, 1200 kişilik kurultayda 20 kişi bile okumamıştır. Bunların hiçbiri program falan değil. Uydur kaydır yazılmış şeyler bunlar. O programı bir kişi yazdı, bastırdı, tashihini de kendisi yaptı.

Halk Partisi'nde yönetimsizlik var. Açıkçası durum bu. Yönetim yok! Parti Meclisi, Genel Başkan'ın hazırladığı listeyle seçildi. Listenin içinden 17 kişi seçti Genel Başkan. Şimdi o adamların hepsi biliyor ki, tüzüğe göre Genel Başkan onları her an değiştirebilir. Bunun nesi yönetimdir? Bunların hiçbiri bir rapor yazıp Genel Başkan'ın önüne koyamıyor. Koyarsa, Genel Başkan bana yanlış yunluş bir şeyler verdi diyebilir ve yönetimden alabilir.

YENİ PARTİ KURULMALI

Ben artık, Halk Partisi'nin çağdaş, demokrat bir parti haline getirmenin mümkün olmadığına inanıyorum. 12 haziranda seçimler yapılacak. Bizler 13 hazirandan itibaren Halk Partisi'ni düzeltmek yerine, oturup yeni bir çağdaş, demokrat parti kurmak için uğraşmalıyız. Kurulacak böyle ciddi bir parti, altı ay sonra iktidara talip olur. Din ve vicdan hürriyeti dâhil, hak ve özgürlükleri, ileri demokrasiyi, hukuku ve laikliği savunan böyle bir partiye halk oy verir. Muhafazakârlar da oy verir.

Parti Meclisi ve Merkez Karar Yönetim Kurulu çok kötü. Kimin ne yapacağının belli olmadığı bir dönem bu. Normal bir demokrasideki iktidar-muhalefet mücadelesi yerine, herşeye kötü diyen negatif bir muhalefet yapılacak. Ak Parti'nin her yaptığına karşı çıkarak yapılan bu negatif muhalefet, bu ülkede gerçekten demokratik, laik bir hukuk devleti isteyenlerin elini zayıflatıyor. İçki düzenlemesine ve Kars'taki heykeli yıkmasına, dinî reflekslerle uygulamalar yapmasına ben de karşıyım. Ama 2009 yılında yürürlüğe girmiş olan Yargı Reformu Stratejik Belgesi'ne karşı olmayı, hukuk devletinin kurulmasını istememeyi anlamıyorum.

Halk Partisi'nde herkesin kendine göre bir Kürt politikası var. Kılıçdaroğlu'nun yönetimi toplayıp da ne yapacağız dediğini sanmıyorum. Ama Genel Başkan Kürt meselesine şöyle bakıyor. "Bana Kürt diyorlar. Eğer ben Kürtlerin haklarını açıkça savunmaya başlarsam, diğer oylarımı kaybederim. İyisi mi, bu konuyu tartışmaya açtırmayayım" diye düşünüyor ve Kürt kelimesini kullanmıyor. Alevilik konusunu da konuşmuyor. Aslında Halk Partisi'nin Kürt politikası yok da, sağlık politikası, konut politikası, büyük şehirler politikası mı var? Yok.

Halk Partisi'nde herkes yalnız! Bir yönetim yok. Üç kişi oturup da şöyle yapalım diyemiyor.

Ak Parti'deki büyümenin asıl sebebi, büyümenin dinamiği Halk Partisi'dir. Halk Partisi'nin bugünkü gibi devam etmesini savunmak, gerçekte Ak Parti'yi savunmak demektir ey ümmeti Muhammed diyorum ben... Bakınız... Bu seçimler çok önemli.

Erdoğan'ı yalnız bırakıp bırakmayacağımıza karar veriyoruz. Seçimlerden yüzde 40'a karşı yüzde 35 oy gibi bir denge ortaya çıkarsa, bu durum insanları korkutmaz. Böyle bir denge durumunda Ak Parti gene iktidar olur ama, insanlar da rahatlar. Çünkü Erdoğan bazı şeyleri çok doğru yapan ama bazı bazı şeylerde de dinî nedenlerle ipin ucunu kaçıran bir adam. Mesela içki konusunda satış yerleriyle sunum yerlerinin birleştirilmesi ve 24 yaş sınırının getirilmesi, endişeli modernlerin endişelenmekte haklı oldukları bir karar. Dinî kuralların toplum hayatını etkilemesi, yaşam tarzımıza müdahale etmesi bakımından, Erdoğan'ın ne yapacağı belli değil. Bu nedenle ya yeni çağdaş demokrat bir parti kurulmalı, ya da eldeki ana muhalefet partisi doğru yönetilmeli.