BIST 9.647
DOLAR 35,22
EURO 36,76
ALTIN 2.965,46
HABER /  SEÇİM

Boykotçuların ne kadarı AKP'li? Cemaatin oyu ne kadar?

KONDA Genel Müdürü Ağırdır "AKP’nin alabileceği maksimum oy 24 milyon" derken cemaatin oy oranı ve boykotçu seçmen kitlesinde ne kadar AKP'li olduğunu açıkladı...

Abone ol

Türkiye'nin önde gelen analizcilerinden KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, T24'den Helin Alp'e verdiği röportajda Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını analiz etti.

Ağırdır'ın analizlerinde bomba detaylar var. Şayet Binali Yıldırım başbakan olursa AK Parti yüzde 45'i geçebilir.

*Recep Tayyip Erdoğan'ın beton gibi 21 milyon oyu var.
*Ekmeleddin İhsanoğlu seçimi ikinci turu birinci tura çekti.
*Sandığa gitmeyen AK Partili sayısı kaç?
*AK Parti'nin alabileceği en yüksek oy oranı yüzde kaç?
*MHP'den İhsanoğlu'na yüzde kaç oranında oy çıktı?

İşte flaş açıklamadan bölümler;

AKP'NİN BETON GİBİ 21 MİLYON OYU VAR! MİNUMUM YÜZDE 38!

BİNALİ YILDIRIM'LA YÜZDE 45 GEÇİLEBİLİR!

-Anketlerimizde adaylıklar kesinleşmeden isim vermiyoruz ama açık uçlu "Kim olsun" dendiği zaman Gül adını söyleyenler ile diğer isimleri sayanlar arasında bir hayli fark vardı. Gül dışında öne çıkan isimler Ahmet Davutoğlu, Binali Yıldırım ve Ali Babacan. Bu kişilerden birini veya 4. sürpriz bir ismi tercih özel imalar içeriyor olacak. Mesela Erdoğan’ın Davutoğlu tercihi, dünya âlemle kavgalı olma durumunun süreceğini ve süreçte sadece iç değil, dış dinamiklerin de karşımızda olacağını gösterecek. Binali Bey tercihi daha uygun bir çözüm yolu olur. Zaten icraatı ile öne çıkan bir bakan olduğu için siyasi problemleri Erdoğan'a bırakır, gündelik icraatı yönetir, belki Avrupa Birliği yolunda reform adımları atabilir ve bu sayede ortam biraz sakinleyebilir.

-Doğru analiz ediyorsak, Türkiye'deki siyasette üç temel karakteristik var. 1- Siyasette konsolidasyon oldu, küçük partilerin şansı neredeyse kalmadı. 2- Dört parti de kimlik siyasetlerine sıkıştı. 3- Bu kimlikler arasında kutuplaşma var. Aynı zamanda Erdoğan karşıtlığı-yandaşlığı diye ayrı bir kutuplaşmamız var. Buradan baktığımızda, somut rakamlarla: 2010 referandumunda “evet” oyunun sayısı 21 milyon, 2011 genel seçimlerinde AKP oyu 22 milyon, 2014 yerel seçimlerinde AKP'nin oyu 21 milyon, Erdoğan’ın pazar günü aldığı oy da 21 milyon. Yani karşımızda beton gibi bir 21 milyon var. Ki bu 21 milyon, 53 milyonluk bütün seçmen üzerinden baktığında yüzde 38-40 demek ve bu beton gibi kitle ne olursa olsun sandığa gidiyor.

OY VERMEYEN 13 MİLYONUN 2 MİLYONU AKP'Lİ

Sandığa gitseydi Erdoğan'a oy verecek 2 milyon dolayında insan vardı. Ama ağırlıklı olarak karşı taraftan eksildi. AKP hiçbir şey yapmasa bile bu kutuplaşma içinde alacağı oy oranı yüzde 40. En düşük boyutu, seçmen katılımı yüzde 80 olursa dünkü gibi 40 milyondan yüzde 52'ye tekabül eder, katılım yüzde 90 olursa yüzde 45'ler mertebesinde olur. Bunu bozacak dinamik henüz muhalefet partilerinde yok. Katılıma ve yeni lidere bağlı olarak, tablo yüzde 40 ila 50 arasında oynayacak. Tabii bunları sayarken Kürt meselesi, IŞİD, ekonomik kriz gibi olağanüstü gelişmeleri dışarıda tutuyorum

YÜZDE 52'NİN GENEL SEÇİMLERDEKİ KARŞILIĞI 42-45 ARALIĞI

Erdoğan'la uyumlu yeni başbakan, partiyi 2015'teki genel seçimlerde yüzde 45'in üstünde tutmalı, hatta mümkünse yüzde 50'yi aşmalı ki anayasa değişimi ve başkanlık sistemi gündeme gelebilsin. Köşk seçimlerinde alınan yüzde 52’nin genel seçimlerdeki karşılığı 42-45 aralığıdır. Peki yüzde 45’i arttırmak için gereken karizmatik liderlikle düşük profilli lider arzusu aynı kişilikte nasıl buluşacak? Üçüncü problem, yeni lider ve yeni kabinenin, insan hakları ve demokrasinin feneri olarak da görülebilecek Avrupa Birliği süreci ve IŞİD’in de dâhil olduğu dış politikada ince düzeltmeler yapması ve yaparken de inandırıcı olmaları ihtiyacı. Bu üç özellik eklenince ihtiyaçları karşılayanların sayısı azalıyor. Gül ile Erdoğan arasında uzlaşma yaratılsaydı bu hem Türkiye, hem AKP lehine olacaktı.



SON ANKETTE HATA YAPTIK MAHÇUBUM

-Anket dediğin şey bir anın fotoğrafıdır. Ama KONDA olarak son ankette çektiğimiz fotoğrafta hata yaptık. Farkın neden kaynaklandığına uzun uzadıya bakacağız. Ama hata yapmışız. Kimsenin ne dediğinin de önemi yok. Aynaya, çalışma arkadaşlarıma ve Tarhan Erdem’e baktığımda yaşadığım mahcubiyet bana yeter.


İHSANOĞLU 6 MİLYONLUK KİTLE KAYBETTİ

-Çatı aday meselesi nereden çıktı? CHP-MHP'nin yerel seçimdeki yüzde 42-43'lerdeki oyundan. Bu oranın karşılığı 21 milyon oy ama Ekmeleddin Bey'in aldığı oy 15 milyonu biraz aşıyordu. Erdoğan'ın oyunda da 800 bin mertebesinde eksilme var ama 53 milyon seçmen üzerinden baktığınız zaman, 21 ve 15 milyon, KONDA'nın kutuplaşma endeksinde çıkan yüzde 35 ve 25’e neredeyse denk geliyor.

Ya da BDP’nin boykot ettiği 2010 referandumunu hatırlayalım. Pazar günü Erdoğan ve İhsanoğlu'nun oylarını toplayıp üst kabul edersen dağılımı da 57,5-42,5. Yani referandumdaki 58-42. Bütün bu sihirli gibi görünen sayılar kutuplaşmayı teyit ediyor.

Genel seçimlerde tabloyu gri alandaki seçmen değiştirmişti. Yüzde 40 bu gri alandayken yüzde 60 kutuplaşmanın pençesinde. Seçime katılıp katılmama bu gri alanda oluyor. Yoksa iki tarafın da çekirdek seçmeni sandığa gidiyor. Yerel seçim sonuçları üzerinden analiz ettiğimiz zaman, gri alandaki eksilme daha çok Ekmeleddin Bey'in oyundan eksiltmiş gözüküyor. 21 milyon olması gerekirken 15 milyonda kalmış. CHP-MHP sempatizanları bu adayla yerel seçimde duydukları heyecanı duymamışlar ve sandığa gitmemişler gibi.

ORTAK ADAY GÖSTERMEK 2. TURU 1. TURA ÇEKTİ




İHSANOĞLU OYLARININ ÜÇTE BİRİ MHP'DEN

- İhsanoğlu'nun CHP'nin ulusalcı kesiminde nasıl bir yankısı oldu?

İhsanoğlu'nun CHP tabanında özel bir karşılığı olmadı, başkası da gelse oy verecek 15 milyonluk çekirdek oy verdi. İhsanoğlu 6 milyonluk bir kitleyi kaybetti ama bunun ne kadarı ulusalcı, ne kadarı özgürlükçü bilemem.

- 15 milyonun ne kadarı MHP'nin hanesinden geldi sizce?

Kaba bir hesapla 10'a 5 diyebiliriz.

-Ortak aday göstermek 2. turu, 1. tura çekti. CHP'den Rıza Türmen, MHP'den Meral Akşener gibi ayrı ve iddialı adaylar gösterilseydi temaşası daha bol bir seçim dönemi olurdu ve bunun yarattığı heyecan ve gerilim katılımı etkilerdi. Ama bu seçimde Ekmeleddin Bey'in tanınmamış olması, siyaset dışından gelmesi, miting yerine salon toplantıları tercih etmesi, güncel meselelere daha az değinmesi gibi bir sürü sebeple ortak heyecan üremedi. Böyle olunca da blok 15 milyon dışında kalan gri alandaki seçmenlerden kimseyi duygusal ve fikri olarak çekip sandığa götüremedi. Mesela Saadet Partisi de aday çıkarsa ve 1. turda dörtten fazla aday olsaydı, stratejik olarak 1. turda Tayyip Bey'in seçilmesini engelleyip, 2. turda doğal ittifaklarla bloklaşma sağlanabilirdi. Ama bunun yerine dini kesimden de oy alacağı varsayılan Ekmeleddin Bey'den yana kullandılar tercihlerini.

- Ekmeleddin İhsanoğlu AKP tabanından hiç oy alamadı mı?

Yok sayılabilecek seviyededir.

DEMİRTAŞ'IN YÜZDE 9.8'İ VE ÖCALAN'A ONAY

-MHP ve CHP'nin ortaklığı ile Erdoğan'ın zaferine rağmen en düşük oyu alan Selahattin Demirtaş nasıl "seçimin en çok kazananı" oldu?

Demirtaş seçimin fark edileni oldu. Kürt siyasi hareketinden gelen biri Türkiye'ye dair söylemlerde bulundu ve inandırıcı oldu, Kürt siyasetinin Türkiyelileşmesi denilen şeye tanık olduk. Öcalan'ın önerisiyle BDP'den HDP'ye geçiş doğru mecrasını buldu ve HDP'nin oylarını 3,5 milyona taşıdı; eski ile yeni çatışmasında yeniden pozisyon aldığını söyleyerek yeninin içini nasıl doldurulacağını tartışmaya açtı. En önemlisi Demirtaş, bazı kapalı kulakları açtı, acaba dedirttirdi. Bu 2015'te meyve verebilir.

AKP'NİN ALABİLECEĞİ MAKSİMUM OY 24 MİLYON

- AKP ve Erdoğan için 21 milyondan ötesi var mı, yoksa burası sınır mı?

Var. Hesaplarımıza göre, aşağı yukarı 24 milyon. Seçime katılım yüzde 80, geçerli oy 40 milyon olursa bu yüzde 58-60 arası demek. En azından anayasayı tek başına Meclis’ten geçirip referanduma götürebilecek çoğunluğa ulaşabilir.

CEMAATİN OYU NE KADAR?
- Cemaat oyu diye özel bir araştırmamız yok ama gözlemlerime göre kayda değer, yani yüzde 1-2’yi geçen oranda olduğunu düşünmüyorum. Cemaat yaygın bir toplumsal desteği hedefleyerek çalışmış bir cemaat değildir. Gülen cemaatinin stratejisi Osmanlı’dan beri bildiğimiz farklı kesimlerin parlak çocuklarını almak, eğitmek ve o eğitimli çocukları karar mekanizmaları içerisinde yükselmelerini sağlamak.