BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Bordo Berelilerin öğretmeni ile komutanın ifadesi

GÖLBAŞI'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirme teşebbüsüyle ilgili 68 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar ve avukatları ile gazi İsmail Oğuz, Başbakanlık, TBMM ve müşteki avukatları katıldı.

Abone ol

Mahkeme Başkanı Bayram Kantık, dava dosyasına gelen evrakları okudu. Duruşmada tanık olarak dinlenen Ahmet Kangal, olay tarihinde astsubay rütbesinde ÖKK' de öğretmen olarak görev yaptığını anlattı.

Darbe girişiminin yaşandığı gün kursiyerlerle eğitimini bitirdikten sonra rutin mesaisini tamamlayarak akşam birliğinden ayrıldığı ifade eden Kangal, ailesiyle dışarıdayken telefonundan Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığı haberlerini okuduğunu ve patlama sesleri duyduğunu, bunun üzerine ailesini eve bırakıp gelen emir üzerine saat 03.00 civarı ÖKK yerleşkesinin olduğunu bölgeye gittiğini belirtti.

Kangal, darbecilerin ÖKK karargahını ele geçirdiğini bilgisi üzerine 6-7 kişilik bir grupla 05.30 civarında tel örgüden atlayarak içeri girdiğini, tel örgüde kamera olduğundan nizamiyede tarafından gelenlerin üzerilerine ateş açtıklarını ileri sürdü. 

Tel örgülerden yerleşkeye girdikleri esnada İsmail Oğuz başçavuşun kafasından vurulduğunu duyduğunu beyan eden Kangal, sözleri şöyle sürdürdü:

"Fırat Çelik albayla nöbetçi amirliğin oradan giriş yaptık. Karargahta öncelikle emniyeti sağlamaya çalıştık. O bölgede Ümit Bak'ın ekibi vardı. Nizamiyede bulunan ve darbe girişimine katılan ekip, karargah binasına doğru geldi. 12. tabur personeli Diyarbakır'dan Semih Terzi ile gelen ekipten bir bölümü nizamiyeden gelenleri  silahlarından arındırdılar. Müteakiben ben de üzerilerindeki silah, teçhizat ve telefonları aldım."

ALBAYIN VERDİĞİ İFADE

Duruşmada daha sonra olay tarihinde ÖKK Lojistik Şube Müdürü olan Albay Murat Yiğit'in beyanı alındı. Yiğit, 15 Temmuz'da mesaiden sonra evine gittiğini, televizyondan saat 23.00 sıralarında anormal haberler gördüğünü, bunun üzerine harekat merkezini aradığını söyledi. Harekat merkezindeki personele "Bize bir görev verilecek mi? Çağırılıyor muyuz?" diye sorduğunu aktaran Yiğit, telefona bakan personelin sorularını çekingen bir tavırla geçiştirmesi üzerine karargahta bir sıkıntı olduğunu anladığını dile getirdi. 

Daha sonra devre arkadaşı albay Kemal Turan ile birliğin darbeciler tarafından ele geçirildiğini öğrendiklerini kaydeden Yiğit, "Gölbaşı'nda oturan bir arkadaşım vardı. Kemal albayla oraya gittik. Ondan drone aldık. Ardından ÖKK yerleşkesine geçtik." diye konuştu.

BİZ SİLAH ARKADAŞIYIZ

Nizamiyenin karşısında "Arkadaşlar biz silah arkadaşıyız. Neden böyle yapıyorsunuz?" şeklinde megafondan nizamiyedekilere seslenildiğini aktaran Yiğit, "Nizamiyedekiler, yaklaştığımız zaman ateş açıyorlardı." dedi. Yiğit, darbe girişimi gecesi ÖKK'de yaşadıklarına ilişkin şu bilgileri verdi:

 "Bizden önce giden arkadaşlar, 'Nizamiyeye yaklaştırmıyorlar' dediler. Ben de geri bölgede kalıp drone uçurmaya başladım. Görüntü alayım diye. Drone'a ateş açıldı. Zaten gece görüş kamerası olmadığı için çok net görüntü alamadım. Sabah saat 08.00 civarı karargahın kontrol altına alındığı bilgisi geldi. Daha sonra Özel Hava Alay Komutanlığının kontrolünü almam ve güvenliğini sağlamam emredildi. Ben de 37. Tabur'dan 25 kişilik bir ekiple emniyet kuvvetleri ile Hava Alayı'na gittim. 1,5 saat kaldık. Akabinde Genelkurmay Başkanlığı ve savcılarlardan oluşan bir heyetle Akıncı Üssü'ne gittik."