İlk kez Türkiye'den bir belediye başkanının konuşmacı olduğu BM'de Kadir Topbaş, risk altındaki kentlerde yapılması gerekenleri anlattı
Abone olİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı UCLG Başkanı sıfatıyla Birleşmiş Milletler'de (BM) konuştu.
İlk kez Türkiye'den bir belediye başkanının konuşmacı olduğu BM'de düzenlenen ve BM Genel Kurul Başkanı Joseph Deiss'in açılışını yaptığı "Risk Altında Kentler: Kentsel Yerleşimlerde Afet Risklerine Karşı Hareket Etmek" başlıklı panelde konuşan Topbaş, kentler gibi yaşam alanlarının doğru planlanmasının önemine değindi.
Sel baskınları, depremler ve kasırgalar gibi doğal afetlerin yanı sıra iklim değişikliğinin, doğayı doğru kullanmayan kentlerde sorunlar ortaya çıkardığını kaydeden Topbaş, sanayileşme sürecine girdikten sonra şehirler hızla gelişirken bir plansızlığın da baş gösterdiğini söyledi.
Ülkelerde kalkınma planları yapılırken bu alanda ulusal planların yapılmadığını belirten Topbaş, bu yoğunluğun getirdiği sorunları çözmede zengin ülkeler birtakım tedbirler alma fırsatı yakalarken fakir ülkelerin bunların üstesinden gelme imkanı olmadığını ifade etti.
Doğal afetler ortaya çıktığında bundan en çok etkilenin şehirlerde yaşayan insanlar olduğunu vurgulayan Kadir Topbaş, insanların yoğun olarak yaşadığı şehirlerde yerleşim alanları doğru alanlar değilse, yapı türleri bölgenin risklerine karşı düzenlenmemişse birtakım risklerin kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Mevcut yerleşim alanlarının rehabilite edilmesi ve risklerin azaltılması ile yeni yerleşim alanları oluştururken dikkate alınacak kriterlerin belirlenmesi konusunun önem taşıdığına dikkati çeken Topbaş, “Biz mimarlar şöyle düşünürüz; her zeminde yapı yapmak mümkündür, ama maliyetleri farklıdır. Eğer o maliyetlere katlanırsanız her yerde yapı yapabilirsiniz. O halde doğru yerler şeçip, doğru yöntemlerle yapı alanları oluşturmak lazım" diye konuştu.
İnsanoğlunun yeryüzünün davranış biçimlerini geçmişteki deneyimler ışığında bildiğini, buna karşı tedbirlerin de alınması gerektiğini bildiren Topbaş, bu yüzyılda daha çok ticari kaygılarla birtakım risklerin dikkate alınmadığını ve göz ardı edildiğini söyledi.
Bu tip doğal afetlerde mutlaka bütün ülkelerde halkın ve yetkililerin paralel hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Topbaş, "Hükümetlerin bu konuda hassasiyetlerini tam olarak ortaya koymaları gerekiyor. Yerel yönetimler yerleşim alanları tespitlerinde değerlendirmelerini ona göre yapmaları gerekiyor" dedi.
Nüfusa göre yerleşim planları yapılmasının önemine değinen Topbaş, konuyla ilgili sivil toplum örgütlerini paralel çalışmalar yapması ve özellikle halkın ciddi anlamda bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı UCLG Başkanı Topbaş, özellikle konut edinirken halkın konutun ne kadar risk alanında olduğunu sorgulaması, bir otokontrol sisteminin geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
İş dünyasının da paralel adımlar atması gerektiğini vurgulayan Kadir Topbaş, iklim değişikliklerinden bahsedilen bu dönemde çevreyi kirleten üretimler konusunda yeni adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
-HALKIN KENDİ YAŞAM ALANLARINI İYİLEŞTİRMESİ-
Kadir Topbaş, konuşmasında, İstanbul'un bir deprem kuşağında yer aldığına işaret ederek şunları söyledi:
"Biz iki şey önemsedik. Dünyanın birçok yerindeki kentsel dönüşümleri dikkate alarak, halkı katarak yürümek istedik ama burada maalesef siyaset ve bazı baskılar karşısında bu düşündüğümüz projeyi hayata geçirmede ciddi şekilde zorlandık. Bu yıl itibariyle başlattığımız ve halktan çok ciddi destek aldığımız, siyasilerin de desteklemek zorunda kaldıkları halka fırsatlar verecek kararlar koymak suretiyle onların kendi yapı alanlarını iyileştirme yapmasının önünü açtık. Böylece 270 hektarlık bir alanda bu yenileme sürecinin başlayacağı plan kararlarını meclisimizden geçirdik."
Yaşam alanlarının iyileştirilmesi konusunda daha önce yapılan planların siyasi söylemler sebebiyle hayata geçirilemediğini ifade eden Topbaş, bir rant varsa bu imkanı halka vermek suretiyle bir çalışma başlattıklarını ve başarıya ulaştıklarını bildirdi.
Topbaş, "Başkanı olduğum, yaklaşık 3 milyar insanı yöneten yerel yönetimlerin üye olduğu UCLG'nin de BM ile paralel çalışmak suretiyle afet ve risk azaltımı konusunda hazır olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
İstanbul'un 9-14 Mayısta En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansına evsahipliği yapacağını anımsatan Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan sonra daha aktif olma zamanı gelmiştir, geri sayım başlamış ve sistem aleyhte işlemek durumundadır. Bunun tedbirini almadığımız takdirde, şehirlerdeki nüfus arttıkça, afetler o şehirlere ulaştığı müddetçe oradaki can kayıpları mal kayıplarından çok daha fazla can yakıcı hale gelmesi kaçınılmazdır. Yerinden dönüşüm, yerinden güçlendirme, mümkün değilse eski yerleşim alanlarının desantralize edilmesinin halkı sistemin içinde tutmak suretiyle mümkün olacağını İstanbul'daki çalışmalarımızda gördük."
Konuşmasının sonunda Topbaş'a panelin moderatörü Zeinab Badawi, İstanbul'un eski Belediye Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın afetlere karşı riskleri azaltmada kendisine ne tür bir yardımı olduğunu sordu.
Topbaş, afet ve risk yönetimi ile ilgili bakanların da katılımıyla bir toplantı yapıldığını, belediye olarak kendilerine bir taslak oluşturma yetkisinin verildiğini anlattı.
Başbakan Erdoğan'ın reform niteliğinde değişikliklerle yerel yönetimlerde birtakım yasal düzenlemeler yaptığını ve önlerini açtığını belirten Topbaş, adımların görüş ve bilgi paylaşımı ile atıldığını vurguladı.
-ŞEHİRLEŞMEDE İÇİN 5 KRİTER-
Panelin ana konuşmacısı BM Habitat İcra Müdürü Joan Clos da gelecek 20 yıllık zaman zarfından en azından 2 milyar kişinin daha kentlere göç etmiş olacağını, dolayısıyla erkenden planlama yapmak zorunda olduklarını söyledi.
Gelecekte çok ciddi zorluklarla karşılaşılacağını, temel birtakım tedbirlerin alınması gerektiğini ifade eden Clos, kentsel planlama noktasında 5 emrin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
Clos, yüzde 10'den daha fazla eğimli araziler ve dere yataklarında inşaata izin verilmemesi, iyi bir yağmur suyu tahliye sistemi olmayan yerlere yerleşim gerçekleştirilmemesi, yerleşim alanlarının en azından yüzde 30'unun cadde ve sokaklara ayrılması, 25 metreden daha dar caddeler inşa edilmemesi gerektiğini kaydetti.
Clos, şehir planları 1811'de yapılan ve arazisinin yüzde 30'unun caddelere tahsis edildiği Manhattan'ı örnek gösterdi.