Furkan bebeğin şehit babası eşine sürekli bizi "keklik gibi avlayacaklar" demiş.
Abone olVan’da PKK bombası ile şehit düşen Selami Duğrul’un kendisi gibi polis olan eşi Hatice acı dakikaları anlattı.
Acı olayın meydana geldiği pazar akşamı, kendileri gibi polis olan arkadaşlarının evine yemeğe gitmiş Duğrul çifti. Saat 19.00 sıralarında, Selami Duğrul ve arkadaşı, çay bahçesine gidip geleceklerini söylemiş. Hatice Duğrul, “Hava karardı. Dikkat çekersin, üniformanı çıkar” demiş. Selami Duğrul, “Hemen döneceğiz, gerek yok” diye cevap vermiş. İki arkadaş dışarıya çıktıktan 5 dakika sonra müthiş bir gürültü duyulmuş. Hatice Duğrul, hemen telefona sarıldığını belirterek, yaşadığı korkunç dakikaları şöyle anlatıyor:
“Kötü birşey olduğunu anladım. Hemen aradım. Telefonu meşgule düşürdü, tekrar aradım, tekrar meşgüle düşürdü. Ondan sonra telefonu tamamen kapalıydı. Bence telefonu o meşgule düşürdü. O anda yaşıyordu. Hep birlikte olay yerine koştuk. Kimse yerde yatanın yaralı mı, canlı bomba mı olduğunu anlamadığı için yanına yaklaşamadı. Eşim yarım saat boyunca yerde yaralı olarak yattı. Beni de yanına yaklaştırmadılar. Oysa, olayın yaşandığı yerin 10 metre ilerisinde Çatak Devlet Hastanesi bulunuyordu. Olaydan hemen sonra eşimi oraya götürmüş olsalardı daha erken müdahele edilmiş olabilirdi. Eşimi yaralı olarak Van Devlet Hastanesi’ne götürmüşler. Kalp masajı yapılmış ancak kurtaramadılar. Onu zamanında hastaneye götürselerdi kurtulabilirdi.”
Duğrul çifti, evlendikten 1 yıl sonra çocukları Furkan da doğunca, borçlarını bir an önce ödeyebilmek için, zorunlu şark hizmetine başvurmuşlar. Ardından tayinlerinin Van’ın Çatak ilçesine çıktığını öğrenmişler. Çatak’ta, 11 yıl boyunca terör eylemi yaşanmadığı için bazı meslektaşlarının çok rahat olduğunu söyleyen Hatice Duğrul, “Eşim, onların aksine, her zaman kaygılıydı” diyor.
KEKLİK GİBİ...
Hatice Duğrul, şehit eşinin, nöbet tuttuğu kulübe için “Keklik gibi avlanmayı bekliyoruz” ifadesini kullandığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Dağların arasında büyük bir arazi düşünün. Çevresinde tek bir ağaç bile yok. Ortasında ise küçük bir kulübe, içinde nöbet bekleyen biri var. Eşim, ’Vatanı korumak için, yemeden içmeden saatlerce beklerim. Ancak beni burada dışarıdaki saldırılara karşı kim koruyacak?’ derdi. Temmuz ayında bazı arkadaşlarla birlikte Çatak Kaymakamlığı’na dilekçe vererek, Özel Harekat ekibi istedik. Ancak bu talebimiz uygun görülmedi. Oysa ki bu tür yerlerde Özel Harekat görevlilerinin bulunması her zaman caydırıcı olmuştur. Göndermiş olsalardı belki bugün eşim yaşıyor olabilirdi. Bölgeye eşim öldürüldükten sonra Özel Harekat ekibini göndermeyi uygun buldular.”
Furkan babasının öldüğünü hissetti
Annesi Hatice Duğrul’un kucağından inmeyen boncuk gözlü minik Furkan, olanlardan sanki haberdar gibi sürekli ağlıyor. Annesi, Furkan’ın babasıyla olan ilişkisini şöyle anlatıyor: “Eşim, Furkan’ı ‘küçük kuzum’ diye severdi. Oğlumuzu hep o uyuturdu. Furkan da babasının kucağından inmek istemezdi. Eşim, o hain saldırıda ölmeden yarım saat önce, 26 Ekim’de bir yaşına basacak Furkan’ın doğum günü için plan yapıyordu. Ona bakıp bakıp, ‘Ben yokluk içinde büyüdüm ama senin her şeyin olacak’ derdi. Furkan, babasının öldüğünü hissetmeye başladı. Üç gündür sürekli ağlıyor, çok huzursuz. Neden ağladığını öğrenmek için dün akşam hastaneye götürdük. Doktorlar sağlık probleminin olmadığını söylediler.”
Haber: Tülay Acar
Kaynak: www.vatanim.com.tr