Biz bu filmi gördük, yemezler!
Son siyasi olaylarla gündemin sarsıldığı ülkede, ani kararla daha 4 ay önce atanan Merkez Bankası Başkanı değişikliğinin gerçekleşmesi “biz bu filmi gördük” dercesine o günlerin yeniden gündeme geldiği havasını estirdi.
Hepsi aynı ana denk geldi.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması, HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Milletvekilliği’nin düşürülüp Meclis’ten yaka paça götürülmesi, HDP’nin kapatılma kararı sürecinin hukuken başlatılması ve tabii son olarak Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın Cuma günü piyasaların kapanmasından hemen sonra görevinden alınması kararı.
İsteseniz, daha önce ince ince planlasınız herhalde bu kadar aynı zaman dilimlerine denk düşmezdi.
Siyasetin bu radikal kararlarına içeride ekonominin tepki vermesi bekleniyordu da, pazar gecesi ani tepkiyle bir anda piyasaların alt üst olacağını kimse tahmin bile edemiyordu.
Ama oldu.
Önceki gece, yani pazarı pazartesiye bağlayan gece Türkiye’de bir anda para piyasaları kargaşası yaşandı. Bir süredir hareket göstermeyen dolar ve altın serbest piyasada yükselişe geçerken, borsa ani düşüşle son dönemlerin en büyük inişini yaşadı.
Saatler gece yarısını gösterdiğinde 1 doların 8.40 TL’ye kadar yükselmesi piyasayı panikletti. Bankalarda da işlem kargaşası yaşandı. Hatta gece yarısından sonra bankaların pek çoğu dolar ve altına işlem sınırlaması getirdi.
Ülke olarak yeni güne başladığımızda ise TL’nin dolar karşısında yüzde 15 değer kaybettiğini ve mini bir devalüasyon yaşadığımızı gördük.
/////// /////// ///////
Sosyal medya üzerinden duyurulan ve dün de etkisini uzun süre hissettiren bu ani piyasa hareketliliğine gerekçe olarak da gece saatlerinde bize göre saat farklılığından dolayı erken açılan Asya piyasalarının tepki vermesi gösterildi.
Doların ve altının harareti geceye göre biraz düşmekle beraber piyasalardaki hareketlilik de, tepkiler de halen devam ediyor.
Velhasılı uzun süredir finans baskıları ve pandeminin yarattığı ekonomik kriz derken ülke olarak bir gecede yeniden fakirleştik. Yeni nesil bilmez ama bizler bu filmi daha önce, bizim anne ve babalarımızda defalarca gördüler.
Korku filmi gibi bir durum…
Yakın tarihimizin en sarsıcı krizleri olarak bilinen 94 , 99 ve 2001 ekonomik krizi de bu geceye benzer bir gelişme ile geldi. 2001’de gecelik faizler binde 7 binleri buldu. 97’den gelen içi boşaltılmış bankalarla beraber 2001’deki süreçte bu ülkede tam 22 banka TMSF’ye devredilerek, kapandı.
Ve bu süreçlerin en büyük gerekçesi ülkede siyasi istikrarın bozulmuş olması idi. Hükümetlerin yönetim eksikliği, yönetilemez olması, partiler arası kavga, liberal ekonomik politikalardan tavizler sokakların fitilinin ateşlenip, sosyal kaos ortamı yaratılmaya çalışılması ,siyasi mühendislik planları zaten pamuk ipliğine bağlı olan ekonomiyi de alt üst etti ve ülke tarihinin büyük krizlerini yaşadı.
Son siyasi olaylarla gündemin sarsıldığı ülkede, ani kararla daha 4 ay önce atanan Merkez Bankası Başkanı değişikliğinin gerçekleşmesi “biz bu filmi gördük” dercesine o günlerin yeniden gündeme geldiği havasını estirdi.
Sanki dışarıdan bir yerlerden yeniden düğmeye basıldığı ve “siyasi istikrarın bozulması” amaçlı bir operasyon çekilmek istendiği gibi bir algı ile karşı karşıyayız…
Katılmak istemesek de, kimilerine göre bu derin ekonomik darbe girişimlerinin sadece bir fragmanı…
Lakin, ekonomi üzerinden oyun oynayan korku tacirlerine de hatırlatma yapmakta fayda var:
Türkiye o 90’lı ve 2000’li yılların başındaki Türkiye değil. İş başında güçlü bir hükümet var. Toplumsal kaosa ve özellikle de ekonomik dengeleri kalıcı olarak zedeleyecek siyasi istikrarsızlık tablosu yaratmak isteyenlerin hayalleri kursaklarında kalacak. Ülkenin bu iç dinamiğinde yaşanan ve faiz lobisi ile dolar tüccarlarının spekülasyonlarıyla ortaya çıkan hareketliliği kendi ekseninde kısa sürede dengeye oturtacağına inancımız da, güvenimiz de tam…