Türkiye'de biyodizel üretimi 450 bin tona ulaşırken, bir dağıtım şirketi de ''çevreci, yurtsever benzin'' sloganıyla kurşunsuz biyobenzin satmaya başladı.
Abone olTürkiye, AB direktifleri doğrultusunda ülke gündemine gelen bioyakıt üretimi konusunda, şaşırtacak hızda yol alıyor. Biyodizelde Almanya'da şu anda 1.8 milyon tonluk üretim söz konusu iken, Türkiye yıllık üretimini yaklaşık 3 yılda 450 bin tona çıkararak, üretim açısından Avrupa'da 3. sıraya yükseldi. Bu arada Türkiye'de bir firmanın ''tarım ürünlerinden elde edilen etanol ile harmanlanmış'' biyobenzin satışına başlaması yanında, 25'ten fazla firmanın biyodizel üretimine geçtiği, 35-40 firmanın da üretime geçmek için yatırım aşamasında olduğu belirtiliyor. Yağ teknolojisi ile üretim yapılabildiği ve fazla yatırım gerekmediği için, hammadde sorununun çözümü halinde, Türkiye'nin yıllık üretiminin, çok kısa sürede 1 milyon tonun üzerine çıkabileceği söyleniyor. Sektör yetkililerinin verdiği bilgiye göve, biyodizel ile biobenzin, kimyasal olarak da farklı. Biyobenzin üretimi için daha yüksek yatırım gerekiyor. Biyobenzin, arpa, buğday, mısır, şekerpancarının fermantasyonu ile elde edilen biyoetanolden üretiliyor. Yatırım maliyeti 40-50 milyon dolar civarında. Biyodizel ise atık yağlar, bitkisel veya hayvansal yağlar kullanılarak, yağın gliserini ayrıştırılarak üretiliyor. Bioyobenzin de biyodizel de benzine ya da motorine katılmadan doğrudan araçlarda kullanılabiliyor. Ama üretim yetersiz olduğu için, AB'de şimdilik yüzde 2 oranında katılıyor. Yıllar itibariyle katkı oranı artırılacak. 2010'da yüzde 5.75, 2012'te yüzde 18'e yükseltilmesi hedefleniyor. Bu arada Türkiye'nin mevzuatında, halen biyobenzin ve biyodizel konusunu tam olarak kapsayan bir düzenlemenin olmadığı belirtiliyor. TBMM gündeminde yer alan Enerji Verimliliği Yasa Tasarısı ile bu konuda ilk düzenleme yapılmış olacak. Petrole dayalı akaryakıtın devletlerin en önemli gelir kaynağı olduğunu, Türkiye'de akaryakıtın maliyetinin 4 katı vergi uygulandığını anlatan sektör, ''çevrenin korunması açısından tüketimi teşvik edilen biyodizel ve biyobenzine ÖTV uygulanmasını istemiyor. Vergi uygulanması durumunda, fiyat açısından bir cazibesi kalmayacağı ve kullanılamayacağı ifade ediliyor. Ayrıca biyobenzin ve biyodizel, Petrol Kanunu'nda akaryakıt olarak geçmemesine karşın, dağıtım ile ilgili yönetmeliklerde, akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından dağıtılması öngörülüyor. Üretici firmalar ise ÖTV'ye tabi olmaması nedeniyle farklı muameleye tabi tutulmasını isterken, dağıtımın petrol şirketlerine bırakılmasına karşı çıkıyorlar. Çünkü dağıtım şirketleri biyodizeli neredeyse maliyetine alıyor. Akaryakıt dağıtım lisansı almak için yıllık 60 bin ton dağıtım şartı olduğuna işaret eden yetkililer, bu rakamın biyodizel üreticileri için daha düşük ölçeklere indirilmesi, firmalar ve üretici birliklerinin kendi ürettikleri biyodizeli dağıtabilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. -''GETİR TOHUMU-GÖTÜR MAZOTU'' Verilen bilgiye göre, AB'de biyodizel üretimi yaygın olarak tarımsal üretici birlikleri, kooperatifler tarafından yapılıyor.Üreticiler, birliklere ya da kooperatiflere yağlı tohum teslim ederek, ihtiyaçları olan bitkisel yağ ve biyodizeli alıyorlar. Sistem, ''getir tohumu-götür mazotu'' adı altında işliyor. AB'de, orman alanları ve kapalı su havzalarındaki işletmelerde biyodizel kullanımının mecburi olduğu belirtiliyor. Sektördeki diğer önemli sorun da, biyodizel standardının henüz hazırlanmaması olarak ifade ediliyor. TSE'nin Eylül'den sonra biyodizel standardı üzerinde çalışacağı belirtilirken, 2006'da mevzuat tamamlanırsa, Türkiye'nin, AB'nin biyodizel açığını karşılayabilecek önemli bir üretici haline gelebileceği, biyodizelin AB'ye en önemli ihracat kalemleri arasında yer alacağı ifade ediliyor. Firmalar, en kaliteli biyodizelin elde edildiği kanola üretiminin Türkiye'de teşviki için, bu yıl üretilen tüm kanolayı, uluslararası fiyatların üzerinde fiyatla satın almış, gelecek yılki üretimi alma konusunda da söz vermiş. Sindirilebilirlik oranı yüzde 99 olan kanoladan elde edilen biyodizelin ''içilebilir nitelikte'' olduğu vurgulanıyor. -LİTRE SATIŞ FİYATI 1.2-1.4 YTL+YÜZDE 18 KDV Öte yandan hammaddeye bağlı litre maliyeti 70-85 cent arasında değişen biyodizelin litresi, 1.2-1.4 YTL+yüzde 18 KDV ile satılıyor. Birçok firma, kendi tüketimi için üretiyor. Bunun dışında büyük inşaat şirketleri ve firmalar, üretici birlikleri, tarım kooperatifleri alıyor. Yıllık 50 bin ton üretim için, teknoloji farkına göre 1-10 milyon dolar yatırım gerekli. Yağ ustaları bile üretiyor ya da yağ fabrikaları biyodizel üretimine dönüştürülebiliyor. Hiç bir teknoloji değişimi gerekmeden, araçlarda kullanılabiliyor. Araçların verimine ve hızına herhangi olumsuz etkisi olmadığı, buna karşın yüzde 10 enerji tasarrufu sağladığı belirtiliyor. Türkiye'de yıllık 35 milyon ton olan petrol tüketiminin yüzde 2'sinin biyodizel ile karşılanması halinde, 700 bin ton bitkisel veya hayvansal yağ gerekiyor. Bu nedenle yağ bitkilerinin üretiminin artırılması büyük önem taşıyor. -BİTKİSEL ATIK YAĞLAR DEĞERLENDİRİLİRSE... Türkiye'de 350 bin ton bitkisel atık yağ olduğu tahmin ediliyor. Mevzuat gereği bunların çevreye atılmaması, toplanıp imha edilmesi gerekiyor. İmha olayı bile çevreyi kirletiyor. Oysa bu yağlar biyodizel yapımında kullanılabiliyor. Böylece hem çevre kirlenmiyor hem de ekonomik katkı sağlanıyor. Ancak halen atık yağların en fazla 50 bin tonunun toplanabildiği tahmin ediliyor. Biyodizel, kalorifer yakıtı olarak veya çim makinaları, su pompaları, testereler vb. dizelin kullandıldığı her yerde kullanılabiliyor. Makinalara, bilinen hiç bir olumsuz etkisi yok. Çevreye olumsuz etkisinin ise hemen hemen olmadığı, atıkların yüzde 99 düzeyinde çözündüğü belirtiliyor. Yeni bir sektör yaratan biyodizelin, enerjide dışa bağımlılığı azaltacağı gibi çevre kirliliğini de önleyeceği vurgulanıyor.