Birmanya'nın en büyük kenti Yangon'da bulunan tek Ermeni kilisesi, ülkedeki Ermeni kültürünün tek temsilcisi olarak görülüyor. BBC Dünya Servisi muhabiri Andrew Whitehead, kilisenin ve ülkedeki Ermenilerin tarihini anlatıyor.
Abone olBirmanya'nın en eski kilisesi ayakta durmakta zorlanıyor. Ayinlere katılanların sayısı da nadiren çift basamaklı rakamlara ulaşıyor. Ülkenin dış yatırımlara açılmasıyla turizm için de yeni umutlar doğdu.
Birmanya'nın en büyük kenti Yangon'daki (Rangoon) Ermeni kilisesinde ne papaz John Felix, ne de kilisenin topluluğu Ermenice biliyor. Geçtiğimiz Pazar sabahı, kilisenin ayininde ben dâhil toplam sadece 7 kişi vardı.
Bu 150 yıllık kilise, Yangon'un merkezindeki bir sokağın köşesinde, görkemli bir konumda bulunuyor. Çok güzel bir bina… Hareketli kent merkezi içinde, ufak huzurlu bir yer. St. John Ermeni Ortodoks Kilisesi, kentin ticaretle uğraşan topluluklarından geriye kalan tek yapı olarak, 'Tüccar Sokağı'nda bulunuyor.
Felix, "Kilise kayıtlarına göre bir zamanlar Birmanya'da birkaç yüz Ermeni aile yaşıyordu. Ama 'son' Ermeni geçen yıl öldü. Tüm ülke genelinde Ermeni kökenli ailelerin sayısı 10 veya 20'yi geçmiyor, yalnızca birkaçı kiliseye geliyor" diyor.
Yaşı 30ların ortasına gelen Rachel Minus, Ermenice şarkı söyleyebiliyor ama konuşamıyor. Pazar ayinine, kilisenin çanlarını çalan babasıyla beraber katılıyor.
Rachel, "Benim dedem de Ermeni'ydi. Soyadımız da Ermeni soyadı, Minosyan'dan geliyor. Biz de Ermeni kökenliyiz, bu kilisenin ve kilise hizmetlerinin bizim için anlamı büyük" diyor.
Pazar ayinine gelen bir diğer Ermeni kökenli Birmanyalı da Percy Everard'dı. Uzun yıllar boyunca kiliseyi ziyaret etmiş. Rahip Felix, kilisede yapılan en son düğünün Percy Everard'ın düğünü olduğunu söylüyor. Fakat o kadar uzun bir zaman geçmiş ki, kimse düğün tarihinin ne olduğunu tam olarak hatırlamıyor.
17'inci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'ndan kaçan Ermeniler, şimdi İran topraklarında olan İsfahan'a yerleşmiş. Yerleştikten yıllar sonra da, Amsterdam'dan Manila'ya uzanan ticaret hattını oluşturmak için farklı bölgelere göç etmişler.
Kraliyet çevresiyle ilişkiler
Britanya Hindistanı'nın bölgedeki etkisinin en güçlü hissedildiği 19'uncu yüzyılın sonlarındaki nüfus sayım verilerine göre Kalküta, Dakka ve Yangon'da yaklaşık 1.300 Ermeni yaşıyordu.
Birmanya kraliyet çevresine yakınlıkları sayesinde Yangon'daki tüccar topluluklar arasında daha ayrıcalıklı bir konuma sahip oldular. Kilisenin bulunduğu arazinin Burma kralı tarafından Ermenilere verildiği söyleniyor.
Kiliseden yalnızca kısa bir yürüme mesafesinde olan prestijli The Strand oteli ve Singapur'daki ünlü Raffles oteli de Ermeniler tarafından kurulmuştu.
Son yüzyılda ise, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıktan endişe duyan Ermenilerin bir kısmı yavaş yavaş yeni bir ev arayışına girdi ve Avustralya en çok tercih edilen ülke oldu.
John Felix, hevesli, samimi ve kilisesinden gurur duyan bir din adamı. Topluluğu giderek küçülse de, kiliseyi ayakta tutmanın zorluklarından da yılmayan biri.
Üç yıl önce ölen babası, 30 yıldan uzun bir süredir bu kilisede vaizlik yapmıştı. Yangon kilisesinde rahiplik görevini babasından alan Felix, babası gibi başlarda Anglikan topluluğunun buyruğundaydı, daha sonra da Ortodoks Kilisesi papazı olarak devam etti.
Birmanya'da doğan ve Burmaca konuşan Felix'in kökleri Hindistan'ın güneyine ve Yangon'u böylesi güçlü bir ticaret merkezine görüştüren göçmen topluluklarına dayanıyor.
Kilise binasının durumundan kaygılı. "Çatıda üç tane leke var ve oradan su damlıyor, oraların onarılması lazım" diyor.
Ama her şeye rağmen, düzenli ve sağlam bir kilise. Yangon'a gelen turistler için bir çekim merkezine dönüşen kilise, sömürge döneminden kalma zengin mimarinin de mirası.
Pazar ayininde, Ortodoks kilisesinin tüm özelliklerini yansıtan dini heykeller dikkat çekiyor. Katılım az olmasına rağmen, ilahilerin büyüleyici sesi duyuluyor.
Felix, babasının ayinlerde giydiği o gösterişli kıyafetleri giymiyor fakat yine de Ortodoks geleneklerine sıkı sıkı bağlı.
Bu Ortodoks gelenekleri, kilisenin de tüm Ortodoks Hristiyan dünyasını ve giderek azalan Ermeni topluluğunu çekebilecek bir yere dönüşmesi için kilit öneme sahip görülüyor.
'Küresel bir kilise'
Birmanya'nın en büyük kentindeki tek Ortodoks kilisesi, diplomatların, iş adamlarını ve Rusya, Yunanistan, Sırbistan gibi ülkelerden gelen Ortodoksların da koltuklarını kabartıyor.
Pazar ayinine gelenlerden biri de tüm dünyayı gezen Romanyalı iş kadını, yayıncı ve organizasyon sorumlusu Ramona Tarta.
Birkaç aydır Yangon'da yaşayan Ramona, "İnancım benim için çok önemli. Dünyanın neresinde olursam olayım Ortodoks kilisesi bulurum. Yangon'da neredeyse vazgeçmek üzereydim. Buranın, yaşadığım yerler arasında Ortodoks kilisesi olmayan tek şehir olduğunu düşünmüştüm" diyor.
Arabasıyla önünden geçerken, tesadüfen keşfetmiş bu kiliseyi. Biraz tanıtım yapılırsa, bu tarihi binanın geleceğini de güvenceye alabileceği görüşünde.
Ramona, kilisenin Ortodoks akımlarına daha etkin bir şekilde ulaşması durumunda, ayine katılanların sayısının da artacağını söylüyor. Dikkat çekmek için kilise adına bir Facebook sayfası da açmış.
Son bir yüzyılda, Birmanya büyük kargaşalarla ve siyasi, ekonomik sorunlarla mücadele etti. Ülke, İkinci Dünya Savaşı'nda Japonların işgali altındayken mahrumiyet bölgesi haline geldi ve alt yapısı bölgedeki diğer ülkelerin tümünden daha fazla zarar gördü.
Savaş döneminde çoğu Ermeni, kuzeydeki ormanları aşıp daha güvenli olan Britanya Hindistanı'na göç etti.
Göç yolunda hayatlarını kaybeden aynı aileden 13 Ermeni'nin isimleri de kilisede anılıyor.
Birmanya, 1948'te Hindistan ve Pakistan'dan birkaç ay sonra, İngiltere'den bağımsızlığını ilan etti.
Bağımsızlık ilanından birkaç yıl sonra ülkenin başına geçen askeri yönetim, sınır ötesine ticari bağların geliştirilmesi için de fazla çaba göstermedi. Ordunun 1988'deki demokratik gösterileri şiddet kullanarak bastırması da ülkenin uluslararası toplumda giderek yalnızlaşmasına neden oldu.
Son birkaç yıldır demokrasi yolunda ilerleyen Birmanya kapılarını da dış yatırımlara açtı. Bir zamanlar Asya'nın en uluslararası şehirlerinden biri olarak anılan Yangon, yine kendisine küresel bir alan yaratıyor.
Bu yeni küresel akım, kökleri uluslararası ticaretin yoğun olduğu bir çağa uzanan Ermeni kilisesi için de umut ışığı doğurdu.