Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), sera gazı yoğunluğunun 2018'de rekor seviyelere ulaşmasının ardından küresel sıcaklıkların bu yüzyılda keskin bir şekilde artabileceği ve bunun sonucunda ortaya çıkacak iklim değişikliğinin 'yıkıcı' etkiler doğurabileceği uyarısında bulundu.
Abone olBirleşmiş Milletlerin (BM) alt kuruluşlarından UNEP, İspanya'nın başkenti Madrid'de gelecek hafta başlayacak BM İklim Zirvesi'nden önce açıkladığı yeni raporda iklim değişikliğine ilişkin önemli uyarılar yaptı.
Raporda, ülkelerin Paris İklim Anlaşması'daki taahhütlerini güçlendirmek zorunda oldukları 2020'ye sayılı günler kala, 2020 ile 2030 arasında küresel sera gazı yoğunluğunun her yıl yüzde 7,6’lık azaltılması gerektiği vurgulandı, aksi halde, anlaşmanın 1,5 derece hedefinin gerçekleştirilme fırsatının kaçacağına dikkat çekildi.
UNEP raporunda, Paris İklim Anlaşması'ndaki tüm taahhütler yerine getirilse bile küresel ölçekte hava sıcaklıklarının 3,2 derece artacağı, bunun da daha geniş ve tahrip edici iklim değişikliklerine yol açacağı uyarısında bulunuldu.
UNEP İcra Direktörü Inger Andersen, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, ülkelerin taahhütlerini yerine getirmek için 2020 sonunu beklememesi ve her şehrin, bölgenin, işletmenin ve bireyin şimdiden harekete geçmesi gerektiğinin altını çizdi.
WMO da uyarmıştı
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), yayımladığı raporda, iklim değişikliğinin ana etmenlerinden atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun 2018'de rekor seviyelere ulaştığını duyurmuştu.
Raporda, 2017'de 405,5 ppm (milyon parça başına) olan atmosferdeki karbondioksit (CO2) konsantrasyonun, 2018'de 407,8 ppm'ye çıktığı kaydedilmişti.
Atmosfere sera gazı salınım oranının son 10 yıl ortalamasından daha fazla arttığı belirtilen raporda, karbondioksidin atmosferde yüzyıllarca, okyanuslarda ise daha da uzun süre kaldığı uyarısında bulunulmuştu.
Raporda, atmosferdeki ısı tutucu sera gazı yoğunluğunun geçen yıl yeni rekor seviyeye ulaştığının altı çizilerek, "Bu uzun süredir devam eden eğilim yeni nesillerin, yükselen hava sıcaklıkları, hava koşulları, su stresi, deniz seviyesinin yükselmesi ile deniz ve kara ekosistemlerinde bozulma gibi iklim değişikliğinin giderek daha ciddi etkileriyle karşılaşacağı anlamına geliyor" değerlendirilmesine yer verilmişti.