Yine nutuklar çekilecek. 24 Kasım'da aynı hikayeleri duyacağız.
Abone ol24 Kasım'da 'Öğretmenler gününü' kutlayacağız. Çalışan öğretmenlerin sorunları gündeme getirilecek. Ya işsiz öğretmen adayları ne olacak? Her geçen yıl sayıları katlanarak artan adaylar.
200 bin işsiz öğretmenin çığlıklarını internet dünyasında kampanya başlatarak seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Sitemize yolladıkları maillerde 24 Kasım'ı protesto ediyolar. İşte o mail:
ÜCRETLİ ÖĞRETMENİN HAZİN HALİ
Ülkemizde yaklaşık 70 bin dolayında "ücretli öğretmen" (ek ders ücretli
karşılığı görevlendirilmiş öğretmen) çalışmaktadır. "Ücretli öğretmenler"
saati 5 YTL'den derse girmekte ve girdikleri ders saatine göre ortalama
aylık 300–500 YTL arası ücret almaktadır. Bu öğretmenlerin 15 günlük SSK primi yatırıldığı için bir sağlık karnesi alabilmek için en az 6 ay
çalışmaları lazımdır. Ayrıca yerine bir kadrolu/sözleşmeli öğretmen
atandığında ücretli öğretmenin işine derhal son verilmektedir.
Ücretli öğretmenler pek çok yerde KPSS puanına göre değil, ilgili Millî Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin tercihlerine göre görevlendirilmektedir. Bırakın eğitim fakültesi mezunlarını, önlisans mezunları dahi ücretli öğretmen
olarak görevlendirilmektedir. Maddî zorluklar içinde bulunan işsiz
öğretmenleri saati 5 YTL'den köle niyetine 300–500 YTL'ye çalıştırmak insan haklarına ne kadar uygundur? Üniversitede aynı sınıftan mezun olan bir
öğretmeni kadrolu/sözleşmeli atayıp yaklaşık bin YTL maaşla çalıştırırken
diğerini ücretli görevlendirip 300–500 YTL ücretle aynı işleri yaptırmak
Anayasa'mızın eşitlik ilkesine ne kadar uygundur? Bu durum vicdanları hiç mi rahatsız etmemektedir?
Şu da var ki başka hiçbir bakanlıkta "ücretli personel" yoktur. Örneğin; kıldırdığı namaz başına 5 YTL alan imam, çalıştığı her saat için 5 YTL alan hemşire veya polis yoktur. Bu uygulama, sadece, "gelecek nesillerin mimarı" olan öğretmenlere yöneliktir. "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." anlayışından, "Bir harf öğretmeye kalkanı, 'ücretli köle' yaparım." anlayışına geldik.
Yukarıda ifade ettiğimiz 165 bin öğretmen açığının bir anda nasıl olup da 25
bine düştüğünü şimdi çözdük: Kadrolu atayıp bin YTL vereceğine, ücretli
görevlendirip 300 YTL ver!
Ne zaman işsiz öğretmenler konusu açılsa Sayın Millî Eğitim Bakanı, topu
Maliye Bakanlığı'na atmakta ve Maliye'nin az kadro verdiğinden dem
vurmaktadır. Allah aşkına bu Maliye Bakanlığı başka bir hükümete mi bağlı?
Maliye'yi de ikna etmek sizin göreviniz değil mi? "Bakanlıklar arasında
eşgüdümü sağlamak" Başbakan'ın Anayasa'da ifade edilen görevlerinden biri
değil mi? Lütfen artık Maliye Bakanlığı sanki başka bir hükümete bağlıymış
gibi davranmaktan, bu ortaoyunundan vazgeçin.
HER HAFTA MÜJDE VERİLİYOR
2007 yılı bütçesi belli olduktan sonra Sayın Millî Eğitim Bakanı çıkıp
"Şubat'ta 10 bin kadrolu, Ağustos'ta da 10 bin kadrolu, 20 bin sözleşmeli
öğretmen alacağız demiştir." Ancak 22 Temmuz'daki seçimden 5 gün sonra
Ağustos'ta sadece "10 bin kadrolu, 10 bin sözleşmeli" öğretmen alınacağı,
diğer 10 bin sözleşmeli için Maliye'den izin çıkmadığı belirtilmiştir.
Basında çıkan "20 bin sözleşmeli seçim yatırımı mıydı?" haberlerinin
ardından MEB'den yapılan açıklamada "okullar açıldıktan hemen sonra" 10 bin sözleşmeli öğretmen daha alınacağı ilan edilmiş, okullar açıldıktan sonra
Sayın Bakan çeşitli televizyon kanallarında "Ekim ayında 10 bin sözleşmeli
öğretmen daha alınacağını" söylemiş, Kasım ayı başında ise Anadolu
Ajansı'nın geçtiği haberde 10 bin sözleşmeli öğretmenin "24 Kasım
Öğretmenler Günü"nde alınacağı ifade edilmiş, bu haberden birkaç gün sonra
Sayın Bakan bir açıklama daha yapıp 10 bin sözleşmeli öğretmenin Aralık
ayında alınacağını duyurmuştur. Yani Ağustos'ta alınması gereken 10 bin
sözleşmeli öğretmen, Aralık ayına kadar sarkmıştır. Bu süreçte neredeyse her hafta "Müjde! 10 bin sözleşmeli öğretmen alınıyor" haberleri gazeteleri
süslemiştir. Konuya vâkıf olmayan halkımız da her hafta 10 bin sözleşmeli
öğretmen alındığını sandığı için "Bu hafta da mı atanamadın?" sorusunun
sıkça muhatabı olduğumuzu belirtmeliyiz.
İşsiz öğretmenler olarak "askere gitme, evlenme, günü kurtaracak bir işe
girme, yeniden KPSS'ye çalışma" gibi konularda daha rahat kararlar alabilmek için Millî Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen atama takvimini netleştirip bir an önce açıklaması beklemekteyiz. Şu sıralar en çok merak edilen konu,
"Şubat-2008'de öğretmen ataması olup olmayacağı, olacaksa ne kadar öğretmen atanacağıdır?" 2008 bütçesinde MEB'e ayrılan pay da belli olduğuna göre bu konuda bir açıklama yapmak çok zor olmasa gerek.
BU YIL 250 BİNE DAYANACAK
TÜİK'in açıkladığı verilere göre üniversite mezunu işsizlerin sayısı her
geçen gün artmaktayken hâlâ yeni üniversiteler kurulmakta, işsiz öğretmen
sayısı 200 bini bulmuşken eğitim fakültelerinin kontenjanları hâlâ
azaltılmamakta. Bu gün 200 bin dolayında olan işsiz öğretmen sayısı, bu yıl
mezun olacaklarla beraber 250 bine dayanacaktır. Bu durum artık tehlikeli
bir boyut almaktadır. Birkaç yıl içinde 1 milyon işsiz öğretmene sahip bir
ülke konumuna geleceğiz ve KPSS de tıpkı ÖSS gibi milyonların yarıştığı bir
faciaya dönüşecek.
Sayın Millî Eğitim Bakanı'mızın 5 yıllık icraatlarını gördükten sonra işsiz
öğretmenler konusunda bir çözüm üretmeye niyeti olmadığını görüyoruz. Artık Sayın Başbakan'ın bu yaraya da parmak basmasını ve "ülkenin öğretmen ihtiyacının ücretli öğretmenlerle değil, kadrolu öğretmenlerle kapatılması" için gereken talimatı vermesini bekliyoruz.
Öğretmenlerin köle niyetine 300 YTL'ye çalıştırıldığı, her hafta 10 bin
sözleşmeli öğretmen atanıyormuş intibaının uyandırıldığı, işsiz
öğretmenlerin yok sayıldığı bu günlerde muhalefet partileri de üzerine düşen
görevi yerine getirmemektedir. Sadece birkaç milletvekilinin kişisel
gayretleri ile 200 bin öğretmenin sorununun çözülmesi güçtür. Muhalefet
partilerini de siyasî arenada hakkımızı aramaya davet ediyoruz.
Podyumda "iş kazası(!)" yaşayan bir mankenin sürmanşetten verildiği
ülkemizde, 200 bin işsiz öğretmeni ilgilendiren bu mektubun da "24 Kasım
Öğretmenler Günü"nde baş sayfalardan verileceğine inanıyoruz."