Birgün'de yayımlanan okur mektubu gazete yönetiminde çatlak yarattı. Köşe Yazarı Derman Abi, kendisini eleştiren bir mektubun yayımlanması üzerine istifa etti.
Abone olBirgün Gazetesi'nin okur mektupları köşesinde Barış Yarkadaş imzasıyla yayımlanan mektup tartışmaya yol açtı. DERMAN ABİ imzasıyla yazan köşe yazarı, kendisinin eleştirildiği mektubun gazetede yayımlanması üzerine istifa edeceğini söyledi. Yönetim DERMAN ABİ'yi son anda ikna etti. Ancak, Yarkadaş'ın mektubunu sayfada yayımlayan editör Sibel Korkmaz, yönetimden gelen "Mektubu neden yayımladın?" eleştirileri üzerine istifasını verdi. Dün gece istifa eden Korkmaz, sabahleyin yönetimce toplantıya çağırıldı. Korkmaz istifasını geri aldı. Peki mektupta ne yazıyordu? » İşte o mektup: Hiç komik değilsiniz! BARIŞ YARKADAŞ Birgün Gazetesi'ni, yayınlandığı günden itibaren hergün düzenli olarak okuyorum. Öyle ki; bir dönem, gazeteden iki tane alıyordum. Amacım, "medyada yeni bir ses, yeni bir soluk ve yeni bir pencere" olacağına inandığım Birgün'ün yaşam mücadelesine destek olmaktı. Kirlenmiş medya ortamında, alternatif olmanın yeni bir dil yaratmaktan geçtiğini bildiğim için, Birgün'ün bu yeni dili yaratacağına inanıyordum. Ancak, geride bıraktığımız süre gösterdi ki; yanılmışım... Birgün de eleştirdiği ve alternatifi olma kaygısıyla yola çıktığı medyadan farklı bir dil kuramadı. "Yeni bir dil" yaratamadı. Hatta, dönem dönem yaygın medyayı bile geride bırakan, okurları hayrete düşüren örnekler sergiledi. Bunun en açık göstergesi ise "fıkra" köşesinde yaşandı. Hala da yaşanıyor. LAZLARI AŞAĞILAYAN FIKRALAR Birgün'ün fıkra sayfasında hergün, Lazları aşağılayan Temel-Dursun-Fadime fıkraları yayınlanıyor. Polisin işkence yaptığını anlatan fıkralarda, sorgu anlatılırken, "Sıra bizim MİT'çilere gelir..." deniliyor. Ve polisin "özgün sorgu yöntemi"yle zanlıyı nasıl "konuşturduğu"ndan "sempati"yle söz ediliyor. Birgün, fıkralarda işkencenin "komik ve sempatik" hale geldiğini düşünmüyor, "bizim polis" diyerek "işkenceci polis"i farkına varmadan sahipleniyor. Birgün'ün fıkraları, ne yazık ki; hem güldürüp hem de "düşündüremiyor." Sadece DÜŞÜNDÜRÜYOR! Bu düşünce de "Böyle fıkralar bu gazetede nasıl yayınlanır?" şeklinde tezahür ediyor. GÜZİN ABLA'NIN SOL VERSİYONU Birgün'ün "yeni dil"deki eksikliği sadece bununla sınırlı değil kuşkusuz. Birgün, yeni bir bakış ve yeni bir dil kuramamanın yanında, varolan geri kültürü de yeniden üretiyor. "DERMAN ABİ" başlıklı köşe, GÜZİN ABLA'nın "sol versiyonu" olarak hergün köşesinden akıl veriyor. Tam da solun "abi kültürü"ne uygun olarak. Kim olduğu belli olmayan, karanlık bir gölgeyle temsil edilen "kalın bıyıklı, kalın çerçeveli" abi, her konuda akıl-fikir veriyor. Birgün okurları ise bu tarzı ve yöntemi eleştirmek yerine, DERMAN ABİ'ye hergün mektup yolluyor. Ve gazetede belki de en çok okunan köşe, burası oluyor. Bir diğer gariplik de KİRPİ köşesinde yaşanıyor. Medyayı eleştiren arkadaşlarımız, bir evlilikten yola çıkarak, "Reklamını gazetelerde bedavaya getirmek isteyenler, haberiniz olsun, Aydın Doğan'ın bir kızı hala bekar" diye yazabiliyor ve kadını basit bir metaya indirgiyor. KİRPİ, Kürt sempatisinden dolayı, olguları yeterince analiz edemiyor. Kerkük ve Telafer haberlerine getirdiği eleştiri bunu açıkça gösteriyor. 12 EYLÜL'Ü NASIL BİLİRSİNİZ? Birgün, ne yazık ki; varolan egemen dili ve bakış açısını kıramıyor, aksine ona yeni örneklerle güç katıyor. Köşe yazarları 12 Eylül öncesini anlatırken, "O karışık günler.." diye yazıyor, yazabiliyor. Bu sözler bize "Ülke karışıktı, gençler birbirini öldürüyordu, müdahale ettik" diyenlerin savunmalarını hatırlatıyor. 12 Eylülcülerin yargılanmasını isteyen manşetle, yazarların düşünceleri örtüşmüyor. Belli ki, Birgün'ün köşe yazarları, "unutmak istedikleri" 12 Eylül'ü "karışık günler" olarak "hatırlıyor." Kuşkusuz, Birgün üzerine söylenecek çok şey var... Spor sayfasından kültür sanata, Saddam'ın sözleriyle dalga geçen dış haberlerden, borsayı sık sık manşete çeken ekonomi sayfasına kadar... Ancak şimdilik bunları söylemek yeterli sanırım.