BirGün yazarı Ateş İlyas Başsoy, muhalefet partilerinin Erdoğan karşıtlığı üzerinden ayrıştırıcı bir dil kullanmalarını eleştirdi.
Abone olMuhalefet partilerinin yeni projeler ve yeni söylemler yerine Erdoğan karşıtlığını sürdürmesi tartışma konusu.
2019 seçimlerinde CHP'nin fark yaratan seçim kampanyasının mimarı reklamcı yazar Ateş İlyas Başsoy bu siyaseti eleştiren isimlerden.
BirGün gazetesi yazarı olan Başsoy, bugünkü yazısında muhalefetin dilini "Türkiye’de muhalif seçmenin genel ruh hali, pasif agresyon. Olumsuzluktan beslenmek, iyiliği ve sevgiyi küçümsemek, düşmanca hisleri dengesiz biçimde açığa vurmak, hiçbir çözüm önerisi getirmemek, sürekli şikayet etmek ve durmaksızın birilerini suçlamak" sözleriyle tarif etti.
"Neden Tayyip Erdoğan’la aynı masada oturmuyorum?"
"Ecevit yetmişlerde “Sev kardeşim” diyerek kazandı. Üç sene önce bütün belediyeleri “Radikal Sevgi” ile kazandık. Tüm bunları biliyoruz, deneyimledik, olumlu sonuçlarını da aldık." diyen yazar, "Abdullah Gül ile aynı masada oturuyorsam, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ile aynı masada oturuyorsam neden Tayyip Erdoğan’la aynı masada oturmuyorum?" diye sordu.
"Erdoğan’dan Putin konusunda fikir almayacak mıyım?"
Erdoğan’a hakaret ederek kendi kitlenin coşturulacağını diğer %50’nin gözünde, onların kararlarını küçümseyen gibi görüneceğini belirten Başsoy, "Seçimi kazanırsam birkaç puan oy farkıyla kazanacağım. Bu kadar farkla yirmi beş yıllık bürokrasiyi değiştirebilir miyim? Bu kadar farkla Erdoğan’ı yargılayabilir miyim? AKP’nin birikiminden yararlanmayacak mıyım? Erdoğan’dan Putin konusunda fikir almayacak mıyım? Yargılayacağım, bitireceğim demek kolay da, bu dile kim oy verir?" ifadelerine yer verdi.
"Beni sevmeyenlerin de beni sevmesi için, o insanları dinlemek ve anlamak zorundayım"
Seçime doğru muhalif seçmenin agresif baskılarına boyun eğilmemesi gerektiğini savunan Başsoy, yazısını şu sözlerle tamamladı:
"Bu ülkenin %99’u işinde gücünde, barış ve kardeşlik isteyen güzel insanlar. Beni sevmeyenlerin de beni sevmesi için, o insanları dinlemek ve anlamak zorundayım… Üç çeyrek yüzyıl yaşadım, seçimi kazanmak değil ülkemi kazanmak istiyorum. Karşıtlık dilinden bir kez sıyrılırsak geriye eğitimdeki başarısızlıklar, gençlerin mutsuzluğu ve adaletsiz gelir dağılımı kalır. Bu sorunlar bu ülkenin kör düğümleri ve bu düğümleri çözersem ben çözerim."