Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi-BES'ten kaç kişi çıktı? BES'e yılbaşı itibarıyla otomatik katılımın getirilmesinin ardından yaklaşık 1 milyon 750 bin kişi dahil olurken, bunlardan yaklaşık 690 bini cayma hakkını kullandı.
Abone olDünyada olduğu gibi Türkiye'de de sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak kurulan Bireysel Emeklilik Sistemine (BES) yılbaşı itibarıyla otomatik katılımın getirilmesinin ardından yaklaşık 1 milyon 750 bin kişi dahil olurken, bunlardan yaklaşık 690 bini cayma hakkını kullandı.
BES, Türkiye'de 27 Ekim 2003'te bireylerin emeklilik dönemlerinde refah seviyelerinin düşmemesi, aynı zamanda yurt içinde uzun vadeli tasarruf seviyesi yükseltilerek yaratılan fonlarla ülke ekonomisine katkı sağlanması amacıyla başlatıldı. Sistem, yılbaşından itibaren de Türk vatandaşı olup 45 yaşını doldurmamış olanlardan ücret karşılığı çalışanların otomatik olarak sisteme dahil olmasıyla büyümesini sürdürüyor.
"SİSTEMDEN CAYMA HAKKINI KULLANANLAR YÜZDE 40-50'LERE GELEBİLİR"
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan EGM Başkanı Cemal Kişmir şu ana kadar sisteme girenlerin sayısının yaklaşık 1 milyon 750 bin olduğunu, bunlardan yaklaşık 690 bininin cayma hakkını kullandığını belirterek, "İstatistiki olarak böyle bakılsa da rakamları incelediğimizde cayan 690 binin yaklaşık 150 bini daha önce mevcut sistemin içinde olanlar ya da işveren katkılı olarak sistemin içinde olanlardan oluşuyor. Onları arındırdığınız zaman 150 bin daha aşağı çekiyorsunuz buradaki rakam 550 bin civarına geliyor, bu da yaklaşık yüzde 30 cayma oranı demek" diye konuştu.
Kişmir, ayrıca bunun henüz bitmiş bir süreç olmadığını, 2 aylık bir cayma hakkının devam ettiğini anımsatarak, "O yüzden cayanların oranı süre sonunda yüzde 40 ya da yüzde 50'lere gelebilir. Bu cayma oranları beklemediğimiz bir şey değil. Cayma oranında elbette daha iyisinin olmasını isterdik ama bu orana da kötü bir oran diyemeyiz. En kötü senaryoyu alalım elimize, diyelim ki sürenin sonunda sistemden yüzde 50 çıkış oldu. Bütün bu sistemi 15 milyon olarak düşündüğümüz zaman yarısının çıktığını düşündüğümüzde bile geri kalan 7-8 milyon kişiyi buluyor" ifadelerini kullandı.
Kişmir, esas temelde olması gerekenler hakkında şunları anlattı:
"Doğru zamanı yakaladığımızda işveren katkısını da bu sisteme dahil edersek çıkışlar çok daha düşük seviyede olacaktır. Ben ayda 100 lira yatırıyorum diyelim, işveren de benim adıma dönüp belli bir oranda katkıda bulunduğu zaman o kişilerin kalıcılığı çok daha fazla artıyor. İşveren de bunu 'Ben senin adına katkıda bulunuyorum, sen bu şirkette şu kadar süre çalışırsan bu senindir, ayrılırsan şirketten bunu sana kullandırmam' şeklinde kullanabilir. Bunun yurt dışında da çok örnekleri var. Şu anda bu gibi uygulama var ama bunlar işverenin gönüllü olduğu uygulamalar. Zorunlu hale getirilmesi sisteme katkı sağlayacaktır. Ama bu zorunluluktan şu anlaşılmasın, zorunlu olması demek işverenin üstüne başka bir yük gelmesi demek değil. İşverenin üzerindeki şu anki kıdem tazminatı yükünden bu tarafa alınarak yapılabilecek bir çözüm var. Bununla ilgili bir çalışma var. 'Katedilen yol var mı?' Derseniz, masada katedilen bir yol var fakat pratiğe dökülmesi takvimle alakalı. Bu, üzerinde biraz daha konuşulması ve çalışılması gereken bir konu."