Van depreminde hayatını kaybeden Turgutlulu öğretmen Özgür Subaşıay ve eşi İzmirli öğretmen Emel Subaşıay’ın ölümünün üzerinden 2 yıl geçti....
Abone olVan depreminde hayatını kaybeden Turgutlulu öğretmen Özgür Subaşıay ve eşi İzmirli öğretmen Emel Subaşıay’ın ölümünün üzerinden 2 yıl geçti. Oğullarını, gelinlerini ve gelinlerinin teyzesini 7,2’lik depremde kaybeden Turgutlulu Mustafa ve Ayşe Subaşıay çiftinin acıları hala çok taze.
Van depreminde hayatını kaybeden 644 kişi arasında bulunan çift evlendikten yaklaşık 3 ay sonra hayatını kaybetmişlerdi. Depremin kararttığı hayatlarını sürdürmeye çalışan Subaşıay ailesi evlatlarını ve gelinlerini bu elim olayda kaybetmesinin açısını yaşarken, binanın sahibi ve aynı zamanda müteahhitti hakkında hukuk mücadelesi başlattıklarını ifade ettiler. Ayrıca Van depreminde yaşamlarını kaybeden öğretmenlerin isimleri devlet kararıyla Türkiye’deki çeşitli okullara verilmişti. Emel-Özgür Subaşıay’ın isimleri ise Edirne Ticaret Meslek Lisesine verilerek ismi Emel-Özgür Subaşıay Ticaret Meslek Lisesi olarak değiştirilmişti.
“OĞLUMUN VE GELİNİMİN ÖLDÜĞÜ BİNAYI TELEVİZYONDA GÖRÜP TANIDIK”
Acılı baba Mustafa Subaşıay, “Van’daki depremi bir telefonla öğrendik ve televizyonu açarak olayları izlemeye başladık. Görüntülerde depremin vahametini anladık ve oğlumuzun yaşadığını evin enkaz halini gördük. Apar topar İzmir’den aktarmalı uçakla olaydan 1 gün sonra Van’a ulaştık. Van’a indiğimizde doğru düzgün yıkılan evde görmedik, Özgürlerin oturduğu caddeye gelince sadece çürük bir diş gibi oğlumun oturduğu binanın çöktüğü gördük. Bir yolunu bulup enkazın olduğu bölgeye girdim, yaklaşık 2 saat boyunca arama kurtarma ekipleriyle birlikte oğlumu aradık. Bir beton yığını kalktığı anda kıyafetler gördüm ve direk iki kişiler mi diye sordum. Beton yığının altından oğlum ve gelinim çıktı, oğlumun ve gelinimin birbirlerine sarılmış vaziyette öldüklerini gördüm” dedi.
“CENAZELERİMİZİ KOYACAK TABUT BULAMADIK”
Hastanede teşhis için gittiklerini dile getiren Mustafa Subaşıay, oğlu ve gelinini koyacak tabut bulamadıklarını anlatarak, “Cenazelerimi teslim almak istedik ancak tabut bulamadık. Özgür’ün Vanlı bir arkadaşının ve yakınlarının ağaçtan tabut yapma girişimleri oldu. Daha sonra Özgür’ün arkadaşlarının girişimleriyle bir köyden tabut getirildi ve bu şekilde cenazelerimizi getirebildik. Gelinimizi ve teyzesini İzmir’de defnettik. 2 yıl önce bu olayları yaşadık. Bundan sonra bizim bir uzvumuz, bir kolumuz bir bacağımız kopuk gibi yaşayacağız. Oğlumuzun öldüğü binayla ilgili olarak o gün Vanlı vatandaşlarında bina altındaki dükkan içerisinde ana kolonların kesildiği iddiaları var. Bizde bu iddiaları mahkemeye taşıdık. Bina sahibi 3 ay kadar cezaevinde kaldı, şuan itibariyle o şahıs dışarı çıktı ancak biz konuyu mahkemeye intikal ettirdik ve sürecin lehimize sonuçlanacağını umuyorum” dedi.
“ÇOCUKLARIMIZA HEDİYELER ALACAKTIK ANCAK ÖLÜM HABERLERİYLE YIKILDIK”
Enkaz yakında beklerken oğlunun ve gelinin cesetleriyle karşılaşan acılı anne Ayşe Subaşıay acılarının çok taze olduğunu dile getirirken bu talihsiz olayın bayram öncesi yaşandığını ve bayram için çocuklarına hediyeler almayı planlarken ölüm haberleriyle yıkıldıklarını ifade etti. Ayşe Subaşıay, “Onu 2 yıl önce kaybettik. Tam da kurban bayramı öncesiydi, bizim onlara dair planlarımız vardı. Biz bayramda çocuklarımıza hediye alıp bayramı nasıl geçireceğimizi düşünürken bu haberle adeta yıkıldık. Ben oğlumun evine ilk yerleştiklerinde gidip kalmıştım ve enkaz içerisinde onların koltuklarını ve nevresimleri gördüm. Bu enkazın içerisinden çıkmalarının mucize olacağını düşündüm. Özgür’ün arkadaşı beni teselli etse de umudumu kaybetmiştim” şeklinde konuştu.
Özgür Subaşıay’ın babası Mustafa Subaşıay Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu ve devlet tarafından bina denetimlerinin daha titiz yapılması gerektiğini üzülerek ifade etti. Acılı baba, “Ben inşaatçıyım ve doğal olarak inşaat işinden anlarım. Yıkılan bina bütün binaların arasında çürük bir dişi duruyordu. Ben o günden bu yana binada bir hata olduğuna inanıyorum. Deprem uzmanlarının da söylediği bir şey var, ülkemiz deprem ülkesi ve deprem öldürmez kötü binalar öldürür diyorlar ve bu bence son derece doğru bir tespit. Ben 26 yaşında oğlumu, 25 yaşında gelinimi ve dünürümü kaybettim. Başka insanlarında aynı acıları yaşamaması için denetimlerin daha iyi ve titiz yapılmasını talep ediyorum. Yapılan sağlıklı kontroller bu tarz ölümlerinin önüne geçecektir” ifadelerini kullandı.