BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Birbirinin kopyası iki yazı

Ergun Babahan bugün Baykal ve CHP üzerinde oynanan oyunları yazdı. Oysa bu yazının birebir benzeri, 16 Ocak'ta yazılmıştı. Nerede mi? Tabi ki İnternethaber'de..

Abone ol

Ergun Babahan'ın yazısındaki içerik, 16 Ocak'ta İnternethaber yazarı Gürsel Tekin tarafından dile getirilmişti.. Fazla söze gerek yok. Önce Babahan'ın yazısını okuyun, sonra Gürsel Tekin'in 16 Ocak'taki yazısına bir göz atın.. Benzerliği kendi gözlerinizle görün!

CHP gerçeği ve Baykal

Baykal, sadece Irak Savaşı Tezkeresine karşı aldığı tutum için bile desteklenmeyi hak ediyor.

Cumhuriyet Halk Partisi, hafta sonu kurultayı ile yine gündemde. Medyanın bir bölümü Deniz Baykal'ı gönderme misyonunu üstlenmiş görünüyor. "Baykal gitsin de gerisi Allah kerim" anlayışının egemen olduğu anlaşılıyor.
İlk günden altını çizdiğimiz bir konu var: Siyaseti dizayn etme çabalarının dışında olmak.
Ne bir partinin başına lider atama, ne bakan değiştirme, ne de hükümet kurup yıkma hevesimiz var. Ancak bu siyasetteki gelişmeler hakkında yorum yapma hakkımızı elimizden almıyor.

CHP lideri Baykal, seçim listelerini oluşturmasındaki kimi tercihleri, parti yönetimindeki anlayışı nedeniyle zaman zaman eleştirdiğimiz bir isim.

Ancak, bu eleştirileri CHP'nin kimliğine ve varlığına yönelik girişimlerden ayırt etmek gerekir.

CHP, kökleri Mithat Paşa'dan İttihat ve Terakki'ye uzanan, Türkiye'deki tüm partilerin doğumuna tanıklık etmiş bir kurum.

CHP'nin ilkeleri laiklik, cumhuriyetçilik ve ulus-devlet. Türkiye'de bu değerlere önem veren kesimlerin tercihi CHP oluyor.

Ana muhalefet partisi de son dönemde bu ilkelerine uygun bir muhalefet örneği sergiliyor.

Avrupa Birliği'ne uyum yasaları, Anayasa değişikliği konusunda alabildiğince destekleyici bir tavır takınırken, zina gibi konularda da geri adım atmamaya özen gösteriyor.

CHP'nin laiklik konusundaki bu hassas tavrının ulusçu ve bağımsızlık yanlısı bir diğer örneğini ise Irak tezkeresi konusundaki tavrı oluşturuyor. Zaten, CHP'nin şimşekleri asıl üzerine çekmesinin nedeninin bu tezkere konusunda gösterdiği tavır olduğu anlaşılıyor.

Burada anlaşılması gereken, altının çizilmesi gereken husus şudur: CHP, sosyal-demokrat bir parti olmaktan önce Kemalist bir partidir.

CHP'ye Kemalist olması nedeniyle kızmak, MHP'ye aşırı milliyetçi tutumu, Saadet'e Milli Görüşçü tutumu nedeniyle kızmakla eş anlama geliyor .

CHP'nin Kemalist duruşunu çıkardığınızda geriye ne kalacağı tartışmalı oluyor.

Bu partiyi yeterince sosyal-demokrat bulmayanlar, çağdaş bulmayanlar, arkaik bulanlar var elbette. Zaten onlar da kendi yollarına gidip farklı parti çatıları altında örgütleniyor.

Baykal, bu partiye genç yaşında katılmış, çeşitli mücadeleler sonucu liderliğe yükselmiş ve dünyanın ve Türkiye'nin hızla sağa kaydığı bir dönemde yüzde 20 gibi bir oy oranıyla partisini Meclis'e sokmuş bir isim.
Bunu yaparken de, hiçbir gün CHP'yi CHP yapan kimliğinden taviz vermemiş. Kemalist çizgisini özenle korumuş. Bu, Cumhuriyet'i kuran bir partinin mirasçısı olarak doğal hakkı.

Bu kez zorlu bir yarışa giriyor. Üstelik, bu kurultay parti içi bir çekişme olmaktan çıkmış, çeşitli anketler, oylamalarla medyanın doğrudan müdahil olduğu bir çekişme halini almış durumda.

Baykal'la birçok konuda görüş ayrılığımız olmasına rağmen, sadece Irak Savaşı tezkeresindeki tutumunun ülkemizi büyük bir felaketten koruduğuna inanıyorum. Yine Baykal'a en büyük eleştirinin bu tezkerenin destekçilerinden gelmesinin ardında, CHP üzerindeki farklı dizayn planları olduğunu düşünüyorum.

Savaşın ülkemiz topraklarında sürdürülmesine engel olan, gencecik çocuklarımızın ölüm tarlalarında heba olmasına izin vermeyen Baykal'ın sırf bu tavrı ile bile desteğe hak kazandığı görüşündeyim.

Gürsel Tekin'in yazısı için tıklayın