BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Birand'ı başarısız yapan isim kim?

Usta gazeteci Mehmet Ali Birand henüz bir hafta olmadan eleştirilerin odağı haline geldi. Peki Mehmet Ali Birand'ın başarısızlık öyküsünde en büyük rolü kim oynadı?

Abone ol

Kanal D'de haber sunan Mehmet Ali Birand, yeni görevinde henüz 1 hafta olmamışken eleştirilerin odağı haline geldi. Peki Mehmet Ali Birand'ı Akşam yazarı Oray Eğin, projektörünü bu olaya tuttu.

Yazı: Oray Eğin
Kaynak:  


Mehmet Ali Birand'ın ana haber bülteniyle ilgili aksayan bir taraf var. Ama bunun Birand'ın şahsından geldiğini söylemek güç. Bu daha çok Kanal D'deki bir iç çatışmaya dayanıyor. O da Ayşenur Arslan'la (yani ikinci adamla) Birand'ın kan uyuşmazlığı. Arslan, üzerinden TRT zırhını bir türlü atamadı

Henüz yayına geçeli bir hafta olmasına rağmen Mehmet Ali Birand ve Kanal D haber medyada haddinden fazla tartışılıyor. Daha önce hiçbir haber bülteninin böylesi bir basın fenomenine dönüştüğüne tanık olmamıştık. Fatih Altaylı'dan Reha Muhtar'a köşe yazarları da Birand'ı sürekli eleştirmeye başladı. Pek çok mecliste de en çok Birand konuşulur oldu.

Peki sizce, Mehmet Ali Birand'a gösterilen bu ilgi (olumlu ya da olumsuz) onun lehine mi, aleyhine mi? İzleciyi ekrana çeken meraktır; bu durumda Mehmet Ali Birand'ın ne yaptığını, nasıl haber sunduğunu merak etmez mi izleyici? Kendimden örnek vereyim: Televizyon izleyen bir insan değilim ama geçen pazartesi günü Mehmet Ali Birand'ın ilk bültenini kaçırdığım için çok üzüldüm. Şimdi de her günü çok merak ediyorum.

Medyanın belli başlı yazarları, özellikle de Reha Muhtar'ın en büyük yanılgısı Birand'ı tanımamak. Birand'ı iş bilmez, acemi, tecrübesiz biri gibi göstermeye çalışıyorlar. Ali Kırca bile bu yola saptı: 'Ana haber farklı bir iştir' deyip duruyor.

Birand'ı bu kadar hafife alıyor oluşları neden? Söyler misiniz, Türkiye'de Birand gibi kaç tane gazeteci var: Yurtdışında tanınan, haftada en az beş-altı defa yabancı basına demeç veren, Avrupa Parlamentosu'nda milletvekillerinin direkt muhatap aldığı, dünya liderleriyle kolaylıkla söyleşi yapan... Öyle kolay Birand olunmuyor.

Kaldı ki, Birand'ı magazine düşman olmakla eleştirmek de çok mantıklı değil. 32.Gün'ün geçmiş bantlarına, ta TRT yıllarına bakarsanız o asık suratlı devlet televizyonunda bile nasıl renkli haberlerin yayınlandığını görürsünüz. Hatta ve hatta Hakan Şükür'le Mirkelam bile en çok tartışıldıkları dönemde 32.Gün'e konuşmuşlardı...

Elbette bugün Mehmet Ali Birand'ın ana haber bülteniyle ilgili aksayan bir taraf var. Ama bunun Birand'ın şahsından geldiğini söylemek güç. Bu daha çok Kanal D'deki bir iç çatışmaya dayanıyor.

O da Ayşenur Arslan'la (yani ikinci adamla) Birand'ın kan uyuşmazlığı. Arslan çok iyi bir gazeteci olabilir, ama üzerinden TRT zırhını bir türlü atamadı. Atamadığı için de günümüz şartlarında eski kaldı, kendini geçersiz kıldı. NTV'de de böyle oldu, Vatan'da da.

Bugün televizyon haberciliğinde önemli olan devletin değil, milletin gündemi. Ayşenur Arslan ise hala devletin gündeminin temsilciliğini yapıyor.

İzleyici, yakın zamana kadar Ali Kırca'nın da TRT'nin asık suratlı yüzünden kurtulamadığını düşünüyordu. Onun haberlerinin renksizliğini, tek düzeliğini görüyordu. Bu yüzden de Reha Muhtar'ı tercih etmişti. Oysa ki Ali Kırca'nın kendine özgü bir dünyası olduğu, milletin gündeminin temsilcisi olduğu şimdi anlaşıldı. Yılmaz Özdil'le baş başa verip son derece renkli bir haber bülteni çıkardılar, üstelik bayağılaşmadan. Mehmet Ali Birand da 'milletin temsilcisi' bir haber bülteni hazırlamak istiyor ama bunun için kurduğu ekip yanlış. Hatırlarsanız, Birand'ın transfer görüşmelerini yazdığımda bu isimlerin basına sızmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştim. Asıl transfer etmek istediği haber liderinin adı ise hiç açıklanmadı. Birand'ın gönlünde yatan aslan oydu ve bu transfer gerçekleşmediği için de mutsuz oldu. Ayşenur Arslan en iyi yedek olarak transfer listesinde yer alıyordu. Ancak Birand'ı tanıyanlar ve Arslan'ın yöntemlerini bilenler bu işin başından olmayacağını hissediyordu.

Nitekim, bugün Kanal D haberin en büyük handikapı da bu kan uyuşmazlığı. Birand'la Arslan'ın habere, hayata bakışlarında farklılık ekrana yansıyor ve Birand'ı 'başarısız gibi' gösteren bu etken. Halbuki, üçüncü adam Deniz Arman bile daha renkli, daha yaratıcı ve

Birand'ın kafasına daha yatkın bir haberci. Tembeldir, çalışmaz, insanı yarı yolda bırakır, haberde öykü falan anlatarak kendini komik duruma düşürür, ama yeteneklidir. Maalesef, kendi kendine zarar veren bir Gökdeniz'dir daha çok. Ve Birand'ın çevresi bunlarla kuşatılmıştır.

Bu kadar ilgi eninde sonunda Birand'a yarayacak, onu izlenir kılacak. Asıl mesele şu: Patronlar Birand'dan rating mi istiyor, bir habercilik anlayışı mı? Zira ana haberde rating Türkiye'ye özgü bir talep. Birand bir Türk gazeteci değil, bu yüzden bu standartlarıyla onu yargılayamayız. O donanımı, altyapısı, dünyaya bakışı, mesafesi, siyaseti ele alışıyla tipik bir Avrupalı gazeteci gibi. Onu ancak Avrupa standartlarıyla yargılayabiliriz.

Bu yüzden de Birand Türkiye'de hiç rating adamı olmadı, olmayacaktır da. Bu işin okulu başkadır, ustaları farklıdır. Türk televizyonculuğunda rating mühendisleri vardır. Bir kanal birinciliğe oynamak istiyorsa da asıl işi rating getirmek olan bu insanlarla çalışmalıdır: Alın Hakan Aygün'ü, Kanal D'nin başına koyun, haberleri birinci yapacağını göreceksiniz. Zira Flash TV gibi ölü bir kanalı bile diriltmiş, haberde 'dört büyükler' rekabetinin içinde sokmuştur.

Rating mühendisliği ayrı bir yetenek, ayrı bir dil konuşmayı mecbur kılar çünkü: Reha Muhtar bunun mucididir, Yılmaz Özdil öyledir. Ama Birand değildir.

Şimdi önemli olan Mehmet Ali Birand'ın kendisini rating savaşından soyutlayıp, kanaldaki iç savaştan da galip ayrılma zorunluluğudur.