Birand ve Hrant!
Ama arkandan atıp tutan, sen ecelle pençeleşirken tırnaklarını çıkarıp, dişlerini bileyip vahşi bir hayvanın masum avına saldırır gibi saldıranlar da vardı sana...
Sevgili Mehmet Ali Birand;
Sensiz 24 saati çoktan geride bıraktık.
Daha gidişin o kadar da koymadı bize aslında.
Bütün kanallarda senin görüntün var, bütün kanallar haber bültenlerinde geniş yer ayırıyorlar sana.
Bugün günlerden cuma, ana haber bültenini bile sen açtın kendi kanalında.
Hani biri, "bu bir kabustu, uyanın o yaşıyor" dese inanacak haldeyiz.
Hiç sıkılmadan, hiç bıkmadan aynı görüntüleri izleyip ağlıyoruz evlerimizde.
Ama yine de gitmiş gibi değilsin...
Yokluğun ilerleyen zamanlarda çok koyacak bizlere ama artık çok eminim, sen hiç gitmeyeceksin.
Yarın, yani 19 Ocak'ta toprağa emanet edecekler seni.
Tanıdık geldi mi tarih, yıllarca hedef gösterildikten sonra "üç-beş kendini bilmez çocuğun" arkasından vurduğu, barış mücadelesi veren Hrant Dink'in ölüm tarihi...
Tesadüf mü bilinmez, aynı gün iki yas tutacak barış isteyenler.
Seni o kadar çok seven var ki, inan görsen o sevgi balonunu, öldüğüne sevinirsin...
Ama arkandan atıp tutan, sen ecelle pençeleşirken tırnaklarını çıkarıp, dişlerini bileyip vahşi bir hayvanın masum avına saldırdığı gibi saldıranlar da vardı sana...
Arkandan "vatan haini" dediler, Abdullah Öcalan'la yaptığın röportajın resmini koydular sosyal medyaya...
Hem de defalarca...
Hani, Öcalan'ı sen yaratmışsın, terörü sen ortaya çıkarmışsın gibi.
Hani kafalarını kuma gömünce saklandığını sanan deve kuşları gibi...
Vatan haini dediler ya sana, en çok buna üzüldüm ben...
Yüreğindeki sevgi dudak kenarlarına yerleşmiş, gözlerinden fışkıran, üzerine, kıyafetlerine renk olup yansıyan biri nasıl bu kadar kolay vatan haini ilan edilebilirdi.
Olurdu, burası Türkiye'ydi...
Farklı fikirleri, farklı görüşleri bir türlü kabul etmeyi beceremeyen zihniyet, kendi gibi düşünmeyen herkesi vatan haini ilan etmekte o kadar hızlıydı ki...
Hrant da öyleydi onlar için.
Türklüğe hakaret ettiği düşünülen bir yazı yüzünden, göz göre göre, bile bile ölmesini beklediler onun da...
Yazıyı bin kere okudum belki, içinde bir tek hakaret kelimesi bulamadığım gibi, aksine, barış kanatlarını çırpıyordu her bir kelimede...
Peki nasıl oluyordu da bu kadar kolay vatan haini olunabiliyordu bu ülkede.
Buldum sonra...
Okumayan, sorgulamayan, düşünmeyen, başkasının doğrularını alıp silahına mermi yapan kişilerdi bunlar.
Birileri onları kullanıyordu, onlar da bir işe yarıyorum
psikolojisiyle kendilerini sokağa atıyorlar, bellerine
tabancalarını takıyorlar, beyaz berelerini de geçirip kafalarına,
cinayet işliyorlardı.
Derinden geliyordu emirler, derinden derinden gidiyordu
"hainler"!
Bir insanın Ermeni olması bile ölümü hak etmesi anlamına geliyordu onlar için.
Yani, onlardan değilsen ölmeliydin!
Senin ve Hrant'ın öldüğüne sevinenlerin psikolojisini, hiçbir insanın ölümüne oh diyemeyecek biri olarak hiçbir zaman anlayamayacağım.
Olsun, ben barış için mücadele vermiş Hrant'ı da seni de hiç unutmayacağım.
Günün sözü: İnsanları
hayvanlardan ayıran akıldır. İnsan akıldan
uzaklaştığı zaman, hayvan ortaya çıkar.
(Epictetos)