BIST 9.916
DOLAR 35,04
EURO 36,39
ALTIN 2.940,09
HABER /  GÜNCEL

Birand kimleri kast etti?

M.Ali Birand, birilerinin TSK'yı kışkırtarak yaşadığını savundu. Birand bunlar arasında işadamları, bürokratlar ve bazı gazetecileri saydı..

Abone ol

Ünlü gazeteci M.Ali Birand, köşesindeki yazında gergin ortamdan oksijen alırlar ve bu şekilde ayakta kalırlar. Siyasi iktidarlarla askerlerin arası ne kadar gerilirse, onlar daha fazla ortalığa çıkarlar. Şu sıralarda biraz kızgınlar. fakat Org. Özkök istedikleri kadar konuşmuyor.Asker bir türlü gerilim yaratmıyor!derken kimleri ima etmek istedi.


Yazı: M.Ali Birand
Kaynak:

Bazı çevreler, Türk Silahlı Kuvvetlerini kışkırtarak yaşarlar. Gergin ortamdan oksijen alırlar ve bu şekilde ayakta kalırlar. Siyasi iktidarlarla askerlerin arası ne kadar gerilirse, onlar daha fazla ortalığa çıkarlar. Şu sıralarda biraz kızgınlar. Zira Org. Özkök istedikleri kadar konuşmuyor. Siyasi yaşamı, bekledikleri kadar germiyor.

Toplumumuzda son derece ilginç bir kesim vardır.

Bazıları, hiçbir yerde dikiş tutturamamış politikacıdırlar. Devlet görevi alabilmek için kıvranırlar.

Bazıları emekli bürokrattır. Üst düzeylerde çalışmış olmanın tadı damağında kalmış ve şanslarını bir defa daha denemek isterler.

Diğerlerinin bir bölümü de emekli asker veya savcı- yargıç olurlar.

Bazıları iş adamı, Üniversite hocası veya gazetecidirler.

Bu kesim, sürekli şekilde askeri kışkırtır.

12 Eylül 1980’den, Türkiye AB tarafından “aday ülke” olarak kabul edilene kadarki dönemde amaçları TSK’nın siyasete müdahele etmesiydi. Asker iktidarı ele alırsa, mutlaka kendilerine de bir görev düşeceğine inanmışlardı. Son yıllarda askeri bir müdahelenin güçlüğünün anlaşılmasına rağmen, yine de tutumlarını değiştirmiyorlar. İnatla gerilimin artması için çabalıyorlar.

Bu kesim, hemen her konuda askerden de askercidir.

İlkelerini demokratik yollardan savunmak yerine, tepeden inerek çözüm isterler. Tabii böyle bir olasılıkta kendilerine düşecek payı da gözetirler.

İki türlü gerekçeleri vardır:

Biri açık gündem, diğeri gizli gündem.

Açık gündemleri, Cumhuriyetin temel ilkelerini korumaktır. Yani, laik ve demokratik sistemin yanlış ellere gitmesini engellemek.

Ancak, bu çerçeve içine her konuyu katarlar: Ekonominin krize girmesi, maaşların ödenememesi, yatırımların aksamasından tutun da, İmam Hatipler veya Türban konusuna kadar herşey...

Hedefleri sadece AKP veya REFAH değildir. Zamanında Mesut Yılmaz’ ın ANAP’ı, hatta Ecevit’in DSP’si, Demirel ve Çiller’in DYP’si de bu kesim tarafından askere şikayet edilmiştir.

Gizli gündemleri de, kendi konumlarını güçlendirmek.

Bu kesimin gazetecileri veya yazarları, Komutanları kışkırtıp, siyasi iktidarların aleyhine demeç almaya çalışırlar. Ordunun nasıl kazan gibi kaynadığını yazarlar. Onlar için Türkiye sürekli elden gitmektedir. Ya yabancılar tarafından sömürülmekte veya iç düşmanlar tarafından soyulmaktadır.

Hiçbir sivil iktidarı beğenmezler. Daima eleştirirler ve iktidara geçeni yerden yere vururlar.


ORG.ÖZKÖK’Ü İSE BİR TÜRLÜ KIŞKIRTAMIYORLAR...

Salı günkü Radikal’de Murat Yetkin’in yazısında işaret ettiği gazeteci gibi, bu kesimin önde gelenleri Genelkurmay Başkanı Org.Özkök’ten memnun değiller. Zira Özkök olduk olmadık şekilde konuşmuyor. Kışkırtmalara kapılmıyor. Damarına basanlara dahi yanıt vermiyor.


Bu durum da “darbeci ekibini “ hayal kırıklığına uğratıyor.

Biz çok Genelkurmay Başkanı gördük.

Kimi son derece ağırbaşlıydı. Fazla konuşmaz ve işini yapardı. Kimi tam aksine, Genelkurmay mevkiini kullanır, gerekli gereksiz konuşurdu. Kimi sadece darbe düşünür ve kendi işinden başka herşeyle uğraşırdı.

Org.Özkök, son yılların en demokrat Genelkurmay Başkanı olarak anılacaktır. Özellikle en duyarlı geçiş dönemi yıllarını yaşadığımız şu sıralarda, TSK’ nın başında olması hepimiz için bir şanstır.
Bizim sivil darbeciler bile Özkök paşanın başının başını döndüremediler.

“VATANI KORUMAK YARGICIN İŞİ DEĞİLDİR”

Neşe Düzel’in bu haftaki konuğu, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve İnsan Hakları Hukuk Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Turgut Tarhanlı idi.

Kaçırmış olabileceğinizi düşünüp, önemli saptamalarını buraya almak istiyorum:

Mahkeme kararlarına karşı güvensizliğin böylesine yoğun olduğu başka bir dönem hatırlamıyorum.

Yargıda bir kesim Ulusal güvenliği ön plana çıkarıyor ve özgürlükjleri kısıtlıyor.Oysa yargıcın görevi, Silahlı Kuvvetler mensubunun misyonuyla aynı değildir.Ulusal güvenlikle ilgili meseleyi hukukun önüne koyan, hukukçu sayılmaz.

Yargı siyasetin çok içinde.Adli yıl açış konuşmaları dahi siyasi.

Tarhanlı’nın saptamaları son derece yerinde. Toplumda ,adaletin yerine gelmediği, ancak bazı kişilerin haklarını elde edebildikleri inancı var. Eğer arkanız varsa veya bir tanıdığınızı araya sokabilirseniz işinizi görebilirsiniz izlenimi her geçen gün biraz daha yaygınlaşıyor