Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecini anlattı, Kenya'da yakalanan Öcalan'ın o sözlerini hatırlattı.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm süreciyle ilgili olarak, "Kenya'dan getirildiği zaman can havliyle 'Ben size hizmet edebilirim, siz de beni kullanın' diyen bir adamdan acaba istifade etmek mümkün müdür diye düşündük, ayıp etmedik doğru yaptık. Akıllı olan da bunu yapar zaten" dedi.
Arnıç ayrıca "Biz olacaktır diye gidiyoruz ama bir yerden kırıldı diyelim tekrar başa döneceğiz" ifadelerini kullandı.
Arınç, MÜSİAD İzmir Şubesi'nin Hilton Oteli'nde düzenlediği "2023 Yolunda Engellerin Hoşgörü ve Diyalog Zemininde Çözümleri-Çözüm Süreci" konulu toplantısında çözüm sürecinin detaylarını anlattı.
Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın 13-14 yıldır hapiste olduğunu, örgüte sempatisi olanların, elinde silah olanların ve yerel unsarların bu kişiyi lider olarak tanıdığını, 'Öcalan'ın iradesi bizim de irademizdir' diyerek yüzbinlerce kişinin kağıt imzaladığını anlatan Arınç, şöyle konuştu:
"Bu bize birşey hatırlatması lazım. Hatta ilk yakalandığı Kenya'dan getirildiği zaman can havliyle 'Ben size hizmet edebilirim, siz de beni kullanın' diyen bir adamdan acaba istifade etmek mümkün müdür diye düşündük, ayıp etmedik doğru yaptık. Akıllı olan da bunu yapar zaten. O, orada duracak örgütü yönetecek, vahşetler devam edecek. Peki aksi mümkün mü?. Aksi mümkün olacaksa bundan istifade etmemek ne kadar doğru, bu kanaate geldik ve Milli İstihbarat Teşkilatı.. Bütün dünyada, bütün ülkelerde olduğu gibi servis olarak, gizli servisler olarak Öcalan'la irtibat kurmak ve kendisinin örgütle ilişkisini olumlu bir noktaya getirebilmek imkanı var mı diye düşünüldü, var olduğu görüldü. Temaslar devam etti. Milletvekilleri, BDP'liler devreye girdi, mesajlar gidip gelmeye başladı. 5 ay içinde çok olumlu beklediğimiz bir noktaya geldik."
Öncelikle silahların susmasını istediklerini dile getiren Arınç şöyle devam etti:
"Artık gaziler, şehitler, feryatlar olmasın. Eylem yapmayacaksınız, yapmadılar, yapmıyorlar. Çünkü talimat onların anlayacağı dilden bir şekilde gitti. Bu yeterli değil. Silahları alıp gideceksiniz. Bu da nevruzda kararlaştırıldı. Bu en zor iş. Hayatı silahla geçmiş, öldürmekle geçmiş bir örgüte 'Sen buradan çıkacaksın' deniyor. Karayılan diyor ki, 'Ben bunu kabul edeyim ama altımdakilere nasıl kabul ettireceğim, sonra ne olacak bu insanlar'. Ama emir onlara göre önemli yerden geldi ve sonunda uydular, fotoğraflar, kameralar biz söylemesek bile gösteriyor bir çekilme süreci başladı. Sırtlarında, ellerinde silahlarla geldikleri yerlerden, bildikleri yollardan gidiyorlar. Önemli olan gitmeleri. Önemli olan Türkiye'de artık silahlı grupların kalmaması. Bu biticek mi hayır. Bir de bunun 3. kademesi de var. Silahlar sussun demiyoruz, silahlar susar, birgün konuşur. Silahlar bırakılsın. Artık örgüt silahlı eylem yapmaktan vazgeçecek ve Türkiye'de siyaset yapma imkanı olanlar siyaset yapsınlar, fikirlerini söylesinler ve demokrasi içerisinde bize ne kadar aykırı gelse de şiddetin, silahın olmadığı bir yöntemle yola devam etsinler diyoruz. Gelinen nokta bize göre olumlu noktadır."
BU İŞ ÇÖZÜLSÜN DİYENLER ÇOĞUNLUK
Bu durumu kabul etmenin hem kendileri hem de başkaları için çok zor olduğunu, insanların hep silaha alıştığını, şehit cenazelerinin başında ağladığını, askere giden çocuğu olan anne babaların hergün ölüm haberi gelecek diye korku içinde yaşadığını ifade eden Arınç, herkesin bu işin sonunun ne olacağı yönünde bir beklenti içerisinde olduğunu dile getirdi.
"Bu iş eskisi gibi devam etsin" diyenlerin olabileceğini ancak "Bu iş bir şekilde çözülsün diyenlerin çok büyük çoğunluk" olduğunu vurgulayan Arınç, şunları söyledi:
"Yıllarca şehitlerin acısını paylaşmış bir insanım. Birileri başka türlü gösterebilir. Bir sürü laf ebesi var, bir sürü ciyak ciyak bağıran adam var, sadece bağırıyorlar. Onların hiçbir ciddiyeti yok. Bütün şehit cenazelerinde iki şeyi duydum. Birincisi 'Bunu yapan hainlere cezalarını verin', ikincisi 'Ne yapın ne yapın bundan sonra kan dökülmesin, anneler ağlamasın, başka acılar olmasın'. Ama şunu duymadım. 'Benim oğlum öldü, bütün askerler ölsün, bütün gençler ölsün, herkes yok olsun, benim başıma düşen ateş herkesin başına düşsün.' Hiçbir şehit yakını bunu söylemedi. Bu Türk milletinin asaletindendir. Hiçbir gazi, ayağı kopmuş, gözü çıkmış, mayına basmış hiçbirisi 'Benim kolum gitti, bacağım gitti' diye dua etmedi. 'Cezalarını verin ve çözün ki başkaları kurtulsun.' Cezalarını verme konusunda hükümet, devlet, emniyet, kolluk kuvvetleri herşeyi yaptı. Kimisi etkisiz hale getirildi, kimi yakalandı, kimi teslim oldu. Yapılabilen yapıldı ama iş bitmedi.İkincisini yapmamız lazım. Bu iş nasıl çözülecekse o yolda da hepimizin gayretli olması lazım. Hükümete güvenmek ama onu olumlu konularda yönlendirmek hepimize görevdir."
Çözüm sürecine bazılarının peşinen karşı çıktığını, 'Siz kimbilir ne aldınız, ne sattınız, vatan hainliği yaptınız' gibi "boş laflar" serdedildiğini ifade eden Arınç, "Dört aydan beri bir cinayet haberi duymuyorsunuz diye üzülenler mi var bu ülkede. Sevinmemiz gerekmez mi? Herkeste memnuniyet var. Siz bundan niye uzaksınız? Siyasi sebeplerle veya başka şeylerle. 'Peki ama bu gerçekten olacak mı?' Başka şansımız yok. Biz olacaktır diye gidiyoruz ama bir yerden kırıldı diyelim tekrar başa döneceğiz. Herşeyi dört dörtlük yapmak, herşeye dört dörtlük tarih, saat vermek noktasında değiliz ki. Yaptığımız iş asimetrik bir iş. Savaş tabirini kullanmayacağım. Çünkü savaş halini onlar istiyorlar bu bizim terminolojimiz değil. Asimetrik dediğimiz şey, usullere uygun olmayan bir mücadelenin içindeyiz veya konvansiyonel silahlarla bu işi yapmıyoruz biz. Onların avantajları farklı, bizimkisi farklı. Onların elindeki aktörler argümanlar farklı bizim elimizdekiler farklı."
SABOTE EDİLECEKTİR DİYE YOLDAN DÖNMÜYORUZ
Türkiye'den çıkma sürecinin tamamlanması için gereken tedbirlerin alındığına vurgu yapan Arınç, şunları kaydetti:
"Bu işten zarar göreceğini düşünen terör örgütü, destekçileri olabilir ve onlar bir yerde bu işi sabote edebilirler ama biz sabote edilecektir diye yoldan dönmüyoruz, kendi yolumuza doğru bildiğimiz yola devam ediyoruz. Şimdilik çözüm süreci konusunda ikinci aşama daha tamamlanmadı. Silahlı unsurların çekilmesi yeni başlamış olabilir. Bir süre daha devam edecek. Türkiye'de 1800-2000 civarında bunların bulunduğu biliniyor. Bunların şüphesiz herşey göz önünde tutularak dışarıya çıkışları bir kontrol mekanizması içerisinde gidiyor ama 1993-1995-2000'lerde yaşanan olayların yaşanmaması için ve bu çekilme sürecinin, Türkiye'den çıkma sürecinin tamamlanması için gereken tedbirler alınıyor. Bundan sonra tamamen silahlardan arındırılmak ve fikir siyaset yolunun açılmasıyla Türkiye'nin tekrar huzura kavuşması gelebilir."