BIST 9.109
DOLAR 34,24
EURO 37,63
ALTIN 2.921,56

Bir Orkestra Şefi’nin gücü!, akademisyen sanatçılar ve yine Y.Doç.ler

Kültür ve Turizm Bakanlığı, TBMM Eğitim Komisyonu, MEB, YÖK, Orkestra şefleri, Mobbing, Topluluk yönetmelikleri, Etiklik, Sanatçıların teşvik ikramiyeleri, Torba kanunu, Af’lar ve Y.Doç.ler, YDS sorunu

11.12.2013 tarihinde internet sitelerine O. Ş. ile ilgili bir haber düştü; “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Şefi’nin, yönetimindeki 2 sanatçıyı eylemlerinde Filarmoni Orkestrası’na katıldıkları için, dilekçeyle şikâyet ettiği ortaya çıktı. Hürriyet’ten Umut Erdem’in haberine göre;  Ş., 12 Haziran’da yazdığı dilekçede, “ eylemlerinde … ve … adlı sanatçılarımızın ‘ Filarmoni Orkestrası’ adı altında sahneye çıkmak sureti ile protestolara katıldıklarını hem kendi gözlerimle, hem de televizyon kanallarında gördüm” dedi. Müdürlüğün şikâyeti ilettiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdür Vekili Nihat Değirmenci, Şef’den sanatçılar hakkında gerekli işlemin yapmasını istedi. Yaşanan gelişmelerin ardından 2 sanatçı savcılığa ifade verdi. Ş. ise “O göründüğü gibi bir vaka değil. Mobbing ile alakalı bir konu. Sanatçılar, orkestranın yönetim kurulu şu an bayağı mobbing cephesi. Orkestranın bir dolu sanatçısı da mobbing altında. Ben dahil mobbing altındayım. Evet o soruşturma yetkisini bana verdiler. Ben ne yapmışım, hiçbir şey yapmadım” dedi. (/2013/magazin/antalya-devlet-senfoni-orkestrasi-sefi-orhan-sallielden-gezi-sikayeti-422037/)

Çalışmalarını yakından takip ettiğim O.Ş., aynı akşam 5N 1K da C.Özdemir’in konuğu idi. Şef, sorulara cevap vermek yerine, kendisinin “ne kadar büyük çalışmalar yaptığını,  kurumda yönetim kurulu başkanı olduğunu, aynı zamanda disiplin kurulu başkanı olduğunu, bunların kendisine yasa ile verildiğini v.b.” birkaç kez tekrarladı ve konuyu yuvarlayarak net cevaplar vermekten kaçındı ve sonunda “onları korumak için yaptım v.b.” dedi.

Kafamızı karıştıran sorular şunlar;

1/ Hürriyet’in haberine göre -doğru ise- Şefin kullandığı ifadeler sorunlu.

Ne demek, “ben dahil mobbing altındayız?

Ne demek, sanatçılar ayrı  yönetim kurulu ayrı cephe?

Mobbing bu kadar yaygın ise, yetkili kişi olarak ne yapmıştır?

Mobbingin bu kadar yaygın olduğu bir kurumda sanat yapmak mümkün müdür?

Mobbing sanat kurumlarında yaygın mıdır?

Kendisi Antalya’da görevli ise Yeditepe Ün. nasıl görev yapmaktadır? (Sözleşmeli Personel Madde 45- Sözleşmeli personel kazanç getirici hiçbir faaliyette bulunamaz.)

Çünkü CV de şöyle yazıyor: “O. Ş.; 1998-2009 yılları arasında ’nın şefi ve sanat yönetmenliğini üstlenmiş olan 2009 Nisan ayında Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nın şefi ve sanat yönetmeni olmuştur. 1992 yılından bu yana Hollanda, Finlandiya, Avusturya, Polonya, Almanya, Çin, Japonya, Macaristan, Özbekistan, Danimarka, Meksika, Kıbrıs gibi ülkelerde önemli orkestralarda ve operalarda senfonik konserler, baleler ve operalar yönetmiştir. CRR senfoni orkestrasının ve operasının şefliğini 5 yıl  üstlenmiştir. Halen Yeditepe Üniversitesi Müzik Kulübü Senfoni Orkestrası şefliğini sürdürmektedir.”

2/ Mademki bir orkestranın şefi ve yönetim kurulu başkanıdır. Bir yönetim kurulu başkanı nasıl aynı zamanda disiplin kurulu başkanı olur?

Bu durum doğru ise -5N 1K da kendi ifadesi- o kurum içinde şefe karşı söz söylemek, yanlışlarını dile getirmek mümkün müdür?

Yani, orkestra içinde demokrasi var mıdır?

Orkestra üyelerinin haklarını kim koruyacaktır?

Eğer, bu uygulama –yönetmelik gereği- yapılıyor  ise, Sn. Ş., Bakanlık G.S.Genel Müdürlüğü’ne, bir teklifte bulunmuş mudur?

Yoksa, yıllarca en üst olmanın -dokunulmazlığın- keyfini mi yaşamıştır?

Bu durum,  yaratıcılığı/sanatçılığı öldürmez mi?

Eğer böyle bir şikayet yapmış ise, kendisinin de görev dışı yaptığı/katıldığı işler var mıdır?

Acaba, diğer sanat kurumlarında da  uygulama aynı mıdır?

Bu konularda bilgi eksikliği mi söz konusudur?

Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü hangi noktada devreye girmektedir?

Biz, internette taradık ama, konuyla ilgili kesin ve geniş bir açıklama bulamadık.

Anlaşılıyor ki bu güne kadar, sorunlar sümen altına itilmiş…

Bakan, Müsteşar, Genel Müdür değişimleri toplulukları kendi haline! bırakmış…

Bu değişimler bazılarının işine yaramış!..

Şikayetler sonlandırılmamış…

Etik kurallara önem veren, konservatuarda görev yapan bir akademisyen/sanatçı olarak, gördüğümüz kadarı ile  Sn.Bakan’a önemli bir görev düşüyor…

Hazır devlet topluluklarının kapatılmasından/devredilmesinden vaz geçilmişken;

Topluluk yönetmelikleri uzmanlar tarafından yeniden ele alınmalı,

Yönetmeliklerdeki açıklar giderilmeli,

2014 şartlarına göre değişmeler yapılmalı,

Toplulukların atılımcı ve paylaşımcı olması için gereken çalışmalar yapılmalı,

Yeniden yazılmalıdır…

Unutmayalım ki; “sanat kurumlarımız, ülkenin göz bebeğidirler.”

Buna inanıyor ve önem veriyoruz, ancak, sanat kurumlarındaki  “uygulamaları da” yakından  biliyoruz…

O nedenle;

“Sanat kurumlarımız, kişilerin kaprislerine terk edilmemelidir” diye düşünüyoruz…

Sözleşmeli Sanatçıların Teşvik İkramiyeleri…

Üniversiteler konservatuarlarında kadro karşılığı sözleşmeli sanatçı olarak çalışan akademisyen/sanatçılara, diğer devlet topluluklarında olduğu gibi –aynı yönetmeliğe bağlı olduklarından-Haziran ve Aralık aylarında teşvik ikramiyesi verilmekteydi. Teşvikler, her konservatuarın belirlediği akademik/sanatsal çalışmaları yapanlara veriliyordu. Dolayısı ile diğer topluluklarda olduğu gibi her sanatçıya verilmiyordu. Teşvik almaya hak kazananların sayısı 260 civarındaydı. (Ki bütün topluluklara Haziran teşvik ikramiyesi ayırt edilmeden verilmiştir.) Bu teşvikler; Müdür, Rektör, YÖK, ME Bakanı onayından sonra Sn. Başbakan’ın imzası ile hayata geçiyordu. Bu güne kadar düzgün giden bu uygulama Haziran teşviklerinin Başbakanlığa ulaştırılması ile beklemeye alındı ve bir süre önce, verilenlerin  puanlama sisteminin istenmesi için MEB’e, oradan da YÖK’e geri iade edildi. Dolayısı ile imzaları bulunan yetkililer ortada kalmış oldu. Sanatçı/akademisyenler; bu konunun Sn. Başbakan’a ulaştırılmadığını, Başbakanlıkta yeni görevlendirilen bazı uzmanların teşviği yanlış yorumladıkları ve dosyanın Sn. Başbakan’a arz edilmediği şeklinde. Biz konuyu ilgililere duyuralım istedik…

Torba Kanununda Y.Doç.ler olacak mı?

Değerli okurlar, bir önceki yazımda hazırlanmakta ve Ocak 2014 te çıkması muhtemel Torba kanun ile Y.Doç. lik ünvanının kaldırılmasını ve 8-10 yılını dolduranların dosyalarını vererek, hak ettikleri ünvanların verilmesinin gerçekçi olacağını belirtmiştim. Yani, bir yönetmelik ile, bir “af” değil, YDS barajı yüzünden yükselememiş sanatçı/akademisyen  Y.Doç. ler için “hak telafisi”,  “hak iadesi” idi söylemek istediğim. Bu güne kadar çok torba kanun çıktı, şimdiki kanunda;

a/4 milyon kişinin mali affa uğrayacağı belirtiliyor. ()

b/Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, enerjide kayıp kaçak oranlarının düşürmek için "abone olmak şartıyla borçların silinmesi" formülünün uygulamaya sokulacağını kaydetti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 720 milyonluk faiz borcunun silindiğini, abone olunması şartıyla ana parada da indirime gidileceğini belirten Yıldız, "Vatandaşımıza ödeme alışkanlığı kazandıracağız" dedi. ()

Pes doğrusu!..

İşini doğru yapan, araştırma yapan, derslerine giren, tezleri takip eden, devlete karşı yükümlülüklerini yerine -aksatmadan- getiren, üreten sanatçı/akademisyen Y.Doç.ler bu durumda  haksız mı? Akademisyenler bu iyileştirmelerden hiç nasibini almayacak mı?

TBMM Milli Eğitim, Kültür ve Gençlik Komisyonu Sn. Üyelerimiz, haydi, akademisyenler için sizde bir adım atın, Ocak 2014 Y.Doç.lerin sorunlarının çözüm ayı olsun…

Ali Rıza MALKOÇ ‘tan güzel bir şiir;

( 06/01/2012 )

Ağlayan Anadolu Destanı

Devir aldık sözü – çarkı 

Döndürerek gidiyoruz 

Dillere ölümsüz türkü 

Kondurarak gidiyoruz 

Taşa çaldık andımızı 

Seller aştı bendimizi 

Gülmesek de kendimizi 

Kandırarak gidiyoruz 

Dert yükselmiş dağlar gibi 

Dere, ova ağlar gibi 

Kollarımı bağlar gibi 

İndirerek gidiyoruz 

Sağ el kavgalı sol ile 

Göçtü kervan bu hal ile 

Sevinç, rakibe gol ile (!) 

Sindirerek gidiyoruz 

Bu toprak bu Güneş şahit 

Tarihe gömüldü ahit 

Hak helal eder mi şehit? 

Yandırarak gidiyoruz 

Leyla üzgün, Mecnun Kayıp 

Ferhat, Şirin Şirin sayıp 

Hicran içimizde deyip 

Dondurarak gidiyoruz 

Bağrında canlar yetişmiş 

Her cana onlar yetişmiş 

Aşkın aleviyle pişmiş 

Söndürerek gidiyoruz 

Sitemle sevgi karışık 

Bazen küs, bazen barışık 

Ferman elimde kırışık 

Sündürerek gidiyoruz 

Yapışmazdı bize leke 

Azığı düşürdük teke 

Kan gözyaşı döke döke 

Bandırarak gidiyoruz 

Bu destan uzayıp gider 

Keder bizi öksüz eder 

Çıramız yeniden tüter 

Dindirerek gidiyoruz 

Sözlük;

Ahit: ant, söz, antlaşma 

Hicran: ayrılma, ayrılık 

Sündürmek: Bir şeyi çekerek uzatmak, esnetmek 

Azık: yiyilecek içilecek şeyler, aş